KADİR DAYIOĞLU


BİZİ KISKANIYORLAR MI?

Çalışmanın başlığı şöyle: “21. Yüzyılın İlk Çeyreğinde Türkiye Ekonomisi ve GOÜ Karşılaştırması”


Gerçekten “bizi kıskanıyorlar mı?” Bakalım… İlk ve Orta dereceli okullar ara tatiline girdi. Çocuklar karne, bazıları,  karne benzeri bir şeyler aldı. Yani, ense tıraşları gözüktü. Peki, 21. yy’ın ilk çeyreğinde ülkemizin ense tıraşı nedir acaba? Bunu da, üstadımız, Mahfi Eğilmez, Kendime Yazılar bloğunda vermiş. (Ocak 17, 2025) Ben de buradan aldım. Aynı grupta bulunduğumuz, Gelişmekte Olan Ülkelerin (GOÜ, toplam 155 ülke) karneleri ile AK Parti iktidarının karnesi nasılmış? Bir görelim. Bakalım, uçmuş muyuz, kaçmış mıyız?

***

Çalışmanın başlığı şöyle: “21. Yüzyılın İlk Çeyreğinde Türkiye Ekonomisi ve GOÜ Karşılaştırması”

a) Büyüme (%)

2000 ile 2023 yılları arasında Türkiye, Gelişmekte Olan Ülkeler (GOÜ) ile ortalama olarak aynı oranda (yüzde 5,1) büyümüş. … Özetle Türkiye bu dönemde aralarında yer aldığı grubun ortalamasına göre çok daha dalgalı bir büyüme yolu izlemiş, gruptan kopmamış, aynı ortalamayı yakalamış ama gruba göre bir üstünlük de sağlayamamış. Grupta Çin, Hindistan gibi yüksek hızla büyüyen ekonomilerin yanı sıra birçok fakir Afrika ülkesinin de bulunduğuna dikkat etmek gerekir.

b) Enflasyon (%)

Bu 24 yıllık sürede Türkiye enflasyonda inişli çıkışlı bir gelişme göstermiş. 21’inci yüzyıla çok yüksek enflasyon oranlarıyla başladıktan sonra enflasyonu denetim altına almayı başarmış, hatta uzunca bir süre tek hanede tutabilmiş olsa da sonunda yeniden çift haneli bir döneme girmiş.

Dönemin ortalama enflasyonu yüzde 20,3 gibi yüksek bir enflasyon oranını işaret ediyor ki bu oran Türkiye’nin de aralarında yer aldığı GOÜ ortalamasının üç katından fazla bir oranı gösteriyor.

c) Cari Denge (GSYH’nin yüzdesi olarak)

Türkiye, geleneksel olarak cari açık veren bir ekonomi. Bunun başlıca iki nedeni var: İlki tasarrufların yetersizliği ya da belki daha doğru bir ifadeyle söylemek gerekirse iç tasarrufların yatırımların altında kalması. İkinci nedeni ise Türkiye’nin üretimde ağırlıklı olarak ithal girdi kullanması. İthal girdiye (hammadde, ara malı ve yatırım malları) dayalı üretim yapısı Türkiye’nin üretimini ve dolaysıyla büyümesini ithalata bağlı hale getirmekte.

Türkiye’nin 24 yıllık sürede ortalama olarak GSYH’nin yüzde 3,4’ü kadar cari açık verdiğini gösteriyor. Dönem süresince ciddi bir dalgalanma sergileyen cari denge 2001 ve 2019 yılında iki kez fazla vermiş görünüyor. 

Söz konusu yıllarda büyümede düşüş yaşandığı için ithalat azalmış ve cari fazlayla karşılaşılmış. Türkiye’nin bu dalgalı cari denge görünümüne karşılık GOÜ cari denge ortalaması 2015–2018 yılları arasındaki düşük oranlı açıklara karşılık dönem boyunca fazla vermiş, istikrarlı bir salınım içinde bulunmuştur.

d) Büyüme (%)

Büyüme verileriyle cari denge verilerini bir arada ele aldığımızda dönem boyunca aynı büyüme ortalamasına (yüzde 5,1) sahip olan Türkiye bu büyümeyi yüzde 3,4 oranında cari açıkla sağlarken GOÜ aynı oranda büyümeyi yüzde 1,4 oranında cari fazlayla gerçekleştirmiş.

Türkiye, dönem boyunca aralarında yer aldığı GOÜ’lerin ortalamasından oldukça uzak kalmış ve bu konuda son derecede başarısız olmuş görünüyor. 

e) Dış Borçlar (GSYH’nin yüzdesi olarak)

Türkiye ortalama yüzde 45,8 oranında bir dış borç yükü (dış borç stoku/GSYH) oranı yakalamış. Zaman zaman yüzde 60’lara yaklaşan dış borç yükü 2005 yılında en düşük düzeyine (yüzde 34,8) düşmüş, sonrasında dalgalı bir seyir izlemiş. En yüksek düzeyini 2020 yılında gören dış borç yükü izleyen yıllarda düşüş eğilimine girmiş ve 2023 sonunda yüzde 44,2’ye gerilemiş. Aynı dönemde GOÜ yüzde 29,9’luk bir dış borç yükü ortalamasıyla yol almış. Dönem boyunca GOÜ ortalamasının en yüksek olduğu yıl 2002 olmuş (dış borç yükü yüzde 36,4.)

***

Özetle söylemek gerekirse söz konusu 24 yıl Türkiye’nin, aralarında yer aldığı GOÜ’ye göre oldukça başarısız olduğu bir dönem olarak karşımızda durmakta. 

***

21’inci yüzyılın ilk çeyreğinin sonuna gelirken Türkiye’yi, en önemli makroekonomik göstergeler açısından, içinde yer aldığı GOÜ grubunun ortalamalarıyla karşılaştırdık. Bu karşılaştırmalar, Türkiye’nin, bu 24 yıllık sürede, hiçbir biçimde başarılı olamadığını, içinde yer aldığı GOÜ grubunun ortalamasını geçmek bir yana çok geride kaldığını gösterdi

***

Uyguladığımız siyasal, sosyal ve ekonomik politikaların yanlış olduğu anlaşılıyor. Yüzyılın ikinci çeyreğine artık kesinlikle hukukun üstünlüğünü, güçler ayrımına dayalı demokrasiyi, bilime dayalı eğitimi getirecek, ekonomi politikası yanlışlarını giderecek, siyasetin teknik konulara hiçbir şekilde karışmamasını sağlayacak yeni bir modelle girmemiz gerektiği açık bir gerçek olarak karşımızda.