MUSTAFA CENGİZ


BU KADAR FÜTURSUZ OLUNUR MU?-1

CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, sürekli yapılan yanlışlıklara dair feveran ediyor. Hepsi de ekonomiye ve Kayseri gerçeklerine dair. Hepsi de bugünlerde içinden çıkılmaz hale gelen tablo ile direkt ilgili. Geçen hafta içinde beş önemli konuyu gündeme taşıdı Genç. Hepsi de birbirinden önemli ve kamuoyunun yada bu konularla ilgili birçok kişinin gözünden kaçan meseleler. Sırası ile gidelim.


CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, sürekli yapılan yanlışlıklara dair feveran ediyor.

Hepsi de ekonomiye ve Kayseri gerçeklerine dair.

Hepsi de bugünlerde içinden çıkılmaz hale gelen tablo ile direkt ilgili.

Geçen hafta içinde beş önemli konuyu gündeme taşıdı Genç.

Hepsi de birbirinden önemli ve kamuoyunun yada bu konularla ilgili birçok kişinin gözünden kaçan meseleler.

Sırası ile gidelim.

KOBİ’LERİN BORCU 4 TRİLYON 

ÇİFTÇİNİN BORCU İSE 768 MİLYAR 

CHP’li Aşkın Genç: KOBİ’lerin borcu 4 trilyon liraya, çiftçinin borcu ise 768 milyar liraya yükseldi. Bu düzenin adı ‘Halka yük, zengine servet’tir

CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, iktidarın ekonomi politikasını eleştirerek, “KOBİ’lerin kredi borçları 4 trilyon lirayı aşarken, çiftçinin borcu ise 768 milyar liraya yükseldi. 

Ekonominin bel kemiği esnaf ve çiftçi borç yükü altında adeta iflasın eşiğine getirilmişken, hükümet yalnızca seyrediyor. 

Vatandaş bankaların kârını artırmaktan başka bir şey yapamıyor. 

Bu düzenin adı ‘Halka yük, zengine servet’tir” dedi.

Genç’in açıklamasının satır başları şu şekilde: “Ekonomideki tablo, eylül ve ekim aylarındaki enflasyon verilerinin de gösterdiği gibi giderek kötüleşiyor. 

TÜİK Mİ, ENAG MI?

TÜİK’e göre, eylül ayında enflasyon yüzde 2,97 oranında artarak yıllık yüzde 49,38 seviyesine ulaştı. 

Ekim ayında ise TÜİK, enflasyonun aylık %2,88 artarak yıllık %48,58 olduğunu açıkladı. Her iki ayda da enflasyon beklentileri aşmış durumda ve halkın cebindeki yangın büyüyor. 

İstanbul Ticaret Odası’nın açıkladığı ücretliler geçinme endeksi ve yıllık enflasyon verileri gösteriyor ki, halkın maaşları enflasyon karşısında eriyor.

ENAG verileri ise çok daha çarpıcı. 

Eylül ayında enflasyon yüzde 5,34 artarken yıllık bazda yüzde 88,63’e ulaştı. Ekim ayında ise ENAG, enflasyonun yüzde 5,57 artarak yıllık yüzde 89,77’ye yükseldiğini bildirdi. 

TÜİK yüzde 48,58 derken, ENAG yüzde 89,77 diyorsa burada gerçeklerin saklanmaya çalışıldığını görmek zor değil. 

Resmi ve bağımsız veriler arasındaki uçurum, halkın yaşadığı enflasyonun boyutunu gözler önüne seriyor. Her geçen gün alım gücü düşüyor, maaşlar eriyor, faturalar kabarıyor.

HALKA YÜK, ZENGİNE SERVET!

Ekonominin bel kemiği olan esnaf ve çiftçi bu borç yükü altında adeta iflasın eşiğine getirilmişken, hükümet yalnızca seyrediyor. 

Vatandaş borç, enflasyon ve geçim derdine mahkum edilmiş durumda! 

Bireysel kredi ve kredi kartı borçları 3,6 trilyon lirayı buldu, Ocak-Eylül döneminde bu borçlara ödenen faiz yüzde 200’e yakın artarak 605,9 milyar liraya çıktı. 

Halk, yalnızca yaşamak için bankaların insafına bırakıldı. Borç üzerine borç biniyor, vatandaş bankaların kârını artırmaktan başka bir şey yapamıyor. 

Bu düzenin adı ‘Halka yük, zengine servet’tir!

‘Kur Korumalı Mevduat’ (KKM) politikasının maliyeti devlet hazinesine ağır darbe vurdu. Bu düzen, doların yükselmesine karşı duramadığı gibi, Türk Lirası’nın değerini erimekten de koruyamıyor.

İcra dairelerinde milyonlarca dosya birikti, 2024 yılı başından bu yana 7,7 milyon yeni icra dosyası açıldı. 

İnsanların evlerine, maaşlarına haciz geliyor; borç içinde kıvranan milyonlar icra dairelerinin kapısında çaresizce bekliyor. 

Bu tablo, halkın geçim mücadelesinde nasıl yalnız bırakıldığını, iktidarın bu acı tabloya nasıl sessiz kaldığını göstermiyor mu?

TOPLAM MEVDUATIN YÜZDE 76’SI 

YALNIZCA MİLYONERLERİN ELİNDE

Türkiye’deki toplam mevduatın yüzde 76’sı yalnızca milyonerlerin elinde. 

Bu ne demek? 

Bu, halkın alın terinin, geçim derdinin bir avuç zengine akması demek. Vatandaş mutfakta yangınla uğraşırken, milyonerlere servet katmak hangi vicdana sığar? 

İktidar bu tabloya göz yummuş, halkı bir avuç zenginin çıkarları için gözden çıkarmıştır!”

BORÇ BATAĞINDA TARIMA 

NASIL DESTEK VERECEK? 

CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçe teklifi ile ilgili, “Bakanlık, borç batağında yüzüyorsa tarıma nasıl destek verecek?

Bütçeler kağıt üzerindeki rakamlardan ibaret değil; her bir lira kırsaldaki bir ailenin ekmeği, ülkemizin geleceği, gıda güvenliğimizdir. 

Ülkemizin geleceği, tarımsal üretimde, ormanların korunmasında, çiftçimizin güçlenmesinde yatıyor” açıklamasını yaptı.

Genç’in açıklaması şu şekilde: “Bugün Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yalnızca Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bütçesi değil, aslında tarımın geleceğini, ormanların kaderini ve kırsal kalkınmanın sürdürülebilir olup olmadığı görüşülüyor. 

Bakanlığın 2023 yılı başlangıç ödeneği 133 milyar TL olarak belirlenmiş, ancak yıl sonunda 181 milyar TL’ye ulaşılmış. 2024 yılı bütçesi 283 milyar TL olarak öngörülmüş ama ocak-eylül döneminde bunun 210 milyar TL’si harcanmış. 

Geldiğimiz noktada 2025 yılı bütçesi 438 milyar TL’ye yükselmiş durumda. 

Bu rakamlar neyi gösteriyor? 

Bu bütçeler ne kadar verimli kullanılıyor? 

Sayıştay raporlarına baktığımızda hepsi belli oluyor.

Sayıştay raporuna göre, kurum, projelerin usulüne uygun olup olmadığını bile kontrol etmeden kaynakları dağıtıyor. 

Bu hibeler çiftçimize, üreticimize ulaşmıyorsa bu paralar nerede? 

Kırsal kalkınmayı böyle mi sağlanıyor? 

Türkiye’nin tarımsal geleceğini bu sorumsuzlukla mı kurulacak? 

Bu bütçeyi yönetmekle görevli kurumların hibe desteklerini bile takip etmemesi, kaynakların nasıl heba edildiğini gösteriyor!

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın mali tablosu artık sürdürülemez durumda. Sayıştay raporlarına göre, Bakanlık 2023 yılı itibarıyla 175 milyar TL zarar etmiş. 

Bu birikmiş zarar, sadece Bakanlığı değil, çiftçilerimizi, gıda güvenliğimizi, ülkemizin tarımsal geleceğini ipotek altına alıyor. 

Çiftçiye destek olması gereken Bakanlık, borç batağında yüzüyorsa tarıma nasıl destek verecek? Çiftçilerimize mazot, gübre, yem desteğini nasıl sağlayacak?

GIDANIN MALİYETİNİN ARTMASI, 

BAKANLIĞIN KÖTÜ YÖNETİMİNDEN

Sayıştay’ın raporu gösteriyor ki, çiftçiye aktarılması gereken ödenekler başka alanlara yönlendirilmiş. 193 milyar TL harcama yapılmış ama bu harcamaların büyük bölümü başka projelere ve transferlere gitmiş. Kırsalda üretimi, verimliliği artırmak için kullanılması gereken paralar nereye harcanıyor? 

Bu sorumsuz harcama politikaları gıda enflasyonunu doğrudan etkiliyor. Soframıza gelen gıdanın maliyetinin artması, bakanlığın kötü yönetiminin bir sonucudur. 

Kendi giderlerini bile karşılayamayan bir Bakanlık, tarıma nasıl fayda sağlayacak?

Çiftçinin borçları hızla artarken, Bakanlık kendisine ayrılan kaynakları doğru düzgün denetlemiyor, çiftçimize ulaşacak destekleri aktarmakta zorlanıyor. İktidar, kırsal kalkınmayı kâğıt üstünde mi gerçekleştirecek?

Bütçeler kağıt üzerindeki rakamlardan ibaret değil; her bir lira kırsaldaki bir ailenin ekmeği, ülkemizin geleceği, gıda güvenliğimizdir. 

Eğer bu bütçeyi doğru kullanamayacaksak, bu parayı etkisiz projelere ve kontrolsüz harcamalara ayıracaksak, o zaman bu tarımsal geleceği nasıl koruyacağız? 

Ülkemizin geleceği, tarımsal üretimde, ormanların korunmasında, çiftçimizin güçlenmesinde yatıyor.” 

PINARBAŞI MESELESİ TBMM’DE 

CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, Pınarbaşılı çiftçilerin sorunlarını Meclis gündemine taşıdı.               

Genç, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada “Altıkesek-Karaboğaz-Kılıçmehmet hattına yapılan kapalı sulama kanalı, bölge çiftçimizin tarım arazilerine ciddi zarar vermiş durumda. 

Çiftçimize ödeme yapılmadığı gibi kanal çalışmasının 2025 yılına yetişip yetişmeyeceği belirsiz. artık daha fazla oyalamadan hem çiftçimize zarar ödemelerini yapın hem de bu hattın inşasını bir an önce tamamlayın. Çiftçilerimizin mağduriyetine son verin” dedi.

“Bugün Pınarbaşı ilçemizdeki üreticilerimiz beni aradılar, görüştük. Altıkesek-Karaboğaz-Kılıçmehmet hattına yapılan kapalı sulama kanalı, bölge çiftçimizin tarım arazilerine ciddi zarar vermiş durumda. 

Bu zararlar Devlet Su İşleri tarafından tespit edildi; ancak aradan geçen bunca zamana rağmen çiftçilerimize ödeme yapılmadı. 

Üstelik hattın yapımı da uzun süredir durmuş durumda. 

Eskiden açık sulama yapılan bu bölgede kapalı kanala geçilecekti, fakat ortada tamamlanmış bir proje yok. 

Çalışmalar, geç de olsa yeniden başladı ama 2025 yılına yetişip yetişmeyeceği belirsiz. 

Oysa çiftçilerimizin ekim dönemi geldi, sulama ihtiyacı çok büyük. Buradan yetkililere sesleniyorum; artık daha fazla oyalamadan hem çiftçimize zarar ödemelerini yapın hem de bu hattın inşasını bir an önce tamamlayın. 

Çiftçilerimizin mağduriyetine son verin!” Devam Edecek.