Anımsadığım, öğrenci olaylarını bir yana bırakın, mal ve hizmet üretenlere karşı ilk boykot, MİGROS’a karşı yapılmıştı, yabancı sermayeye ait diyerek. Sanırım, 1960’larda İstanbul’dan başka şubesi de yoktu. Aklımda kalan şube de, Aksaray’da idi. Biz de yeni gitmiştik, İstanbul’a… Bunun üzerine, ne yapsınlar, isimlerinin başlarına “TÜRK” ilave etmiş ve “TÜRK MİGROS” olmuştu.
***
Yine anımsarım, İTÜ öğrenci yurdu kantininde, yabancı sermayeli diye, meşhur COLA’ya boykot etmiş ve kantine sokmamışlardı öğrenciler… O yıllarda, COLA, tüketimi teşvik için kapağında, mantarın altında eşya dağıtırdı. En büyük eşya da OTOMOBİL idi.
***
COLA yetkilileri, “boykot”u kırmak için, İTÜ Öğrenci Birliğini ziyaret etmiş, “boykotu kaldırırlarsa, otomobil içeren COLA’yı burada satacakları sözü vermişlerdi ama olmadı. Boykota devam edildi… Sonrası, bilmiyorum.
***
Daha sonra ki yıllarda bu tür boykotlara, siyasiler de karışmaya başladı; “milli ekonomi”, “milli ve manevi değerler” açısından. Tabii, bundan da en fazla nasibini İsrail, ABD ve bazı Avrupa ülkeleri almıştı… Tabii, siyaseten, partilerine destek vermeyen, yerli mal ve hizmet üreticileri de bundan nasibini almıştı. Uygur Türklerine yapılan zulüm nedeniyle, bu boykotlardan Çin malları da nasibini almıştı.
***
Merak edenler, Tayyip Bey ve AK Parti ileri gelenlerinin, geçmişte, bazı medya kuruluşları, mal ve hizmet üretenlere karşı yaptıkları “BOYKOT” çağırılarını, Google amcadan öğrenebilirler. Sadece Google girip, “Erdoğan, AK Parti, Boykot” diye arama yapmaları yeter.
***
Mesela, bir örnek vereceğim, 2008 yılından: “… Bu ülkede medya güvenilirliğini yitirmiştir, kendini bitirmiştir. Partimin mensupları olarak yalan yanlış bu haberleri yapan medyaya karşı sizler de kampanyanızı başlatın, sürdürün. Bu gazeteleri evlerinize sokmayın, almayın. Bu kadar açık konuşuyorum. Siz mi bize karşı yalan yanlış bu tür kampanyalar yapıyorsunuz, biz de en tabi, en doğal hakkımızı kullanıyoruz. Size karşı biz de bu kampanyayı başlatıyoruz, almayacağız. Hangi dilden anlarsanız o dilden konuşacağız”, diye boykot çağrısı yapan kimdi acaba? Google girerseniz bunu da göreceksiniz?
***
Şimdi ise CHP lideri Özgür Özel, taraflı davranan ve eylemleri yayınlamayan medya kuruluşlarına ve bağlı şirketlere karşı boykot başlatacaklarını söyledi. Saraçhane'deki farklı konuşmalarda Özel, bazı şirketlerin adını açıklayarak eylemcilere bu şirketleri boykot çağrısı yaptı.
***
Sayın Erdoğan 26 Mart'ta; "hiçbir şirketimizi bunların insafına terk etmeyeceğiz" ifadesiyle isim vermeden bu gruplara destek mesajı verdi. Kadir Gecesi iftar programında konuşan Erdoğan; "Ana muhalefetin başındaki zat tüm medya gruplarını batıya şikayet ediyor. Ya sen nasıl bir insansın? Rabbim, bunların eline bizi düşürmesin" dedi.
***
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik de 25 Mart'ta yaptığı paylaşımda Özel'in çağrısını eleştirdi. "Özgür Özel milli şirketleri boykot etme çağrısı yaparak, sadece kendisinin CHP Genel Başkanlığına liyakatini boykot etmiştir" diye konuşan Çelik, Özel'in şirketleri "tehdit ettiğini" ve bunun "siyasi zorbalık" olduğunu vurguladı.
***
Bu hikaye uzar gider. Peki, işverenlerin, tepe örgütü TOBB ve onun başkanı Rifat Hisarcıklıoğlı ne dedi? TÜSİAD başkanlarına getirilen yurtdışına yasağına da…
***
AK Parti ve Tayyip Beyin geçmişte ki, “BOYKOT” çağrılarına, asla eleştirel yaklaşmadılar. “Sükut ikrardan gelir!”, kavline sığındılar ama söz konusu muhalefet, özellikle CHP olunca, roller değişti. Bakalım, Özel’in BOYKOT çağrısına Hisarcıklıoğlu ne dedi?
***
“ … üreten, istihdam sağlayan, yatırım yapan şirketlerin hedef haline getirilmesinin ve boykot çağrılarının yanlış olduğunu belirterek, "Şirketlerimiz siyasi tartışmaların dışında tutulmalıdır." ifadesini kullandı. (AA)
***
Rifat Bey yerden göğe kadar haklı. Benim inancım da bu doğrultuda, siyaset bu işe karışmamalı. Mal ve hizmet satın alanlar, kendileri karar vermeli buna. Yoksa, bu “yol oldu mu!”, “filimin” nerede ve nasıl biteceği belli olmaz.
***
Bir işveren örgütünün başında olan da, iktidarda kim olursa olsun, bu tür boykot çağrılarına karşı çıkması gerekir. Söz konusu iktidar olunca; “münasiptir efendim!”, muhalefet olunca; “zinhar olmaz efendim!” tavrı, kimse kusura kalmasın, en hafif ifadesi ile çifte standarttır. Rifat Bey, bunu hep yapıyor.
***
Peki, ben ne diyorum: her türlü özgürlükten yana, Liberal demokrat olarak ben, Tayyip Bey geçmişte ne kadar yanlış yapmışsa, boykota davetiye çıkartan Özgür Bey de o kadar yanlış yapmıştır. Piyasa, siyasilerin iradesine terk edilemeyecek kadar duyarlı bir konudur. Buraya, siyasiler karışmamalı. Kararı, “tüketiciler” vermeli.
***
Hep dedim, hep derle, para ya da sermaye çok hassastır. “sabun fertiğine” benzer, sıkıştırdın mı, kendisine güvenli bir liman arar. İnşallah, paranın bu davranış gerçeği, bu ülkede, başta siyasiler olmak üzere herkes tarafından öğrenilir artık.
***
Mesela, boykotu kırmak için çarşı, pazar dolaşan, alışveriş yapan, kameralara görüntü veren bakanlar, “piyasanın” nasıl yandığını, “TÜİK verilerinin” nasıl gerçeklerden uzak olduğunu, bizlerin ne çektiğini görmüşlerdir. Hiç olmazsa, boykot çağrısının faydası bu oldu. Umarım, “sırça köşkte” yaşayanlar uyanır.
***
Yine inşallah, emekliye verilen “bin lira ek zam” için, “verdik ya daha ne istiyorsunuz!” türünden dışlayıcı cümleler kullanmazlar.