KADİR DAYIOĞLU


BİLGİ SAHİBİ OLMADAN FİKİR SAHİBİ OLMAK…

Soru şu; Şah İsmail “Anadolu topraklarını baştan aşağı zulümle” ne zaman inletti? Ya da İsmail Ege’ye, Trakya’ya, Akdeniz’e kadar geldi de biz mi, bilmiyoruz?


“Şırnak Üniversitesi'nde 19 Mayıs'ta düzenlenen “Şırnak Sivil Toplum Buluşması” programında konuşan TBMM Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş'un, "… Bir başka ittifak ise Anadolu topraklarını baştan aşağı zulümle inleten Şah İsmail'e karşı Yavuz Sultan Selim ile İdris-i Bitlisi'nin yapmış olduğu bir büyük ittifaktır. 1514'te Çaldıran'da o ittifakımız Anadolu'daki Müslüman toplulukların başının daha dik bir şekilde dolaşmasına, esenlik ve birlik içerisinde birlikte var olmasını sağlamıştır" ifadeleri tartışmaya yol açtı. (Basından)

***

Şiddetli tepkiler gelince, Numan Bey, hemen düzeltmeye gitti; bağlamından kopartıldığını söyledi. Sözlerimden alınan olduysa, “özür dilerim” dedi. Milleti, birlik ve beraberliğe davet etti. 

***

Hemen soralım; “Anadolu topraklarını baştan aşağı zulümle inleten Şah İsmail'e karşı …”, demiş Numan Bey. Soru şu; Şah İsmail “Anadolu topraklarını baştan aşağı zulümle” ne zaman inletti? Ya da İsmail Ege’ye, Trakya’ya, Akdeniz’e kadar geldi de biz mi, bilmiyoruz?

***

Aksine, Çaldıran sonrası Türkmenlerin bir kısmı, İran’a geri döndü, bir kısmı da, Dersim denilen, ulaşım çok zor, dağlık ve geniş bir coğrafyaya dağıldılar. Bu konuda, Ahmet Yaşar Ocak Hocamızın ilgili kitaplarını tavsiye ederim. Boşuna demiyorum, “bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olmayalım!”

**

Tabii, biz, Sayın Kurtulmuş’un niyetini bilemeyiz. Ama biz ünlü Kürt ve kanaat önderi (ki, Kürt olup olmadığı da tartışmalı. Ayrıca, bazı Kürtçüler, Bitlisi’yi işbirlikçi olarak tanımlar) , Şâfi İdris-i Bitlisi (Bitlisli İdris)  ve diğer Kürt Beylerinin Osmanlı ilişkilerini iyi bilmek lazım. 

***

Mesela, aklıma geldiği için bir kitap tavsiye edeceğim… Bildiğim kadarıyla Kürt ve Sünni Altan Tan’ın önemli kitabı, “Kürt Sorunu” (Altıncı baskı, yılı 2010. S. 78-79). Kitabı, hararetle tavsiye ederim. Kitap, bilimsel değil, popüler bir kitap. Epey belge ve bilgi var. Kolay okunuyor.

***

Evet önce bir “bilgi sahibi olalım, sonra fikir”. Bu söz, merhum Uğur Mumcu’ya ait… Darb-ı mesel haline geldi. Öyle ya, siyaseten söylenen sözler, bazen insanı zorda bırakabilir. 

 

Çok dikkatli olmak, bilmeden, siyaseten de olsa konuşmamak; geçmişin yaralarını kaşımamak lazım. Özellikle, siyasilerin çok duyarlı olması arzu edilir. Bu tür tartışmaları, bilim camiasına bırakmak doğru olan… Bırakınız, akademya özgürce tartışsın!

***

Alıntı şöyle:

Kürt-Osmanlı Özerklik Antlaşması

Yavuz Sultan Selim Çaldıran Savaşı'ndan sonra ordusuyla İstanbul'a dönerken Amasya'da konakladı. Savaşta kendisini destekleyen Kürt beyleri ile 1515 yılında Amasya'da buluşarak tarihi Kürt-Osmanlı Özerklik Antlaşması'nı karara bağladı. İdris-i Bitlisi'yi tam yetkili kıldı; mühürleyip imzaladığı boş fermanları İdris-i Bitlisi'ye vererek istediği şekilde bu boş fermanları doldurabileceğini söyledi. 

1520 yılında Yavuz Sultan Selim'in ölümünden sonra yerine geçen oğlu Kanuni Sultan Süleyman da bir ferman yayınlayarak aynı siyaseti devam ettirdi. Çok uzun bir ferman… Bağlamından kopartmamak için, kısaltarak vermeyi uygun bulmadım. 

***

Önemli bir metin. Yazar, bu kaynağın aslını bizzat görüp okudu mu? Yoksa, bir yerden alıntı mı yaptı? Benim için çok önemli. Keşke kitabına, orijinalini koysaydı. Daha anlamlı olurdu. Zira bu tür vesikalar, tarih yazımını önemli ölçüde değiştirir. Öyle ya da böyle, Osmanlıcayı iyi bilen tarihçilerin, bu vesikayı, kaynağından alıp yayınlamasında yarar var. Kim bilir, belki de yayınlanmıştır. Keşke bu fermanı Numan Bey de okusa. Kaldı ki, orijinal metne, pozisyonu nedeniyle çok kolay ulaşır. Belge de şöyle veriliyor:  “Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi E. 11969”. 

***

Sayın Kurtulmuş’un; “Şah İsmail'e karşı Yavuz Sultan Selim ile İdris-i Bitlisi'nin yapmış olduğu bir büyük ittifak” sözüne verilen tepkilerin yoğun olmasının nedenini görür.

***

Şimdi, Hayati İnanç’tan bir alıntıyı paylaşacağım. Alıntı, bir “berceste”, yeri geldikçe verdim. “İçli ve yakıcı bir üslûbu vardır Muallim Nâcî merhûmun. Oldukça genç (1850 – 1893) vefat etmiştir. Asıl adı Ömer’dir. Mes’ûdî, Harabî mahlaslarınıda kullanarak şiirler yazmıştır. Kayınpederi Ahmet Midhat Efendinin çıkardığı Tercüman-ı Hakikatte yazdı.

 

İhtirâz-ı ta’neden kalmakdadır âhım nihân 

Bir hakîkat kalmasın âlemde Allahım nihân


İhtirâz çekinme, ta’n Kötüleme, nihân gizli anlamlarına geliyor; “ikili” şöyle anlamlandırılıyor; “Onun bunun diline dolanmaktan çekindiğim için hissiyatımı açığa vuramıyorum. Allahım! Hiçbir hakikat gizli kalmasın.”