Özellikle Türk Edebiyatı’nda Bektaşi fıkralarının özel bir yeri var. Genellikle, “Baba erenler” diye başlar. Tebessümle karşılanmanın ötesinde derin anlamlar içeren, önemli mesajlar veren, hicvin gücünü sergileyen birer şaheserler...
***
Bektaşilerin dine yaklaşımı "batini" bakış açısıyla olduğu için dinin sadece "dış yönünü” yani “zahirini” görenler mizahi bir dille eleştirilmektedir. Bektaşi fıkraları asla kimsenin yüzünü kızartacak fıkralar değildir. İnce, hiciv içeren fıkralar.
***
Yarın “Şeker Bayramı”… Bayramınızı kutlar insanlığa mutluluk getirmesini dilerim.
***
Fıkralardan birkaçı…
***
Haramiler, kervanın yolunu keser. Kervanda bir de Bektaşi var. Haramiler, Bektaşi’nin parasız pulsuz biri olduğunu bildiklerinden; “Sen bir kenara çekil” der ve diğer yolcuları tepeden tırnağa soyarlar! Bektaşi de bir ağacın altına uzanıp haramileri seyrederken, bir yandan da çubuğunu tüttürür…
Haramiler gittikten sonra yolcular; “yahu ayıp değil mi?” derler, “sende hiç vicdan yok mu? Herifler paralarımızı alıp bizi soyarken sen çubuğunu tüttürüp durdun!”
***
Bektaşi de; “hadi oradan keratalar, ben açken siz beni hiç düşündünüz mü?’’, der.
***
Bektaşi’ye sormuşlar
- "Dünya öküz boynuzları üzerinde duruyormuş, doğru mu?
-"Valla orasını bilmiyorum ama buna inanan öküzlerin olduğunu biliyorum."
***
Yine sormuşlar:
-Kaç gün oruç tuttunuz?
-Hastalığım nedeniyle, ancak bir gün tutabildim!
Aynı soru, orada bulunan Bektaşi’ye sorulunca, hiç istifini bozmadan yanıt vermiş:
-Bu arkadaş benden bir gün fazla tutmuş!
***
Sormuşlar:
-Rakı içer misin?
-Akşamdaaan… akşama…
-Namaz kılar mısın?
-Bayramdaaan… bayrama…
xxx
Yine sormuşlar:
-Ant içer misiniz?
-Biz fakir insanız, ne bulsak içeriz?
***
Bektaşi, papaz dostuna sormuş:
– Bana bak, siz Hıristiyanlar ikide bir neden istavroz çıkarıyorsunuz?
Papaz:
-Yahudiler Hazreti İsa’yı çarmıha gerdiler ya, o nedenle, her fırsatta peygamberimizi anıyoruz…
Bektaşi:
-Şükredin, ya İsa’yı kazığa oturtsalardı, ne yapacaktınız?
***
Sormaya devam etmişler:
- Rakı haram mı, helal mi?
- İçene göre değişir!..
***
“Baba” olur da soru tükenir mi?
- Erenler kaç tane oruç tuttun?
- Henüz tutamadım. Tuzak kurdum bekliyorum.
***
Yine sormuşlar;
- Neden oruç tutmuyorsun?
- Seferiyim de ondan…
- Nasıl olur, sen buralı değil misin?
- Haklısın evlat buralıyım ama unutma, misafiriz, geldik gidiyoruz…
***
Bektaşi, Mevlevi arkadaşına sormuş:
- Sizin tarikatın ayini nedir?
- Biz Allah der döneriz.
Ya, sizinki nedir?
- Biz Allah der dururuz.
***
Son defa sormuşlar:
- En zor ve en kolay olan şey nedir?
- En kolayı insanın başkalarına nasihat etmesi. En zoru; “Kişinin kendisini bilmesi.”
***
Bir Bektaşi, Hazreti Neyzene sormuş, âmâ arkadaşı:
- Üstadım, ahvali dünya nasıl?
- Mirim, gördüğün gibi.