Henüz 42 sindeydi Cumhuriyeti ilan ettiğinde…
Öncesinde…
Birinci dünya savaşından yenik ayrılan ülkemiz, Fransa, İngiltere, Yunanistan ve Rusya tarafından işgal edilmişve dağılmış bir ordu vardı…
Kolay olmayacaktı…
Parçalanmış, yıkılmakta olan ve harap bir ülkeyi yeniden ayağa kaldırmak…
Toprak bütünlüğünü korumak ve kaybedilen yerlerin tekrar kazanılması için büyük savaşlar ve mücadele vererek.
Hedefi kurtuluştu…
“Başarılamaz” denileni başarıp, ülkeyi bağımsızlığına kavuşturup, özgürlüğünü vermekti.
Bozguna uğramış bir imparatorluktan yepyeni, çağdaş bir devlet yaratarak, fikirleri ile tarihe yön vererek, ilmiyle, bilimiyle aydınlığa ışık tutacak yepyeni bir devlet inşa etmek…
Ülkenin geleceği için reformlar yapmak adına ilk adımları atarakve en önemlisi Cumhuriyet’i ilan ederek, sağlam temeller üzerine inşa etmiştir Mustafa Kemal Atatürk…
Şimdi bakıyorum da…
14 Milyonluk bir ülkeden, ekmeğe muhtaç günlerden nerelere gelmişiz Cumhuriyet sayesinde.
Ülkenin verdiği zorlu demokrasi sınavında 75 yılda hiçbir sıkıntısı kalmamış…
Vatandaş mutlu, ekonomi güzel, her şey yolunda, güllük gülistanlık gibi…
Bir tek dertleri, sıkıntıları Gazi Mustafa Kemal Atatürk…
Yedi düvele meydan okuyan, tüm dünyanın kabul ettiği ve saygı duyduğu, Dünyanın dört bir yanında heykelleri bulunan, caddelere adı verilen o devrimci insan…
İtalyan Radyosundan “Sezar, İskender, Napolyon ayağa kalkınız, büyüğünüz geliyor…” anonsuyla 10 Kasım 1938’de Atatürk’ün ölümünü böyle duyurmuşlardı.
Ama uçurumun kenarından aldığı ve Cumhuriyet ile taçlandırdığı yeni meclis ile de bağımsızlığını ilan ettiği ülkemizde, adından bile rahatsız olanların tek derdi Atatürk’ün ölümsüzlüğü…
Yılardır yapılan hakaretler, saygısızlıklar, okul büstlerine saldırılar, resimlerini çöpe atmalar, meydanlardaki heykellerini baltalamalar daha neler neler…
Ülkemizde yaşanan olaylar, o kadar seviyesiz, o kadar saçmalıklarla dolu ki…
Son 23 yıldır; devrimleri hiçe sayarak, anayasayı delik deşik ederek, iktidarın çıkarları doğrultusunda kararlar alınması da, Cumhuriyet ilkelerini yok saymaktı.
Zira onların derdi 2. Cumhuriyet ve Anayasa değişikliği ile bir başka ülke kurmak…
Atatürk’ün en çok önem verdiği eğitimde, her yıl yapılan farklı uygulamalar, alınan kararlar,hem eğitim seviyesini düşürdü, hem de yüzlerce, binlerce öğrenciyi yurt dışındaki eğitimlere yönlendirdi.
Adeta beyin göçü yaşandı ve halende yaşanıyor.
Ve yine aynı senaryo, aynı sahneler…
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, okulların ara tatilini 10 Kasım gününe denk getirerek sürüyor sahneler…
Sonra, Bakan Tekin imzalı MEB genelgesi yayınlanarak okullarda tören yapılmasına izin verilmedi, bunu siyasi faaliyet olarak nitelendirdi…
İsmine, resmine bile tahammül edemiyorlar.
Tören yapılan okullarda ise okunan andımız engellemeye çalışıldı…
Evet Anıtkabir’de ise;
Yayın organlarında yankı bulan;
“Anıtkabir’de 10 Kasım törenleri sırasında andımızı okumak isteyen bir grup genç; görevliler tarafından 'burası bir kabir' diyerek engellenmeye çalışıldı. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda Anıtkabir'de Erdoğan lehine atılan sloganlara izin verilmişti.
10 Kasım'da Atatürk için andın okunmasına yapılan müdahale dikkat çekti.”
Ne utanç verici sözler ve görüntüler değil mi?
Her şeye rağmen Atatürk sevgisinin bitmeyeceği de bir gerçek…
Her yıl Milli değerlerimize yapılan bu karalama ve gölge düşürme sahneleri, hedef alınarak yıpratılmaya çalışılıyor.
Yine,Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin imzasıyla MEB, “Siyasi partilerin alanlar dışında, okullarımızda törenler organize edilmesine yönelik duyuru ve hazırlıklar temel ilkeler ve hukuki gerekçelerle örtüşmediği açıktır.
Anayasa ve mevzuata aykırı işlem yapılmaması hususunda; gereğini rica ederim.”
Sanki siyasi bir faaliyet yapılacakmış anlamı yaratan bu kararda, Atatürk’ü anmanın ne gibi bir siyasi boyutu olabilir anlamışta değilim…
Tabii içlerinde vatan, millet sevgisi olmayanların bunu anlamalarını bekleyemeyiz.
Sizler bunları idrak edemeyecek kadar ufkunuzu daraltmışsanız söyleyecek tek söz, “boşa kürek çekmişsiniz…”
Dünyada hiçbir lider 87 yıl sonra böyle coşkulu, böyle içten bir sevgiyle anılmamıştır…
Yaşayabildiğimiz, rahatça nefes aldığımız, özgürce hareket ettiğimiz (tabii son yıllarda özgürlük denirse) bir ülkemiz var…
Ne büyük bir nimet bu…
Hatta M.Kemal Atatürk’ün bir konuşması o kadar etkili ki, buradan da paylaşmak istedim…
“İşittim ki, bazı arkadaşlar yoksulluğumuzu bahane ederek memleketlerine dönmek istiyorlarmış.
Ben kimseyi zorla milli meclise davet etmedim.
Herkes kararında özgürdür, bunlara başkaları da katılabilirler.
Ben bu mukaddes davaya inanmış bir insan sıfatı ile buradan bir yere gitmemeye karar verdim.
Hatta, hepiniz gidebilirsiniz.
Asker Mustafa Kemal mavzerini eline alır, fişeklerini göğsüne dizer, bir eline de bayrağını alır, bu şekilde Elmadağ’ına’ çıkar, orada tek kurşunum kalana kadar vatanı savunurum.
Kurşunlarım bitince de bu aciz vücudumu bayrağıma sarar, düşman kurşunları ile yaralanır, temiz kanımı, mukaddes bayrağıma içire içire tek başıma can veririm.
Ben buna and içtim!”
Evet Türkiye Cumhuriyeti’nin azimli kararı ile var oluşu…
Bu nimetin hangi koşullarda, nasıl kazanıldığını bilmediğinizi yada unuttuğunuzu sanmıyorum…
Sadece kininizi ve düşmanlığınızı, her defasında marifetmiş gibi sergilemenizi saygısızlığınıza veriyorum.
Ama unutmayın ki, ne eğitimde yaptığınız değişiklikler, ne çıkarlarınız doğrultusunda aldığınız kararlar, ne de Atatürk’ün değerlerini unutturacak planlarınız asla işe yaramayacak.
Çünkü…
Her 10 Kasım’da, bir önceki yıla göre Anıtkabir ziyaretçi sayısının artışı yeni ufukların çoğaldığını gösteriyor.
Nitekim son veriler 10 Kasım’da yeni rekorun 1 Milyon 150 Bin civarında olduğunu gösteriyor.
Türkiye Cumhuriyeti’nin bağrından yetişip gelen fidanlar, binlerce kilometreden gelen insanlar, Atamızın ziyaretinde bu ışığın sönmeyeceğini gösterdiler.
Siz ansanız ne olur anmasanız ne olur…
Mustafa Kemal Atatürk’ü 87. Ölüm yıldönümünde saygı, sevgi ve minnetle anıyorum…
Bu vesile ileAzerbaycan'dan kalktıktan sonra Gürcistan’da düşen, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait, C-130 kargo uçağında ki 20 askerimizin şehit haberi ülkemizi yasa boğdu…
Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, ruhları şad olsun…
