Son günlerdeki gelişmeleri yazıyor, siz değerli okurlarımıza farklı görüşlerle sunmaya çalışıyor, doğrusu için gayret ediyoruz.
Bugün yine Devlet deneyi ile ülkemize önemli hizmetlerde bulunmuş bir ismin son gelişmeler dair tespitleri ile devam edeceğiz.
Peki kim mi bu isim?
Eski İçişleri Bakanı ve Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan.
Bakın neler neler anlatıyor.
Sizin algıladığınız, size anlatılanlar ile gerçekler arasındaki farkı görebilecek misiniz?
ÖNCE BİR HATIRLATMA...
Bu işler nasıl oldu?
Bu noktaya nasıl mı gelindi?
Merak mı ediyorsunuz?
İşte size Sadettin Tantan tane tane anlatıyor.
Eğer anlamak istiyorsanız tabi ki de;
"Merkel’in Suriyeliler konusunda ülkemizi yönetenleri nasıl ikna ettiğine dair kaleme aldığı yazı Türkiye’nin dış politikada stratejiden yoksun bir politika izlediğini ortaya koymuştur.
Para karşılığı demografik yapımızı tehdit eden bir anlaşmaya razı olunması asla kabul edilemez.
Türkiye derhal bu yanlıştan dönerek gerekirse verilen parayı da iade ederek hem itibarını hem de demografisini eski haline getirmeli, Geri Kabul Anlaşması’dan çekildiğini muhataplarına bildirmelidir.”
HAZIR MISINIZ, BAŞLIYORUZ!
Diyor ki Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan;
“Suriye’de yıllardır süren karışıklığın sona ermemesi bölgesel bir sorundur. Türkiye bölgesel lider vasfıyla bu sorunun çözümünde kilit ülke konumundadır.
Son günlerde Suriye’de gelişen olaylara karşı Türkiye’nin itidalli ve kendinden emin yaklaşımını sürdürmesinde yarar vardır.
Uluslararası hukukta etkin kontrol sahibi kimse meşru muhatap da odur. Bu nedenle Esad rejiminin kontrolü yitirdiği yerlerde YPG/PKK terör örgütünün veya başka bir terör örgütünün varlığına asla müsaade edilmemelidir.
Türkiye kendi önceliklerine göre hareket ederek terör koridoruna asla izin vermeyecektir.
Kendini süper güç olarak adlandıran devletlerin Suriye’de varlık gösterme çabalarına bölge ülkeleri geçit vermemelidir.
Bunun için Türkiye liderliğinde bir kalkınma hareketi ortaya konulmalıdır. İran dışişleri bakanının bugünkü Türkiye ziyareti bu bakımdan önem arz etmektedir.
Yakın geçmişte Kerkük’te korunamayan Türk kimliği bu kez Halep’te korunmalı ve kentin özündeki Türk kimliğinin korunması için azami gayret sarf edilmelidir.
Esasen Türkiye; 1926 Ankara Antlaşması’nın, ABD’nin Irak’ı işgal etmesiyle fiilen sona ermesi nedeniyle doğan statü boşluğunun giderilmesi için ivedilikle diplomatik faaliyetler yürütmeli ve bunun Suriye’yi de kapsar bir şekilde yeniden tanzimini sağlamalıdır.
Türkiye’nin emperyalist tuzaklara düşmeden, tarihini ve geleceğini temin altına alacak adımları atması gerekmektedir.”
TÜRK KİMLİĞİNE SALDIRILARA DİKKAT!
Önemli uyarıları devam ediyor Tantan’ın.
Özellikle de Türk kimliğine dair olan şu satır başları son derece önemli:
“ABD’nin Irak’ı işgali ve ardından gelişen olaylar bugün bölgemizin maruz kaldığı sorunların kronikleşmesine ve Türk kimliğine yönelik saldırıların artmasına neden olmuştur.
Kerkük, Süleymaniye, Telafer gibi kadim Türk kentlerindeki demografinin küresel güçler ve yerel işbirlikçi kuklaları tarafından değiştirilmesi maalesef bugün Türkiye’nin önüne çok ciddi bir güvenlik tehlikesi olarak çıkmaktadır.
Bu sorunun çözümü için Türkiye nüfuzunu ortaya koymalıdır.
Bölgesel kalkınma projesi ile Türkiye emperyalist oyunu bozabilir. Türkiye; Suriye’de, Irak’ta küresel güçlerin sahnelediği oyun neticesinde Türkmenlerin politik kırıma maruz kalmalarına seyirci kalmamalı, kalkınma modeli ortaya koyarak küresel oyunu bozmalıdır.”
EMPERYAL GÜÇLER İLE MÜCADELE ŞART!
Sergilenen oyun ile ilgili de önemli uyarılarını sürdürüyor Tantan.
Başta Emperyalizmin geldiği ve Orta Doğuyu getirdiği noktaya dair önemli Türkiye için öneriler;
“1. ve 2. Dünya Savaşları’nın ardından Batı uluslararası sistemi birtakım insani değerler uyarınca inşa ettiğini ileri sürse de yakın geçmiş ve günümüzde yaşanan hadiseler bunun bir aldatmaca olduğunu ortaya koymuştur.
Ortadoğu’yu kendi çıkarlarına göre yönetmek isteyen emperyalist güçler bölge ülkelerini etnik, dini, ulusal, ırkçı, grupçu, mezhepsel unsurlarla ayrıştırarak ulus devlet ve millet olma vasfını ortadan kaldırarak Lübnan’la başlayıp Irak’la ve Arap Baharı’yla devam eden kaos ortamını dikte etmiştir.
Oysaki; Solferino Savaşı’nın ardından Batı’nın ortaya koyduğu ve yıllar içinde geliştirdiği Lahey Hukuku, Cenevre Hukuku ve birçok konvansiyon bizzat kendi kararları ile çiğnenerek başta Ortadoğu olmak üzere birçok bölgede insanlığa karşı saldırılmıştır.
Ülkemize dayatılmak istenen etnik, dini, mezhepsel, ırkçı, grupçu tartışmalara mahal verilmemelidir.
Türkiye emperyalizmin bölgemize dayattığı parçalanma projesine karşı milli birliğini sağlamlaştırarak karşı koymalıdır ve koyacaktır.”
ARAP BAHARI İLE GELEN KAOS...
Tantan'ın son çeyrekte yaratılan Arap Baharı rüzgarı ile gelen tehlikeye dair tespitleri de önemli.
Bakın bu konuya nasıl açıklık getiriyor, kendi penceresinden?
BU SAATTEN SONRA NE YAPILMALI?
İşte asıl soru da cevabı da burada.
Bakın Tantan’ın Devlet adamlığı deneyimli ile verdiği tavsiyeler,
“Esad’ın devrilmesi küresel güçlerin bölgemizde sergilediği oyunun bir sonucudur. Türkiye’nin bu durum karşısında süratle atması gereken birtakım adımlar vardır:
1) Türkiye’deki geçici sığınmacıların memleketlerine gönderilme süreci başlamalı, gerek Irak’taki gerekse Suriye’deki Türkmenlerin haklarının korunması için aktif politika icra edilmelidir.
2)YPG/PKK terör örgütünün ele geçirdiği tüm bölgeler temizlenmeli, parçalanmış bir Suriye’ye izin verilmeyerek ülkenin toprak bütünlüğü korunarak Türkiye merkezli bir kalkınma projesi ortaya konulmalıdır.
3)Türkiye ve İngiltere arasında tanzim olunan 1926 Ankara Antlaşması’yla Türkiye’nin temin ettiği statü ve haklar yeni bir antlaşma ile ve buna Suriye de dahil edilerek uluslararası hukuk nizamları çerçevesinde derhal oluşturulmalı, Irak’ta ve Suriye’de statü boşluğuna mahal verilmemelidir.
4)Süleyman Şah Türbesi eski yerine taşınmalıdır.
5)Rusya ve İran’ın küresel oyunlara karşı koyabilecek güç ve akıldan yoksunluğu, Çin’in de müdahale kapasitesi olmadığı ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak Türkiye; Ortadoğu politikasında küresel güçlerin sahnelediği oyuna karşı daha iyi stratejik politikalar üretmeli, iç birliğini sağlam tutmalıdır.
GERİ KABUL ANLAŞMASI İPTAL EDİLMELİ!
“Geri kabul anlaşması iptal edilmeli!” şeklinde konuşan Sadettin Tantan’ın bu konuya dair de önerisi de son derece net:
Avrupa Komisyon Başkanı Ursula von Leyer’in AB’nin ekstra 1 milyar Euro göndererek sığınmacıların Türkiye’de kalacağına dair yaptığı paylaşım ülkemiz açısından küçük düşürücüdür.
Bu adım demografimizi tehdit etmektedir.
AB Geri Kabul Anlaşması’ndan çekilmek için siyasetin adım atması gerekmektedir.
Türkiye gerekirse bugüne kadar gelen paraları da iade ederek AB Geri Kabul Anlaşması’ndan çekilmeli, uluslararası itibarını geri kazanmalı ve demografik güvenliğini temin altına almalıdır.”
Gelinen nokta bu.
Yüreğiniz yetiyorsa eğer…
Geri kabul anlaşması iptal edilmeli!
GELDİĞİMİZ NOKTA!...
Evet…
Türkiye kritik bir sürece girdi.
Son çeyrekte AK Parti iktidarı ve BOP projesi ile gelinen ve son 12 yılda Suriye’de yaşananların finaline adım adım yürümüyor adeta dört nala koşuyoruz.
Devlet adamlarının olayları yoldaki vatandaş gibi değerlendirme, reaksiyon verme şansı yok.
Devlet aklı, Devlet adamlığı aklı diye bir şey var.
Türkiye’nin 2200 yıllık ordusunun, kurulan 15 Türk Devleti geleneğinden gelen bir ortak kültürü ve yaşam standartları 800 Bin Km kareye yakın vatan toprağı var.
Bu nedenle iktidardakilerine bir zamanlar aldıkları yüzde 52 oyla değil, bu saatten sonra Türkiye’nin geleceğine dair Ortak Devlet Aklı ile herkese danışarak, fikir alarak hareket etme zorunlulukları var.
Zira, kişiler, iktidarlar gelip-geçici baki olan Türkiye Cumhuriyetidir.
Bu nedenle vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü ve vatan topraklarının önemi ortadadır.