KADİR DAYIOĞLU


BİR ÖZÜR VE DİNİ HAYATA DEVAM

Diyeceksiniz ki, piyasalar cayır cayır yanarken, yoksulluk, yoksunluk, fukaralık “kol gibi gezerken!”, sırası mı, bunun?


Yazıma bir özür dileyerek başlayacağım. 

Diyeceksiniz ki, piyasalar cayır cayır yanarken, yoksulluk, yoksunluk, fukaralık “kol gibi gezerken!”, sırası mı, bunun? 

Haklısınız ama unutmayın, “inanç dünyamız” da hayatımızın ayrılmaz bir parçası.

***

Dünkü, “Ha deizm ramak kaldı” başlıklı yazımda, yanlış anlamaya mahal bırakacak bir durum var. 

Önce paragrafı vereyim sonra açıklık getireceğim. Sonra, konuya devam edeceğim.

***

Düzelteceğim paragraf şöyle: Cübbeli Ahmet Hoca’yı kastederek; “Hocamız; kitabın tercüme olduğunu söylemiş. Ancak kitabının ilk sayfalarında, Şifa Ayetlerini şeyhinin kendisine aktardığını yazmış; ilk sayfalarında şunları kaydetmişti: ‘Bu faydalı bahis, insanın kendi uzuvlarının yahut başka birinin azasından her bir uzvun tek tek şifasıyla ilgili olarak insanın bilmek istediği hususlarda olacaktır’.”

***

Oysa metin şöyle olacak: “Hocamız; kitabın tercüme olduğunu söylemiş. Ancak kitabının ilk sayfalarında, kitap müellifinin, Şifa Ayetlerinişeyhinin kendisine aktardığını yazmış; ilk sayfalarında şunları kaydetmişti: ‘Bu faydalı bahis, insanın kendi uzuvlarının yahut başka birinin azasından her bir uzvun tek tek şifasıyla ilgili olarak insanın bilmek istediği hususlarda olacaktır’.”

***

Yani, aktaran, Ahmet Hocanın şeyhi, merhum Mahmut Efendi değil, müellifin şeyhiymiş… Bunu da Ünlü Hocamız, benim de yararlandığım, ODA TV’ye video ile cevap verirken açıklamış. Videoyu da dinledim. 

***

Açıklamada Ahmet Hoca, şunu söylüyor: “Ben sadece birer bir aktardım!”. Sonunda da keşke, yayına vesile olmasaydım, türünden, bir anlamda pişmanlık belirten, bir ifade kullanıyor.

***

“Son pişmanlık fayda vermez!”, diye güzel bir sözümüz var. Keşke bu kitabı yayınlamasaydınız da, bizler de yazmasaydık. Unutmayın, bizim yazılarımı toplumda yankı bulmaz ama Hocam, sizler söyleyip, sizler yazıp çizdikçe, inananlar üzerinde önemliya da önemsiz etki yapıyor. 

***

Sonuçta, “deist” yani Tanrıya inanan ama dine inanmayanların sayısı artıyor. Dinsel veriler sorgulanmaya başlıyor.

***

Devamında; “Olsa da olur, olmasa da olur!” diyen“agnostikler” ile dine de Tanrıya da inanmayan “ateistler” artıyor. Ondan sonra da kalkıp, “bu nasıl oluyor?”, diyerek hayret ifade ediyor. Bunun vebali, kimler ait? İyi düşünsünler.

***

Tabii, bu konu, ilahiyatçıların alanına girer, onların tepki vermeleri gerekirken, maalesef bunu göremiyoruz. Sonra, bizler gibi, formel bir din eğitimi almayanlara iş düşüyor. Garip değil mi, acı değil mi? Çok yazık. Tabii, bu tür konularda eleştirel yaklaşanlara da kötü gözle bakmamak lazım. Ders almak lazım. 

***

İnanın, iş iyice şirazesinden çıktı. Medyada, mebzul miktarda “saçma-sapan”; “doğru-yanlış” yazılar, görsel videolar var. 

***

İnanç dünyası, özellikle semavi dinler, mayınlı tarla gibi. Dinler tarihi, bunun sayısız örnekleri ile dolu. Asırlardır süren ve sürmekte olan kavgalar da bu yüzden. 

***

Bu dünyada, “benin doğrularım, sizin yanlışınız; sizin doğrunuz, benim yanlışım olabiliyor”. O nedenle, insanlara baskı yaptığınızda, sorular, sorular, sorular da peş peşe geliyor. 

***

Soru ve sorgulama başladı mı, doğal olarak kıyamet de kopmaya başlıyor. O nedenle, insanları rahat bırakmak, bildikleri gibi ibadet yapmalarını sağlamak; karışmamak lazım, inançlara… 

***

“Lekumdiynikumveliye din!”(Kâfirun/109/6) emri de buna işaret eder. 

***

Yok siz, çıkarda, bu ayet Mekki, bunu Medeni ayetler (kılıç ve savaş ayetleri) “nesh” etti yani,“lafzen var, hükmen yok!” dediğiniz anda, kıyamet de o zaman kopar. 

***

İşinize gelmediği anda bu kuralı uygularsınız, neredeyse, Mekki ayetlerin bir bölümünün hükmünü nesh eder, hükmünü ortadan kaldırırsınız. İnanın, Sunni kaynaklarda, bu konuda ciltlerle kitap var.

***

O nedenle, laikliğin kıymetini bilelim. Evet. Laik Cumhuriyet’in, 101. Yıl dönümünde, bu tür bir yazı yazmak, azap veriyor, insana. Ama yazmazlık da edemiyor insan. “Eller aya, bizler yaya gidiyoruz!” derken kastım bu efendim.