RECEP BULUT


“BABAM 2 KAVANOZ PEYNİR SUYU YÜZÜNDEN YATTI!”

Mustafa Eraslan’ın oğlu Erol Eraslan, babasının başından geçenleri anlattı:


KOCAOĞLU’NUN İSTANBUL

ADLİ TIP KURUMUNA

SEVKİNE KARAR VERİLDİ!

İş insanı Mustafa Eraslan ile birlikte 5 kişinin tahliye edildiği son duruşmada ilginç anlar yaşandı. 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan ilk duruşmada, dinlenen emekli kimya öğretmeni İbrahim Kocaoğlu’na Mahkeme Başkanı, “Adresini söyle!” deyince Kocaoğlu, “Fas Casablanca!” diye cevap verdi. Kocaoğlu’nun tavır ve davranışlarını dikkate alan mahkeme, akıl sağlığının tespiti için İstanbul Adli Tıp Kurumu’na sevkine karar vererek, akıl sağlığı raporu aldırılmasına karar verdi.

 “BABAM 2 KAVANOZ PEYNİR

SUYU UĞRUNA 13 AY YATTI!”

Babasının tahliyesini oğlu Ali ile birlikte cezaevi kapısında merak ve heyecanla bekleyen Erol Eraslan, babası Mustafa Eraslan’ın tutuklanma aşaması ve tutuklandıktan sonra yaşadıklarını anlattı. Erol Eraslan, “İnanın babam 2 kavanoz peynir suyu uğruna 13 ay hapis yattı. Mustafa Eraslan uyuşturucu işine bulaştı diye aile boyu başımıza gelmeyen kalmadı. Gerçek anlaşıldı da hem babam hem biz rahat ettik” dedi.

Yaklaşık 13 ay önce Kayseri’nin tanınmış iş insanı ve ünlü siyasetçisi Mustafa Eraslan’ın bir uyuşturucu operasyonu kapsamında gözaltına alındığı ve alınan ifadesinden sonra da çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine konduğu haberi Kayseri’de kelimenin tam anlamıyla şok etkisi yaratmıştı…

Adına okullar ve hastaneler yapılan ve Kayseri’nin tanınmış ünlü bir simasının bu tür bir suçlamayla tutuklanmış olması herkesi şaşırtmıştı…

Kimileri, “Olamaz!” derken kimileri de kulaktan kulağa yayılan söylentiler yüzünden, “Acaba?” demeye başlamıştı…

O aşama da kimsenin ünlü iş insanı Mustafa Eraslan’ın bu suçlamayla bir ilintisinin olup olamayacağına net cevap verecek durumda değildi…

Ama o aşama da gerçek olan şuydu:

Mustafa Eraslan, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine konmuştu…

Avukatları tutukluluğuna itiraz etti, tutuksuz yargılanmak üzere adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı, bırakılır bırakılmaz tekrar tutuklanarak cezaevine bir kez daha gönderildi…

O aşama da bile hemen söylentiler yayılmıştı:

“Eraslan serbest bırakıldı ama birileri devreye girip tekrar tutuklattı!” dendi…

O gün babası Mustafa Eraslan’ın tahliye kararından sonra Kayseri Kapalı Cezaevi’nden tahliye edilmesini oğlu 11 yaşında ki oğlu Ali ile birlikte merak ve heyecanla bekleyen Erol Eraslan, “Ağabey kimileri Elitaş baskı yaptı tekrar tutuklandı dedi. Kimileri Özhaseki, konuştu tekrar tutuklandı dedi. Biz Allah var hem Sayın Elitaş hem de Sayın Özhaseki ile konuştuk. Hem Sayın Elitaş hem de Sayın Özhaseki, öyle bir şey olur mu, bizimle ne alakası var, kesinlikle doğru değil, tam tersi bizim hukuk çerçevesinde yardımcı olabileceğimiz bir durum varsa seve seve yardımcı olalım dediler. Sonra babamın onlarla herhangi bir çekişmesi yok, bir alıp-vermediği yok! Babam eskisi gibi hem iş adamı sıfatıyla hem de siyaseten güçlü değil, kimseyle kapışacak durumda değil. Hele hele babamın geldiği sonuç itibariyle hem Sayın Özhaseki hem de Sayın Elitaş ile böyle bir durumu da söz konusu değil, niye onlar uğraşsın ki? Bu laflar tamamen asılsız. Ama o günlerde babam tekrar tutuklanınca maalesef kulaktan kulağa dedikodu yoluyla bu tür laflar yayıldı. Tamamen asılsız” dedi.

“Çok zor günler yaşadık Recep ağabey!” diye söz başladı Erol Eraslan:

“Öyle bir hava oluşmuştu ki inan bizim babamdan tamamen emin olmamıza rağmen ailesi olarak bizler bile zaman zaman tereddütte düştük. Bu tür dedikodu ve propaganda bu kadar mı etkili olurmuş? Annem bile duyduklarından, o kadar etkilendi ki patlama noktasına geldi ve yapmışsa gitsin yatsın, cezasını çeksin noktasına kadar geldi! Ama biz babamızdan kesinlikle emindik” dedi.

“Neler yaşadınız o süreçte?” diye Erol Eraslan’a sordum.

Erol Eraslan: “Ağabey neler yaşamadık ki, babamın yaptırdığı lisenin müdürü, eğer babanız bu işten ceza alırsa bakanlık okuldan adını kaldırır diyor. Yine babamın yaptırdığı Çocuk Hastanesi’ne verilen adı için hastane yetkilileri, babanız ceza alırsa adını kaldırmak zorunda kalırız diyor. Daha da ilgincini size söyleyeyim; bizim ofisimizin altında biraz akli dengesi yerinde olmayan yardıma muhtaç biri var, sabah akşam ofisimize gelir, yemeğini yer, çayını, kahvesini içerdi, ona birileri onlara gitme onlar uyuşturucu işi yapıyor demiş o vatandaş bile kapımıza gelmez oldu! Düşünün yani!” diye yaşadıkları sıkıntıları anlattı.

“Peki, bu işte babanın hiç mi kusuru yok?” diye sordum.

Erol Eraslan: “Var olmaz olur mu? Babamım kusuru şu oldu; Yaşadığı sıkıntılı durumdan kurtulabilmek için hayal âleminde gezen bir adamın sözlerini ciddiye aldı ve ona takıldı. Adam kendini Netfilix de yayınlanan ve kendisi gibi bir kimya öğretmeninin uyuşturucu işine nasıl bulaştığını anlatan diziye kaptırmış… İbrahim hoca da cidden emekli bir kimya öğretmeni… Kafası da çalışıyor… İngilizce biliyor, Arapça biliyor… Sabah 9’da büromuza gelir akşam biz büromuzu kapatana kadar gitmezdi. Malum o sıralar babamın işleri bozulduğu için ekonomik yönden sıkıntı yaşıyorduk. İbrahim hoca dedi ki benim bir un fabrikam var, onu teminat göstererek kredi çekelim dedi. Ve 640 bin lira kredi çekildi. Yanlış hatırlamıyorsam yılda toplam 150 bin liraya yakın geri ödeme yapacaktık. Babama 60 milyon lira daha sana İran’dan kredi temin edeceğim dedi. Yanımızda telefon açıp Arapça konuşuyor, tartışıyor. Tabii biz Arapça bilmediğimiz için ne konuştuğunu da bilemiyoruz, inandık ve güvendik. Bugün-yarın para gelir dedi. Eee… Ne gelen var ne de giden?”

“Boş mu çıktı?”

“Evet, boş çıktı… Sonra beni Ankara’ya götürün ben Cumhurbaşkanıyla görüşeceğim, önemli bir projem var diye tutturdu!”

“Ne projesiymiş?”

“Cumhurbaşkanı ile konuşalım bana Girit Adası’nı versin ben oraya büyük bir silah teknoloji fabrikası kuracağım. Bu ülke olarak bizim için bir milli proje diye tutturdu. Ben babama dedim ki, baba bu adam uçmuş, bu adam bizim başımızı belaya sokacak, bunu Ankara’ya falan götürmeye kalkmayalım diye uyardım. Ama babam ona inandı” dedi.

“Peki, o köyde ki çiftlikte 2 tona yakın ele geçirildiği söylenen uyuşturucu yapımında kullanıldığı iddia edilen malzemeler neyin nesiydi?”

Erol Eraslan: “Adam bu hayal âleminde yaşadığı için işi de bırakmış, yani eşinden de ayrılmış. Olabilir, insanlık hali ona bir dediğimiz yok. Fakat gidecek ne doğru dürüst evi ne de barkı var. Babama demiş ki ben 3-5 gün köyde ki çiftlikte yatıp kalkabilir miyim? Babam da demiş ki, köyde çobanın yatıp kalktığı bir kulübe var, onun dışında bizim kaldığımız yer var uygun düşmez demiş. İbrahim hoca olsun demiş, ben çobanın yatıp kalktığı kulübe de yatar kalkarım demiş. Babam da peki o zaman, bize göre bir mahsuru yok demiş. Elinde ne var ne yok almış o kulübeye getirip koymuş. Bizim çoban da onun getirdiği iki kavanoza peynir suyu doldurmuş. Sonra babamla araları açılmış, babam ona bir miktar para vermişti, o da bir kısmını vermiş bir kısmı kalmıştı. Babamla restleşmişler. Yani konuşmuyorlardı. Fakat bir gün polis ekibi köyde ki çiftliğe baskına gelmiş. Biz de ne olduğunu tam olarak bilmiyoruz. Hatta onları güler yüzle karşıladık, sohbet ettik. Sonra İbrahim Hoca’nın kaldığı o kulübeyi arayıp taradılar. İbrahim Hoca’nın getirdiği ve bizim çobanın da peynir suyunu koyduğu o kavanozları tutanak tutup götürdüler” dedi.

“Sonra?”

Erol Eraslan: “Valla sonrası o işte Recep Ağabey, babam içinde peynir suyu bulunan o iki kavanoz yüzünden tam 13 ay yattı! Analiz raporları geldi, bilirkişi raporu geldi çok şükür aklandık. Allah kimsenin başına vermesin perişan olduk! Çok şükür gerçekler ortaya çıktı da biz de aklanmış olduk. Yoksa milletin yüzüne bakamıyorduk, valla yoksa bu memleketten çekip gidecektik! “ dedi.

Konuşmanın sonuna gelince artık ben de Erol Eraslan’a:

“Hem Mustafa Eraslan’a hem de sizlere geçmiş olsun. İnşallah yargılama sonunda da beraat eder tamamen temize çıkarsınız!” dedim.

Erol Eraslan: “İnşallah ağabey! Analiz raporları, bilirkişi raporları hep babamın lehine! İnşallah mahkeme de lehine sonuçlanır ve beraat eder!” dedi.

Mustafa Eraslan’ın oğlu Erol Eraslan ile yaptığımız kısa söyleşi de bunları anlattı… O günkü Cezaevi çıkışında sadece Erol Eraslan değil diğer oğlu Abdurrahman Eraslan ve diğer aile fertleri de vardı… Güvercin uçurdular, kurban kestiler…

Mustafa Eraslan’ın tutuklandığı haberini ilk ben duyurmuştum, tutuksuz yargılanmak üzere yargılandığı mahkeme tarafından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığı haberini de duyurmuştum…

Aslında o gün davanın görüldüğü 6. Ağır Ceza Mahkeme salonunda da ilginç diyaloglar yaşanmıştı…

Mustafa Eraslan ve İbrahim Kocaoğlu ile diğer sanıklar 13 aylık tutukluluktan sonra ilk kez mahkemeye çıkmışlardı… Sabah saat 09.00’da başlayan duruşma bazı tanıkların sanık konumuna geçmesi ve tanık sayısının da artması nedeniyle taa saat 16.00’yı bulmuştu…

Duruşma da en çok akılda kalan ise emekli kimya öğretmeni İbrahim Kocaoğlu’nun tutum, davranış ve verdiği ifadeler olmuştu…

Mahkeme Başkanı, İbrahim Kocaoğlu’na, “İkametgah adresin!” diye soruyor, Kocaoğlu, “Fas Casablanca!” diye cevap veriyor… Mahkeme Başkanı, “Doğru dürüst adres ver!” diye kızıyor.  Mahkeme boyunca Kocaoğlu’nun tavır ve davranışlarını dikkate alan mahkeme, akıl sağlığının tespiti için İstanbul Adli Tıp Kurumu’na sevkine karar veriyor…

Duruşma sonunda aralarında Mustafa Eraslan’ın da bulunduğu 5 kişinin adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasına karar veriyor ve aynı günün akşam saatlerinde Mustafa Eraslan, 13 aydır yattığı Kayseri Kapalı Cezaevi’den tahliye ediliyor… İşte o sevinç görüntüleri de tahliye sırasında yaşanıyor…

Şimdi gözler dava sürecine çevrildi… Bakalım dava süreci sonunda Mustafa Eraslan ve diğer sanıklar beraat edecek mi? Yargının vereceği nihai kararı sabırla beklemek lazım…