FARUK ERGAN


ALDATILMAK…!

“Akıl yoksa neylesin fikir, çalsın Abdurrahman, oynasın Bekir.”


İnsanlık tarihinden günümüze kadar süregelen yaşam biçimi, “insan aldanır, insan aldatır”.

Aldatılmak kolaylıkla kabul edilebilen bir durum değildir. Kişilerin karmaşık bir dönemden geçmesi, sosyal ve psikolojik yıkıma uğramaları, ailevi sorunlar yaşaması ve itibarının zedelenmesi, yakınları veya güvendikleri birileri tarafından aldatılıyor olması insani bir yaşam biçimi değildir. Genel ahlak kuralları hayatın her alanında olduğu gibi siyasi alanda da geçerliliğini koruması lazım. Aldatılan birey ve toplumlar gelecekte nasıl karar verecek, ne yapmak isteyecek, doğruyu yanlışı seçmekte zorlanacak ve iyi niyetli insanların isteklerine bile şüphe ile bakarak inanmayacaklardır.

Siyaset demişken eski yıllarda MHP’den seçilen Sadık Yakut AKP ye geçti ve uzun yıllar Milletvekilliği yaptı görev süresi bitince de Kamu Bankasına Yönetim Kurulu Üyesi olarak atandı ve keyfi yerinde. Yine Pınarbaşı İlçesi nüfusuna kayıtlı olan Dursun Ataş, İYİ partiden ikinci defa Milletvekili seçildi görev süresinin bitmesine daha uzun yıllar olmasına rağmen, geleceğini güvence altına almak için abisi gibi AKP’ye transfer oldu, ne ala memleket böyle. Makam ve mevkii ne olursa olsun insan kendisini nerede görmek isterse oralarda yer bulurmuş.

Sizin vekiliniz olacağım, sizi Mecliste temsil edeceğim, sorunlarınızı, isteklerinizi, mağdur olduğunuz konuları gündeme taşıyacak ve iktidardan çözüm bulmasını isteyeceğim diye kapınızı çalar, meydanlarda nutuk atar. Seçilmek istediği partinin programlarını anlatır, parti tüzüğünü anlatır, kendisinin dürüst olduğundan bahseder, ideolojisinden, dünya görüşünden ve her şeyin en iyisini kendisinin bildiğinden bahseder ve sizi ikna ederek oyunuzu alır, yüce Meclis’te sizi temsil etmeye hak kazanır. Seçilmiş edasıyla azda olsa şımarır ve bir de dokunulmazlık zırhına bürünür, sonra Meclis kürsüsüne çıkarak dürüstlükten asla vazgeçmeyeceğini söyler, “toplumun huzur ve refahı” için çalışacağına ve “anayasaya sadakatten ayrılmayacağına namus ve şerefi üzerine ant içer” Kendi huzuru ve çocuklarının refahı için seçildiği partiden istifa ederek, imkanları daha mükemmel ve maddi olanakları daha yüksek olan iktidar partisinin rozetini takarak, zafer kazanmış komutan edasıyla pozlar verir, ben neymişim diye kendine olan inancını, saygısını terk eder ve çukurlarda yaşamayı kendisine yakıştırır. Sadece aldatanı suçlu ilan etmekle sorumluluktan kurtulamayız, insanlar bir kere aldatıldıklarında, her an aldatılabileceklerini düşünebilme yetisine sahip olmalıdırlar. İnancını ön plana çıkartan, süslü laflar eden, içi boş ama kıyafetiyle sizi etkilemeye çalışan ve insan kılığına bürünmüş şeytanların yalanlarına inandığınız sürece, aldatılmaktan şikayet etmeye hakkınız yoktur.  

Her ne kadar yazımın başlığı “aldatılmak” olsa bile aslında dönekler demek daha uygun düşerdi, zira istikrarsız ve karşı fikirlere hakaret dili kullanan siyasetçilerin içinde çok fazla dönekler vardır. İlk aklıma gelen CHP’nin Genel Sekreterliğini yapmış olan Ertuğrul Günay, makam mevkii uğruna iktidara teslim oldu ve kırmızı plakalı Mercedes’e bindi, Bakanlık yaptı ama itibarı yerlerde süründü. Numan Kurtulmuş, “Harun gibi geldiler Karun oldular” dedi partisini kapattı AKP’ye kapağı attı, Mercedes’ine kavuştu Meclis Başkanı oldu, eskiden söylediklerin unuttu. Süleyman Soylu, Demokrat Parti Genel Başkanıyken, ağza alınmayacak sözlerle Erdoğan’a hakaret etti sonra AKP’ye geçti ödül olarak yedi yıl İçişleri Bakanlığı yaptı sonra kapı önüne bırakıldı, geçmişteki söylediklerini hatırladıkça utanıyor mudur? Yine çok iyi hatırladığım, Bahçeli ile Erdoğan ağza alınmayacak sözlerle birbirlerine hakaret ettikten sonra, Bahçeli Başkanlık modeli ile Türkiye batar demişti, şimdi sisteme övgüler düzüyor Erdoğan için tek Lider diyor ve Cumhur ortaklıkları devam ediyor. Altan kardeşler, Nazlı Ilıcak, Cengiz Çandar, Nedim Şener, Hulki Cevizoğlu, Mehmet Barlas ve daha niceleri Ulusalda olmak üzere, yerelde de çok fazla köşe yazarları ve dönek gazeteciler mevcut. Akın akın Fetullah Gülen cemaatine koşanlar da çok hızlı çark ederek iktidar partisine sığınmışlardır, bir kısmı yer bulamazken diğerleri Bakanlık makamına kadar yükselmişlerdir. İnancınız, yaşam biçiminiz, siyasi görüşünüz beni zerre kadar ilgilendirmiyor, varsa eğer sadece ahlakınız ve insanlığınız, size ya selam veririm veya uzaklaşırım.

“Akıl yoksa neylesin fikir, çalsın Abdurrahman, oynasın Bekir.”