Her yıl mayıs ayının ikinci pazar günü kutlanan anneler gününün tarihçesini, ne için kutlandığını, yapılan bir günlük şovları ve riyakarlıkları yazmaya hiç niyetim yok.
Çok iyi biliyorum ki ve bilmenizi istiyorum ki senede ne bir gün annelerimizi anmaya yeter, ne de sevgi ve saygı gösterileri analık değerinin karşılığı olur.
Dünyaya gelişimizden sonra büyümemiz için verilen emeklerin, uykusuz kalınan gecelerin, çocuklarını korumak için her tehlikeye karşı kendisini feda etmesinin karşılığı olamaz.
Annemle olan ilişkilerimi, duygusallığımı, annemin bizlere olan düşkünlüğünü anlatmakla ve yazmakla bitiremem. Her birisi birbirinden ilginç ve özel yaşanmışlıklar aklıma düştükçe burnumun direği sızlar ama annem hayattayken yaptığımız evlatlık görevlerinden dolayı vicdanen oldukça müsterihiz.
Çocukları olarak bizler mayıs ayının ikinci pazar günü hatırlayıp, gereksiz şovları yaptıktan sonra yaşlı ve bakıma ihtiyacı olan annemizin, acaba bizim evde mi kalacak, kardeşlerimin evinde mi kalacak, bacımızın evinde mi kalacak diye pazarlıklar yaparak karaları bağlayanlardan olmadık.
Anneme ve babama yapmamız gereken görevlerimiz için hiç kimseden mükafat veya övgü beklemedik, zaman- zaman akrabalarımdan yüzüme karşı yapılan iltifatlarını, beni cennete gönderme isteklerini asla onaylamadım.
Cennet gitmek için değil, cehenneme gitmekten korktuğum için değil, birilerinin takdir etmesi ve beni sevmeleri için değil, başta insan olduğum için, daha sonra evlat olduğum için yapmak zorunda olduğumun hep bilincinde oldum.
Bir insan cennete gitmek için annesini ve babasını pazarlık konusu yapar mı? Bir insan annesine ve babasına bakmak için aile fertleriyle pazarlık konusu yapar mı?
Şayet bu düşünce içinde yaşayanlar varsa ki çok var, yaratanla pazarlık yapanlar varsa ki var, neticede bunlara insan denir mi?
Sevgili okurlar; Asıl değinmek istediğim konu özel çocuk annelerinin yaptığı fedakarlık ve çektiği zorlukları az da olsa anlatmaya çalışacağım.
Ağır derecede engelli ve kronik bir hastalığı olan çocukların bakımı, özellikle annenin yaklaşık yirmi dört saatini çocukla birlikte geçirmesine neden olmaktadır.
Bu durum, annenin kendisine ve diğer sorumluluklarına, gitmesi gereken ziyaretlere, şayet gitmişse bir yerlere programın sonunu göremeden koşar adım çocuğuna gelmesine, varsa eğer diğer sağlıklı çocuklarını ihmal etmesine neden olmaktadır.
Özellikle tüm gününü ve gecesini engelli çocuğu ile geçiren annenin duygusuzlaşmasına, stres yaşamasına, karamsar olmasına ve yaşaması gereken her şeyden vazgeçmesine sebep olmaktadır.
Eşi veya Aile fertlerinden destek göremiyorsa, görev paylaşımı yapılmamışsa, canından bir parça olan evladıyla baş başa bırakılmışsa ki, böyle tanıdığım ve benim de gördüğüm zaman dünyanın en güzel ve en cefakar annesi diye moral vermeye çalıştığım çok sayıda anneler vardır.
Bu annelerin anneler gününü kutlayabilmek için, bu kadına anne olduğunu hatırlatmak için, bu nur yüzlü annenin gözlerinin içine bakarak gününü kutlama becerini veya maharetini gösterebilir misin?
Yarın ayıracağın bir saatle gününü kutlayacağın anneni ertesi gün hatırlamayacaksın, onun isteklerini ve ihtiyaçlarını görmeyeceksin ama bir hediye veya bir çiçekle resim verip, onu sosyal medyada paylaşacaksın, cıvık- cıvık hareketler yaparak, bir de cenazesinde sahte gözyaşı dökerek ve vazgeçilmeziniz kıymalı yedirerek sadece kendini tatmin edeceksin.
Bir de yılın annesini seçmek gibi bir usul icat ettiler, kadın çocuklarının gıda ihtiyacını temin edemiyor, kadın canından bir parçayı teröre vermiş veya oğlu şehit olmuş.
Kadın tacize veya tecavüze uğramış, kadın iş bulamamış, atanamamış, bulduğu işte hem emek sömürüsüne hem mobbing uygulamasına maruz kalmış veya her türlü rezalete uğramış görmemişsin, ama sen bu kadından birini yıllın annesi seçmişsin, utanmadan.
“İlgiye muhtaçken uzak durulan anne baba için, kaybettikten sonra yapılan her şey riya olur.” Faruk Ergan