Bozulmamış, deforme olmamış, kendine ait özelliklerini koruyan, şımarmayan, mütevazi, erdemli, faziletli ve güvenilir kişi demektir. Asalet insanlara eğitimle verilemez. Asaletin büyük bir bölümü soydan, atadan, genlerden ve kültürden gelir. Şöyle bir etrafımıza baktığımızda asil kişileri, yürürken, otururken, yemek yerken ve en önemlisi konuşurken hemen fark ederiz. Ekranlarda, sokakta, toplantılarda, siyasetçilerde, kamu ve özel sektörde, tesadüfen veya dayısı sayesinde bir makam edinmişse davranışlarında ve uygulamalarında asalet görmek mümkün olmuyor.
Asaletin kökeni insanın ruhundadır. Asil kişi kimseye zararı dokunmayan, bilakis etrafına ışık saçan, güzellik ve iyilik yansıtandır, her ortamda kendisini farklı kılandır. Asaleti taşımak oldukça zordur, her kalıba, her insana ve her topluma uymaz. Bazı insanlarda ya kolu, ya paçası veya bedeni uymadığı gibi günümüz siyasetçilerinin tamamına maksi gelir ki tadilat yapmakla, kesip, uzatmakla üzerlerine yakıştıramazlar. Binlerce insanın karşısına çıkıp ne kadar argo kelime varsa, ne kadar hakaret dili varsa, ne kadar kaba kuvvet varsa hepsini kullanarak kendisine makam sağlamış kimselere, asil olmak yakışmadığı gibi nezaketli olmalarını beklemek de saflık olur.
Başta siyasiler olmak üzere, tartışma programlarının müdavimi olmuş ukala tiplerin hiç birinden özür kelimesi duymadım. Olmadık küfür ve kötülüğü yaptıktan sonra tekrar aynı ortamda bulunmaları, ortak çıkarları doğrultusunda hareket etmeleri, toplumun refahı için bir kaygı taşımayanların, asaletli olmaları ve yazının başlığındaki tanıma uymaları hayal olur. Arsız insanın, görgüsüz insanın, genlerinde olmayan insanın, asil olmaya kalkışması tam bir facia olur. Kendi siyasi görüşünü taşıdığı için dün baş tacı yaptıkları insana, partisinden ayrılınca ağıza alınmayacak sözlerle hakaret eden, küfürlü konuşan adama asalet hiç yakışmaz.
Yaşadığımız şu Dünyada konuştuğum bazı insanların, neredeyse asaletin suç olduğunu düşündüklerini görüyorum. Sanki asil olurlarsa aç kalacaklar, dışlanacaklar, itibar kaybına uğrayacaklar gibi korku içinde olduklarını tahmin ediyorum. Nezaket yoksunu insanlar kaba, açgözlü, görgüsüz, saygısız ve egoist olurlar. Küçücük Dünyalarında kimseye yer olmadığı için doğal olarak yaşantılarında asalete de yer yoktur.
Sözüm ona Halkı bilgilendirmek için meydanlara, ekranlara, konferanslara, Gazete köşelerine çıkanlar ve Ülkeyi yönetmeye talip olanların hitap şekillerinde, davranış biçimlerinde, duruşlarında ve üsluplarında asaletin zerresini görebiliyor musunuz? Keşke İlkokullardan başlayarak asalet ve nezaket dersleri verilse de gelecek nesiller bilgili ve görgülü bir toplumun üyesi olsalar. “Atalar boş yere söylememiş. Asil azmaz bal kokmaz, kokarsa yağ kokar aslı ayran.”