Kendisini x hesabında şu ifadelerle tanıtıyor.
M.Sebati Ataman@sebati_ataman
(E)Albay / ATATÜRKÇÜ / TÜRK MİLLİYETÇİSİ/Siyasetçi.
28 nci Dönem Kayseri Milletvekili Adayı
Her paylaşımı son derece dikkat çekici.
Nerede ise olay olacak boyutta söylemleri ve yazıları var.
Hem nalına, hem de mıhına vuran bir isim.
Epey ara vermiştik.
Bugün köşemizin konuğu oldu.
Bakalım neler paylaşmış son dönemlerde?
YIL 2025 AMA!...
Diyor ki Ataman;
Yıl 2025; Zihniyet Ortaçağ…
Yıl 2025; Mahkemeler engizisyon…
Yıl 2025; Demokrasi yerine teo-otokrasi…
Yıl 2025; Parlementer sistem yerine, tek adam…
Yıl 2025; Konuşan, yazan, muhalif olanlar cezaevlerinde…
Yıl 2025; Türk kavramı yerine Türkiyeli…
Yıl 2025; Teröristler dışarı, vatanseverler içeri…
Yıl 2025; Açlık sınırı, yoksulluk sınırı tavan…
Yıl 2025; Askıda ekmek, ucuz et kuyruğu, çıkma sebze…
Yıl 2025; Korktuklarına nefes aldırma, hücreye at…
Yıl 2025; Korku dağları değil Külliyeyi sarmış…
Ancak unutulmamalı ki; korkunun ecele faydası yok ve bu millet daha son sözünü söylemedi…
TERÖR EN BÜYÜK ACI...
Son gelişmeler herkesin malumu.
O da bu konuda son derece hassas.
Bakın geçtiğimiz günlerde Bilgöl-Elazığ karayolunda şehit edilen vatan aslanları ve şu gelinen Açılım süreci de dahil bir paylaşımında ne diyor Ataman?
"32 değil 1000 yılda geçse dinmeyecek bir acı…
33 Vatan evladımız, 32 yıl önce bugün eli kanlı teröristlerce pusuya düşürülerek şehit edildiler…
Bugünlerde terörist başına Önder lider diyenler, ellerinde mehmetçiğin kanı bulunan teröristleri affedenler,
Analar ağlamasın yalanına sığınarak, şehit analarının göz yaşlarını yok sayanlar,
Şehitlerimizin kemiklerini sızlatanlar,
Türk Milleti ve tarih sizi affetmeyecek…
Bu vatan için kanını akıtan, canını veren şehitlerimiz bu millet ne sizleri unutacak ne de size ihanet edenleri…"
BU NASIL FESİH?
Soruyor haklı olarak Ataman.
“Silahlara Veda” ya dair anormal tablo ile ilgili olarak.
Diyor ki; Fesih mi, kurbağanın su testi mi?
Terör örgütü koskoca ülkeyi parmağında oynatıyor.
Bu kabul edilemez…
Yapılan açıklama savaşan iki ülkeden güçlü olan ve savaşta baskın olan tarafın ültimatomu gibi…
Savaşı en son askerler ister, çünkü ne kadar yıkıcı ve can yakıcı olduğunu en iyi askerler bilir…
Elbette silahlar bırakılmalı, kardeş kavgası bitmelidir ama sanki terörle mücadelede ordumuz başarısız olmuş gibi teröristle adeta eşit şartlarda hatta ödün vererek olmamalıdır…
ABD üst aklının kaleme aldığı bu metin asla kabul edilemez ve derhal reddedilmelidir…
Peki bu metin kabul edilir ve süreç bu metne göre yürütülmesi ne anlama gelir; Türkiye Cumhuriyeti adeta güncellenen SEVR’i kabul etmiş olur,
Türkiye Cumhuriyeti’nin tapusu Lozan ve 1924 Anayasası yok sayılır,
Türkiye Cumhuriyeti adeta feshedilmiş ve sözde Demokratik Kürt Türk Devleti kurulmuş olur,
Olmayan Soy kırım ve imha suçlaması kabul edilmiş olur, Ermeni soy kırım iddiası da kabullenilmiş olur,
Şeyh Sait aklanmış olur, belki de özür dilenir, anıt mezarı yapılabilir,
Teröristler, özgürlük savaşçısı gerilla olarak kabul edilmiş olur,
Şehitlerimizin kemikleri sızlarken, “telef” edilen teröristler şehit kabul edilir, sözde şehitlikler yapılır,
PKK sözde kapatılmış olur ama KCK tanınmış olur, Terörist başı resmen önder lider kabul edilmiş olur, Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm kurucu ayarları yok sayılır, Yeni anayasa yapılır ve bu Türkiye Cumhuriyeti’nin fesih anayasası olur, 100 yıllık reklam arası dedikleri Atatürk Cumhuriyeti feshedilmiş olur, Türkiye Cumhuriyeti yenilgiyi kabul etmiş ve adeta diz çökmüş olur, Eş başkanı olmak ile övünülen BOP projesi resmen kabul edilmiş olur…
Ulus devlet biter…
Şimdi bu açıklama denilen paçavra metnin yumuşatma çabalarını göreceğiz, açıklamadaki birçok şey görmezden gelinecek, canım ne var bu açıklamada işte PKK silah bıraktı, kendilerini feshettiler denilecek, silahlar bırakılacak, terörsüz Türkiye olacak, analar ağlamayacak, ülke ekonomik olarak güçlenecek denilecek…
Bundan sonra neler mi olacak?
Adına paradigma denen bu süreçte, Suriye merkezli Kürt devleti kurulmuş olacak,
Daha önce de yaşadığımız çözüm sürecinde olduğu gibi yine bölgede sözde mahkeme, vergi daireleri kurulacak,
Yeni bir Kürt partisi kurulacak, Apo başına geçecek, önder lider olarak kabul edilecek veya Suriye’deki kurulan Kürt devletinin başına geçirilecek…
Sakın o kadar da olmaz demeyin, son yıllarda yaşananlar, devlet aklı diyerek ortaya çıkanların açıklamaları, olmaz denilen her şeyin olduğunu görünce hiç de olmaz gibi görünmüyor…
Unutmayınız ki; devletlerin tarihinde 100 yıllar su zerresidir ve çabuk geçer…
Son söz; Kurbağanın su testini yaşıyoruz…
Ya yavaş yavaş kaynayan suyun içerisinde fark etmeden yok olacağız ya da bu yok oluşu kabul etmeyip, Cumhuriyetimizin kurucu ayarlarına sadakat ile bağlı olduğumuzu haykırıp bu paçavra metne ve onu kaleme alanlara hadi oradan diyeceğiz… Yaşayıp göreceğiz…
KADININ ADI YOK!
Devri iktidarlarında kadının adı yok…
Bir bahar günü, Hıdırellez’de Bahar’ı eski eşi hayattan kopardı.
Bahar ne ilk ne de son olacak maalesef…
Oysa; Tarihte kadına en fazla değer veren millettir Türkler.
Ziya Gökalp; “Eski kavimler arasında hiçbir kavim Türkler kadar kadın cinsiyetine hak vermemişler ve saygı göstermemişler” der.
Ulu Önder ATATÜRK’ün Türk kadını hakkındaki görüşlerinden bir kaçı;
“Siyasi ve sosyal hakların kadın tarafından kullanılmasının, beşeriyetin saadeti ve saygınlığı açısından gerekli olduğuna eminim.”
“Ben, muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak, aksine pek çok yönlerde onların üstüne çıkacak nur ve irfanla donanacaklarına asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım.”
“Bizce, Türkiye Cumhuriyeti anlamınca kadın, bütün Türk tarihinde olduğu gibi bugün de en muhterem mevkide, her şeyin üstünde yüksek ve şerefli bir varlıktır.”
Bir de AKP’lilerin kadına bakışına bakalım;
Yıl 2005. Vecdi Gönül; kadını süse benzeterek;
”Türk hanımları evinin süsüdür, erkeğinin şerefidir.’’
Yıl 2006. AKP’li vekil Hikmet Özdemir; ‘’Cehennemlik olanlar da bana gösterildi, çoğunun kadın olduğunu gördüm.’’ Ancak 5 vakit namaz kılıp kocasına itaat ederse cennete gidebilirler.”
Yıl 2009. Veysel Eroğlu; kadınların iş istemesi üzerine, ‘’Evdeki işler yetmiyor mu?”
Yıl 2009. Mehmet Şimşek (bakan); "İşsizlik oranı niye artıyor biliyor musunuz? Çünkü kriz dönemlerinde daha çok iş aranıyor. Özellikle kadınlar arasında kriz döneminde işgücüne katılım oranı daha artıyor.”
Yıl 2011. Erdoğan, Türk Metal Sendikası Kadın Kurultayı’nda; ‘’Kadına şiddet abartılıyor.’’
Yıl 2011. Ünye Tanıtım Başkanı Süleyman Demirci, başı açık kadınlar için "Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer. Perdesiz ev ya satılıktır ya da kiralıktır.”
Yıl 2011. Erdoğan; bir protesto da kalçası kırılan Dilşat Aktaş'ı kastederek, ‘’Bir tane kız mıdır, kadın mıdır bilemem.’’
Yıl 2012. Çorum Meclis Üyesi Erhan Ekmekçi, ‘’Kızlarımız okuyor ama bu seferde erkeklerimizi evlendirecek kız bulamıyoruz.”
Yıl 2012. Recep Akdağ; ‘’Tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse devlet bakar.’’
Yıl 2012. AKP’li Vekil Ayhan Sefer Üstün, ‘’Tecavüz edilen kadın da doğurmalı. Bosna'da pek çok kadın doğurdu. Özürlü olacak diye bebeği öldürmek de cinayettir, Tecavüzcü kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masumdur."
Yıl 2012. İ.Melih Gökçek, “Anası olacak kişinin hatasından dolayı çocuk niye suçu çekiyor. Anası kendisini öldürsün.”
Yıl 2013. Fatma Şahin; “kadına şiddet algıda seçicilik, Medya olaylar büyüyormuş gibi bir algıya neden oluyor."
Yıl 2014. Erdoğan, I. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi'nde “kadınla erkeği eşit konuma getirmek fıtrata aykırı.”
Yıl 2014. Bülent Arınç, "Kadınsa o da iffetli olacak. Mahrem namahrem bilecek. Herkesin içerisinde kahkaha atmayacak, bütün hareketlerinde cazibedar olmayacak.”
Yıl 2015. Mehmet Müezzinoğlu; "Annelerin, annelik kariyerinin dışında bir başka kariyeri merkeze almamaları gerekir."
Yıl 2016. Of Belediye Bşk.Vek.Halil Alireisoğlu, afet ve acil durum eğitimi veren Ayşe Yılmaz’a, “Sen kimsin de bize vaaz veriyorsun? Bu kadın nereden çıktı? Bu ne iş. Erkekler kadınlardan vaaz mı alırmış? Bizim kadınlardan alacağımız eğitime ihtiyacımız yok, Bayanların konuşacağı yer vardır, erkeklerin konuşacağı yer vardır.”
Yıl 2016. Boşanmaları araştırma komisyonunda AKP vekili Sait Yüce, davet edilen avukat Hülya Gülbahar’a “Konumunuzu bilerek konuşun, gidin dışarıda konuşun, ben sana haddini bildirmeye çalışıyorum.”
Yıl 2021. İstanbul Sözleşmesi feshedildi.
Yıl 2022. Erdoğan, Gezi protestocularına; “bunlar çürük, sürtük.”
Ortakları HÜDAPAR; “Laik eğitim son bulmalı, kızlar ve erkekler ayrı ayrı okumalı. Kadınlara miras hakkı kaldırılmalı. Resmi nikah yerine imam nikahı uygulanmalı. Müftülere nikah yetkisi verilmeli, yalnız yaşayan kadınlar sahiplendirilmeli.”
Diyanet işlerinin açıklamaları da cabası.
Son söz; Devri İktidarlarında kadına şiddet %1400 arttı ve ülkem de maalesef “Kadının adı yok”
UMUTSUZLUK YOKTUR...
Bitiriyoruz.
Yine Ataman’ın paylaşımı ile;
"Umutsuz durum yoktur.
Umutsuz insanlar vardır.
Ben hiç umutsuz olmadım."
- Mustafa Kemal Atatürk