NEBAHAT ERDOĞAN


BEN KÜÇÜKKEN 5 LİRAYDI…

Sosyal medyada sık sık sokak röportajlarına tanık oluyoruz. Kimisi eğlenceli, kimisi maceracı, kimisi de politik cevaplarıyla ilginç görüntüler veriyor. Ama son günlerde öyle bir ses yükseldi ki Batman’dan, 10 yaşındaki bir çocuğun“ben küçükken 5 liraydı” sözleri gündem oldu. Evet çocuk biz küçükken de her şey çok güzeldi, bir hanenin kalabalık olması alım gücünü etkilemiyordu, tane tane değil kasa kasa alınıyordu her şey…


 Ne kadar acı on yaşındaki bir çocuğun “ben küçükken” ifadesini kullanması, aradan geçen beş yılda alamadıklarıyla, yiyemedikleriyle büyümüş el kadar çocuğumuz… 

Oyun oynaması gereken yaşta sıkıntıları dert etmiş kendine, “Ekonomi bozuk o yüzden. Ekonomi beni etkiliyor. Her şey pahalandı. Dondurma alacaktım, 20 lira. Ben küçükken 5 liraydı. Benim 20 liraya alacak durumum mu var? Benim gezecek durumum yok. Küçükken her şeyi alabiliyorduk. Her şey çok ucuzdu. Ama şimdi neler neler olmuş. Ben zor geziyorum, gezemiyorum” diyor Türkiye’nin on yaşındaki çocuğu. Önümüz kurban bayramı ve gelin siz şimdi siz bu çocuğa bayram yaptırın!

Bu ülkede on yaşındaki bir çocuk, ekonominin bozukluğundan etkileniyor yiyemediği dondurmanın hesabını yapıyorsa diyecek hiçbir şey yok demektir. Gelecek için bir planının olmaması, evlenemeyeceğini dile getirmesi bir yana gezecek durum yok diyerek de dert yanıyor. 

Bu zamanda çocuklar ekonomist olmuş anne-babalarının verdikleri harçlıklarla karnımı mı doyurayım, birikimi mi yapayım yoksa hafta sonu bir etkinliğe mi katılayım diye çıkmaz bir hesabın içindeler.

Bu çocuğu dinlerken boğazınızda düğümler oluştu mu? 

Yutkuna bildiniz mi?

Veya ülkenin gerçekleriyle yüzleşebildiniz mi? bilmiyorum…

Ama artık görün bu gerçekleri, gerçeklerle yüzleşme zamanınız geldi ve geçiyor, elinizi vicdanınıza koyup, “ben küçükken 5 liraydı” sözünü kulak ardı etmeyin. Ülkeyi güllük gülistanlık gösterip, mutlu mesut havası estirmeyin… Bu sözler karşısında büyük bir ders çıkartmanızı öneririm sizlere…  

Hal böyle iken Maliye Bakanı Mehmet Şimşek piyasadaki zam artışlarını maaşların yükselmesine bağladı iyimi? 

Bir maliye bakanı ülkenin ekonomisini ve enflasyonun yükselmesini hak edilen maaşlara bağlaması kadar komik bir düşünce olamaz. 

Emekliye verdiğiniz on bin TL mi, asgari ücretliye verdiğiniz on yedi bin TL mi gözünüze battı, maaşlar insanların eline geçene kadar, üzerine koyduğunuz vergilerden dolayı paranın sadece adını duyar olduk. 

Piyasayı serbest bırakırsan olacağı bu… 

Ülkede üretim bitmiş, çiftçi kan ağlıyor, hayvancılık yerle bir olmuş, ülke  tamamen ithalata bağlamış, sonra çık maaşların artmasına bahane bul yersen iyi bahane.

On yaşındaki çocuk “ben küçükken 5 liraydı” neler olmuş neler diyorsa sayın Maliye Bakanı’nın buna verecek cevabı olmalı. O bile ülkede neler olduğunun farkına varmış ki; 20 lira onun için çok büyük para olmuş ve 20 liraya dondurma alacak durumum yok diyor. 

5 liranın eriyip aktı, tarihe karıştığı, hurdaya döndüğü günümüzde, beş liranın yerini aratmayacak 500 TL  ve 1000 TL lik banknotları sabırsızlıkla bekliyoruz.  5 TL nin yerini 500 TL, 10 TL nin yerini 1000 TL aldı. 

Artık siz düşünün bunlarla dondurma mı alırsınız, çarşı pazara mı gidersiniz, yoksa gelecek planlarımı kurarsınız, eriyen Türk lirası karşısında çocukların, gençlerin  ülkeyi terk etmesiniz durduramazsınız. 

İğneden ipliğe ithalata bağlı kalırsanız, üretim yaptırmazsanız  bir çocuğun yiyemediği dondurmanın hesabını da vermek zorundasın.

Sözde fahiş fiyatlardan dolayı marketler denetleniyor “dostlar alışverişte görsün” misali denetçiler de bakıp bakıp gidiyor.

Onlar gidiyor fiyatlar yine artıyor. 

Sadece bakmakla yetiniyor denetim yapanlar…

Yıllardır kötü gidişatın neticesinde, vatandaştan zaman istediler,  vermediğimiz halde kendilerine zaman yarattılar,  oyalama taktiğiyle,

Helallik istediler helal etmediğimiz halde aynı şeyleri tekrarladılar… 

Söz verdiler yerine gelmeyeceğini  bildiğimiz halde vatandaşın gözüne baka baka yalan söylediler. 

Bu kadar dala vere yönetimin kötü olmasından, ekonomiyi düzeltemediklerinden kaynaklanıyor.

Ha şimdide sayın Maliye Bakanımız ekonomiyi düzeltmenin yollarını vatandaşın cebinde arıyor ya, “Zorunlu Afet Sigortası” adı altında yeni bir vergilendirme yükleyecek sırtımıza gözümüz aydın bir vergimiz daha doğdu. 

Bakalım bayram sonrasında hangi yeni vergilerle karşı karşıya kalacağız.

Yaşam vergisi çıkarsa şaşırır mıyız?