KADİR DAYIOĞLU

Tarih: 25.09.2024 11:44

“BAĞDANİNİM” (1)

Facebook Twitter Linked-in

Aslında yazının başlığı,“Bağcılığın ölümü!” olacaktı. Öyle ya, asırlara sari bir kültür yok oluyor, rant uğruna bağlar ölüme terk ediliyor. Tabii, çok çirkin yapılaşma ile... Bunu da başkanlar dahil kimse görmüyor, görenlerin de sesi çıkmıyor? 

***

Peki, bu değişim doğal bir süreç mi? Osman Sel Hocamıza göre doğal bir süreç, kaçınılmaz. Olmasa iyi ama Hocamız haklı. Fakat yeni oluşum çok çirkin mi çirkin. Bağların, dağların, taşların her karışı, evle dolmaya başladı. 

***

Bu oluşuma izin veren, çözümü “rant optimizasyonun” değil de, “rant maksimizasyon” da arayan Belediyeler, altyapı hizmetlerinde, nasıl altından kalkacaklar, çok merak ediyorum. Tabii, bunların başında içme ve kullanma suyu geliyor. Bu hizmet nasıl götürülecek ve su nereden temin edilecek? Bilemiyorum.

***

Ama bildiğim bir şey var, o da şu… Yamula Barajı,“İşletme Hakkı”, 2025 yılında bitiyor. Çok yazdım bir kez daha uyarayım. Şayet, yeniden elektrik üretimi için ihaleye çıkılırsa, sittin sene Kayseri şehri ve Yamula sulaması bir damla su alamaz artık. O nedenle, Büyükşehrin, acilen, Enerji Bakanlığına “mitili atıp”, işletme hakkını devralmalı. 

***

Amaçta, takdim ve tehir yapılıp, sulama ve içme suyu birinci sıraya alınıp, elektrik üretimi, “puant” ya da “pik” santral olarak ikinci plana çekilir. Haliyle, Kayseri’nin içme suyu buradan ve temin edilir. Merkez dışında kalan ilçeler için de Zamantı ve Bahçecik Barajı bulunmaz bir nimet.

***

Tabii, bu vizyon, Büyükşehir de var mı? Bilmiyorum. Ama Yamula için acil eylem planı yapmalı Büyükşehir, kullanma hakkını devralmalı…

***

Neyse, dönelim “bağdan inmeye”. Erciyes’e, üçüncü kar düştü… Yedinci kar, şehir merkezine düşer, diye bir inanç var. Tabii, havalar, özelikle geceleri iyice soğumaya başladı altı yedi dereceleri görüyoruz. Haliyle, soba ve kaloriferler yakılıyor. Bu imkanları olmayanlar çoktan göçtü bile…

***

Eylülün ilk haftasında, “çıra yanardı!”, Ali Dağı’nın tepesinde… Kim yakardı? Rivayet muhtemel. Bunu en iyi yaşlı Talaslılar bilir. Buda sonbaharın habercisi. “Ey, bağcılar, hazırlanmaya başlayın artık!”, demekti.

***

Üzümler “kesilir”, pekmez kaynatılır. Salça yapılır, turşu kurulur, “niyetli” kadınlar imece usulü ile “aş-makarna” keser. Sabah oldu mu, bıçağını alan komşular, “aş-makarna” kesmeye gelir. Varlığa ve horanta sayısına göre otuz, kırk, elli “bezelik” hamur hazırlanır. 

***

Hazırlık işlemi bir gün önce başlar. Hamur, üzerine serilen bez ile çiğnenir, kıvama gelince arık “kesime” hazırdır. 

***

Cevizler çırpılır, “cereklerle”… Kabuğu açılmış cevziler, “cereği” yer yemez düşer. Henüz açmamış olanlar, direnir. Nihayet onlarda düşer. Bunları bıçakla “kavlatmak” gerekir. Kavlatanlarınelleri kına yakmış gibi olur. Uzun süre elden çıkamaz…

***

Bakır kaplar sürülür, kalaycı gelirse kalaylanırdı eskiden. Şehir evinde yakmak için yakacak yapılır, haliyle göç hazırlığı da başlardı. Genel de, niyetliler, sözleşir, aynı günlerde göçer, “Allah senesine güle güle yitirsin!” temennisi ile… 

***

Bağ komşuluğu, bir aileye benzerdi. Şehir komşuluğuna benzemezdi. Mesela, bağ komşularının hepsi anımsanır ama şehir komşularının çoğu unutulur, gider. Bu oluşumda, belki de “doğa” ile mücadelenin zorluğu nedendir.  Demem o ki; dayanışma maksimaldi. Tuz, kibrit, ekmek, kahve, şeker gibi ihtiyaçlarda yardımlaşılırdı.

***

Her göçen “alemet yakar”, dumanları çok uzaktan gözükür…  İmkanı olan, kamyon tutar, olmayanlar kiralık eşeklerle… Anımsarım, Çifteönü mezarlığının olduğu yerde bekleyen eşekçileri

***

Ev toplanır, denkler yapılır, isli saca kadar ne varsa alınır. Sacın isi, denklere bulaşmasın diye kamyonun yanına asılır… Evde bir şey bırakılmaz… Öyle ya, hırsızlar çalmasın diye… 

***

Çalınacak tek şey ise, büyüklerin cebinde bulunan para… Gece yarısı, Nasrettin Hoca’nın türbesi gibi evlere giren hırsızlar, ceplerde bulunan parayı alıp gider. 

***

Bir kamyon eşyanın, yarıdan fazlasını yakacak ve“gilamada” dolar… Geri kalan yiyecek, yatak yorgan… Başka bir şey yok…

***

Belediyelik olmayan yerlerde elektrik olmadığından, beyaz eşya olmazdı, taşınanalar arasında. Beyaz eşya denincesadece, buzdolabı… Bu da çok az evde, özellikle varsılların evinde bulunurdu. Gerçi şehirde de öyleydi. Buzdolabı olan, parmakla gösterilirdi. 

***

Etler, kokmasın diye, kuyulara sarkıtılırdı. Elektrik olan Hisarcık, Kıranardı, Hacılar, Talas, Erkilet gibi yerlerde, çok samimi komşuların etleri, buzdolabı olan komşunun evinde saklanırdı. Kıyma da parça etlerden, genellikle cevizden yapılan kütükler üzerinde, nacak ile elde edilirdi.

Devam edecek…

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —