İBRAHİM PEKBAY


BİZ ÇÖZERİK GARDAŞ…

Tamam, ekonomiyi kurtaramıyorsunuz, gündemi değiştiriyorsunuz, değiştirmeye çalışıyorsunuz da, bu konu, oraya alet edilecek konu değil.


CHP Genel Başkanı Özgür Özel; “CHP, sadece eleştiren bir parti değil; sorun varsa sorunu gören, çözümü bilen ve çözüm yollarını söyleyen bir partidir.” 

Diyor…

İddialı bir söz de, “Sorunlar ortada, çözümler nerede” diye sorsak?

Cevap bana göre belli.

“Seçim günü belli olsun, hepsini ortaya koyacağız” denilecektir.

Bir bakıma doğru…

Ülkenin geldiği kaos ortamında, neden olanların artık bir çözüm üretemeyecekleri de ortada. Ola ki geçmiş seçimlerde olduğu gibi, bazı çözümleri muhalefetten kopyala-yapıştır yapıp, millete şirin gözükmek isteyebilirler. CHP de bu nedenle çözümlerini tam anlamı ile ortaya koymayabilir.

Ancak bazı konular var ki, somut adımlar atılarak, örmek oluşturacak çözümleri ortaya koyabilir.

Örneğin, iktidarın, cumhur ittifakı olarak değiştirmek istediği ve Anayasa’nın ilk dört maddesine de göz diktiği değişiklik çalışmasına, kendisi, kuracağı geniş katılımlı bir çalışma ile gerçekten laik, demokratik,  sosyal hukuk devleti ilkesini çiğnetmeden ve nitelikleri kapsayan “Anayasa değişikliği metnini” ortaya koyabilir, meclis başkanlığına da sunabilir.

Bu davranış bir örnek olur, ekonomik sorunların çözümünü, seçim sürecine bırakabilir.

Ancak unutulmaması gereken şey şudur.

Programı, sorunlar için çözüm önerileri, toplum tarafından önceden tartışılmak ve onaylanmak üzere önünde olması gerekir.

CHP, asla slogan partisi olmamalı…

CHP, sorunları ortaya koyarken, çözümünü de beraberinde ortaya koymalı ve topluma anlatmalıdır.

Ve bunun için artık beklemesine, gerek yoktur.

Mademki “Geçim yoksa seçim var” demiştir, seçim süreci de başlamıştır.

İktidarın bu gidişle fazla dayanma gücü kalmamıştır.

XXX

Yazılarımızın çoğu konusu ekonomi ve yazdıklarımız da “Ekonomide çözüm önerileri” olarak ifade ettiklerimiz.

Çözümün birinci adresi, üretimi artırmaktır.

İkinci adresi ise, piyasada nakit akışına yol vermektir.

Üçüncüsü ise, kara delikleri tıkayıp, devlet içinde vazgeçilemeyen israfın mutlaka bir şekilde önüne geçilmesidir.

Yatırımların ve beraberinde istihdamı artırarak işsizliğin olabilecek en aşağı seviyeye indirilmesine yönelik olarak kredi faizlerinin gözden geçirilmesi, girişimcilere kolay ve rahat ödeyebilecekleri kredilerin “Kontrollü” ve hak ediş şeklinde verilmesi gereklidir.

Kredi kullanıcı, aldığı krediyi, sanki kendi parası imiş ve geri ödenmeyecekmiş gibi kullanmamalı, kullandırılmamalıdır. 

 

Çünkü ekonominin sırtındaki kamburların biri de ödenmeyen, ödenemeyen kredilerin miktarıdır.

Sonuç olarak…

“Biz çözerik gardaş” diye havaya doğru üflemek yerine, ortaya konulacak belgeli çalışmalar artık toplumu ikna edebilir…

Umarım CHP, gittiği yolu biliyordur.

XXX

Son dakika notu…

İKİ BİN YİRMİBEŞ KASIM’I İŞARET…

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Tüzük kurultayında yaptığı uzun konuşmasında çok şeye değindi, ancak bana göre en önemlisi, seçim takvimi ile ilgili olan sözleri idi…

Ya 2025 Kasım ayı, ya da hiç…

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın muhtemel gördüğümüz hamlelerinden birisi, kendi istediği zaman erken seçime gidilmesi ve bu tarihin de tekrar aday olabilme olanağının sağlanacağı tarih olmasına yönelik olduğunun varsayıyoruz.

Cumhurbaşkanının aday olabilmesi için meclisin erken seçim kararı alması gerekir, bu da mecliste 360 oyu gerektirir.

Peki, meclis aritmetiği buna müsait mi? Bakalım, mümkün mü? TBMM'de toplam milletvekili sayısı 594'e indi. 

Bu tablo içinden, cumhur ittifakının erken seçim kararı alması oldukça zor… 

Neredeyse, CHP dışında tüm milletvekillerinin 2025 Kasıma hayır, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın istediği tarihe evet demesi gerekir.

Bana göre bu çıkışla CHP ve Özgür Özel, bu çıkışla seçim inisiyatifini eline almış görünmektedir. Devamında da seçmene anlatacağı konularda inandırıcı olması gerekir… 

Seçimi ancak bu şekilde alabilir.

Değerlendirmeyi bir de siz yapın derim…

XXX

 

HARP OKULLARI KONUSU…

Gelelim “Gündem değiştirmekten” başka bir konu olmayan Harp okulları Mezuniyet törenine… 

Her yıl olduğu gibi, bu yıl da her üç harp okulunda “Mezuniyet töreni” düzenlendi. Bu yılın ilginçliği, her üç sınıfın dönem birincilerinin kadı olmasının ötesinde hiçbir özelliği yoktu geçmişe göre.

Mutat yemin edildi, sancak devir teslimi yapıldı, dönem birincilerinin diplomaları verildi.

Sonra?

Genç teğmenler, yine mutat olduğu üzere kılıç şakırdattılar ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye slogan attılar.

Ve…

1995 yılı Kara Harp Okulu dönem birincisi tarafından yazılan, Genelkurmay Başkanlığınca da uygun görülen ve bugüne kadar uygulanagelen şu yemini ettiler…

Adı, “Kılıç yemini” idi…

"Ant içeriz ki laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ulusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller karşısında bizi bulacak ve kılıçlarımız daima keskin ve hazır olacaktır. Bizler Türk istikbalinin evlatlarıyız. Şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacağız. Ne mutlu Türküm diyene!”

Bu olaydan sonra, bir takım odaklar, boş havuzda fırtınalar koparmaya çalıştılar. Önce siyaset, genç teğmenlere sahip çıktı, sonra nasıl olduysa oldu, haklarında soruşturma açılacağı söylendi…

Tamam, ekonomiyi kurtaramıyorsunuz, gündemi değiştiriyorsunuz, değiştirmeye çalışıyorsunuz da, bu konu, oraya alet edilecek konu değil.

Nokta…