NEBAHAT ERDOĞAN


BAŞKA DÜNYA, BAŞKA EVREN YOK…

1972 yılında İsveç’in Stockholm kentinde yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı’nda alınan kararla, 5 Haziran günü “Dünya Çevre Günü” olarak kabul edilmiştir. Önemli etkinliklerle kutlandı tüm Türkiye’de. Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının başkentte düzenlediği bu etkinliğe ilimizden de önemli katılımlar oldu. Öyleyse buradan devam edelim.


SORUMLULUĞUMUZ DAHA DA AĞIR…

Bildiğiniz gibi Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki Kayserili bir isim.

Bu da ilimizin bu bağlamda görev-sorumluluğunu daha da artırıyor.

Zira geçmişten geleceğe bir hizmet köprüsü olmasının yanı sıra başta Doğa katliamı, madenler ve buna bağlı kazalar, orman yangınları, deprem ve Sel felaketleri ve Paris antlaşması bağlamında hepimizden daha da büyük bir sorumluluğunu bulunuyor.

Bugün vesilesi ile hatırlatmak istedim. 

NE KADAR SÖYLESEK AZ…

Ne kadar söylesek az, doğamız geleceğimiz, geleceğimiz ormanlarımız, yeşil alanlarımız, toprağımız kısacası yaşadığımız evrenimiz…

Nefes alabilmemiz için var oluş nedenlerimiz…

Doğanın temizliği ve dengesinin bozulmaması tüm insanlığı ilgilendiren konuların en başında gelir. 

Başka dünya yok, başka evren yok, tüm canlıların bu dünyada yaşamaya hakları olduğu gibi bu hakları kimse elinden alamaz. 

Onun için dünyayı, evreni korumak, bu düşünceyle gelecek nesilleri bilinçlendirmek bir vatandaşlık görevimizdir. 

Bu alanda da ne kadar başarılıyız o da ayrı bir konu…

Hangi birimiz yaşadığımız çevreye yeteri kadar duyarlı davranıyoruz? 

Hangi birimiz Çevre Koruma Kanunlarının gerektirdiği hassasiyeti gösterebiliyoruz?

Çevre koruma kanunu kapsamında Dünya sıralamasında Ülkemiz maalesef sınıfta kaldı diye düşünüyorum.

Sanayileşme ve gelişen teknolojinin her alanda olduğu gibi çevre kirliliği konusunda da ilk sırasında yer alıyor olması kaçınılmaz oldu. 

Dere yataklarına, içme sularına, denizlere karışan Kimyasal ve fabrika atıkları insan sağlığını, doğayı ve tüm canlıları olumsuz yönde etkiliyor. 

HERKES BU KONUDA EŞİT…

Anayasamızda bulunan karar da;

“Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir. Devlet herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlama; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler. Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimdeki sağlık ve sosyal kurumlardan yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir.

Vatandaş ve devlet olarak ödevimizi ne kadar düzgün yapıyoruz? 

Yolda giderken şöyle bir etrafınıza bakın, yollarda, parklarda, bahçelerde, kaldırımlarda atılan çöpleri görmememiz mümkün değil, kimisi “belediye görevlisi ne için var toplasın” düşüncesiyle hem kendine, hemdi vatandaşlar hem de çevreye olan saygısızlığını ortaya seriyor, kimisi de başkasının çöpünü toplamayı kendinde görev biliyor. Hal böyle olunca çevremizi yeterince önemsemediğimiz ortaya çıkıyor.

Tarım alanlarımızda da çevre kirliliği nasibini alıyor. 

Zirai ilaçlamaların, toprağın yapısını bozması nedeniyle verimlilik azalıyor, hem ürünler zarar görüyor hem de toprak zenginliğini kaybediyor, buda insanların sağlığıyla birlikte çevre kirlenmesine yol açıyor. 

Bırakın insanları, devlet olarak çevremiz, termik santrallerle, maden ocaklarıyla delik deşik edildi. 

Yeşil alanların, ekilip biçilen verimli toprakların, ormanların talan edilmesi çevreye yapılan en büyük ihanettir.

Her yıl yaz aylarının gelmesiyle bilinçli veya bilinçsiz çıkan orman yangınlarının akıbetini yanan yerlere yapılan oteller ve maden ocaklarıyla şahit oluyoruz.

Geleceğimiz toprakta bağlıdır, insanların ve ülkemizin ekonomik düzeyde ilerlemesi için toprağımızı, çevremizi korumamız asil görevlerimizden biridir. 

Her vatandaş kendi çevresini temiz tutsa inanın kanunlara bile gerek kalmayacak durumda oluruz.

Çevre haftası kapsamında ilimizde de çeşitli etkinlikler yapılarak duyarlılık ve sürdürülebilirlik bilinçlendirmesi yönünde, vatandaşlarla bir araya gelerek çevre kirliliği hakkında projeler anlatıldı.

BAŞŞAĞLIĞI DİLİYORUM…

İki gün önce sabah saatlerinde eğitim için kalktıktan sonra Kayseri Hasanarpa Mahallesinde bir tarlaya düşen askeri eğitim uçağında iki pilot albay şehit oldu.

 Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada; "Kayseri’deki 12’nci Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanlığından eğitim için kalkan Hava Kuvvetleri Komutanlığımıza ait SF-260D tipi bir eğitim uçağımız henüz bilinmeyen bir nedenle kaza kırıma uğramıştır”  denildi. 

12’nci Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanlığı’ndan eğitim için kalkan Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na ait SF-260D tipi eğitim uçağının düşmesi sonucu şehit olan Hava Pilot Albay Uğur Yıldız ve Hava Pilot Albay Gökhan Özen için 12’nci Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanlığı’nda tören düzenlendi. Şehit olan 2 albayın naaşı, gerçekleştirilen askeri törenin ardından memleketlerine uğurladı. İki şehidimize Allahtan Rahmet ailesi ve Milletimize baş sağlığı diliyorum.