Can dostum, arkadaşımız, Ahmet Alpay’ın daveti üzerine bu cumartesi Ağırnas’taydık.
Biliyorsunuz Ağırnas, Gesi’den sonra, Koramaz Dağı’nın eteklerinde, büyük Mimar-mühendis Mimar Sinan’ın doğduğu yer.
Evleri çok güzel restore edilmiş. Yoğun ziyaretçi akınına uğruyor.
***
Bölge, derin vadilerle ayrılmış, adeta bir plato…Az da olsa, Kayseri’ye gelen turistlerin uğrak yeri.
***
İki yıl kadar önce, Talas Amerikan Koleji mezunları ile ziyaret etmiştik, bir güz günü. O yörenin çocuğu Hüseyin Cömert Hocamız da bizlere refakat etmişti. Bildiğim için söylüyorum, Cömert’siz, o bölgenin tarihini kimse yazamaz.
***
Bu sefer Cömert ile Alpay’ın bağ evinde buluştuk. Ahmet’in davetine, icabet etmemek olmazdı. Onun, gönül koymasından çok korkarım. İki elim kanda da olsa mutlaka gitmem lazımdı. Aldığım ilaçlar nedeniyle, uzun yola gidemiyorum. Bağ komşumuz Ahmet’ten (Yıldızdoğan) rica ettim, birlikte gittik. Nitekim iki saatliğine olsa da davet icabet ettim.
***
Bakımlı, güzel bir bahçesi var. Mükellef bir sofra hazırlanmış, bir kuşun süstü eksik denecek türden… Alpay olur da, sohbetin yemeğin, yanınsa çalgı olmaz olur mu?
***
İki udi, bir zurnazen davetliydi… Zaten Hüseyin Hoca’nın olduğu yerde davul, zurna olmazsa toplantı, düğün, dernek eksik sayılır… Zurnazen, Ağırnaslı Ahmet… Çok güzel Kayseri ağırlaması, sin sin, ağ gelin, Cezayir çaldı.
***
Udimiz genç bir arkadaşımız, orada tanıdım. Uda, alaylı başlamış, mektepli bitirmiş. ERÜ, Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümünden mezun olmuş. İsmi, Suat Cömert… Hüseyin Hocamızınamcasının torunu olurmuş. İyi bir istidat, bir iki eserde bana eşlik etti. İnanın, ben de eski günleri çok özlemişim. Ne diyelim, bahtı açık olsun.
***
Alpay’ın çok ilginç kişiliği var… Erciyes Üniversitesi’nde özellikle Tıp Fakültesi ve Hastanesi’nde, hemen hemen tanımadığı personel yok. Hepsine hatırı geçiyor. Bir dediğini iki etmiyorlar. Dara düşenler, Ahmet’in kapısını çalıyor. O da görev biliyor. Anlayacağınız, tam bir hizmet ehli.
***
Adeta, “zahmette rahmet var!”, sözünü kendisine şiar edinmiş. Sadece ERÜmü, ülkemizin dört köşesinde hatırı geçiyor. Çok iyi bir meziyet… Herkes bunu kazanamaz ama Ahmet bunu, sevecenliği, güleryüzü, yardım severliği, misafirperverliği ile başarmış, genç yaşta.
***
Yemekte, Osman Sel Hocamız, kadim dostum Orhan Köksal vardı… Adana Vali Muavinliğine yeni atanan hemşerimiz Mehmet Öz, Türkiye Haber İş Sendikası Genel Başkanı Veli Solak, Talas Beko bayi Abdullah Bayramoğlu, Avukat Hüdai Barut, Yalı Mobilya sahibi Oğuz Kılınç, iş adamı Mehmet Karamanlıoğlu, Nakliyeci Mustafa Halıcıoğlu da katılmıştı yemeğe…Bayramoğluda udu ile çeşni kattı yemeğe. Sağ olsun, var olsun.
***
Dönüşü ana yoldan değil de Büyük Bürüngüz, Büyükşehir konkasör tesisleri, Başak Pınar,Zincidere, Akçakaya, Reşadiye üzerinden geldikHisarcık’a… Bizim Ahmet biliyormuş bu yolu.
I***
Işıkları, kasisleri, dur-kalkları olmayan bir yol… Arazi taşlık olmasına rağmen, yoğun bir biçimde ekin ekilmiş. Artık hasat zamanı da gelmiş. Bağlık, bahçelik yerler.
***
Talas Belediyesi, kendisine bağlı mahallelerin giriş ve çıkışlarına, örnek gösterilecek şekilde isimlerini yazmış. Mustafa Yalçın ve ekibini kutlarım. Keşke benzeri bir şeyi, Melikgazi Belediyesi de yapsa. Çok güzel olur…
***
Bir de bir bilmeyen olup, yanılıp o yola giren olursa yolunu kaybetmemesi mümkün değil. Ne olur ya hu, güzel yön ve bilgi levhalar konulsa, ta Malatya yoluna kadar sıkıntısız ulaşılabilse olmaz mı?
***
Hayır, olmaz…
***
Bunu yaparlarsa, iş yapmış olurlar! Yıllardır, Büyükşehir ve belediyelere şunu anlatmaya çalıştım. “Mega Projeleriniz” beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Hayatımı rahatlatacak, güzelleştirecek küçük küçük dokunuşlar yeter de artar bile.
***
Ulaşımda bilgi, uyarı, yön işaretlemeleri/levhaları de bu cümleden. Yerden bir metre yüksekliğe, bir duvara çakılmış, bulvar levhası, her halde bize has bir şey.
***
Vallahi de billahi de, ben Memduh Başkanın yerinde olayım, trafikle, numaratajlagörevli birimi darmadağın eder, yeni bir birim oluştururum. Ha, diyeceksiniz ki, kuş uçmaz kervan geçmez yerlere öyle de şehir içi çok mu farklı? İnanın o da ondan kötü… Yaza yaza dilimde tüy bitti; “göv ciğerim göverdi” ama hiç “tıs!” çıkmıyor, Büyükşehir’den. Bu kadar duyarsız bir yönetim tarzı olmaz.
***
İnanmıyorsa, Memduh Başkan, yanına birim sorumlusunu alsın, o güzergahtan, Malatya yoluna çıksın. Bakalım ne görecek. Yok, dediğim gibi değilse, yüzlerce kez tükürsünler yüzüme.
***
Ondan sonra da, kent içi trafiği neden sıkıntılı diyorlar? Nasıl sıkıntılı olmasın. Sen, doğru dürüst yön, bilgi, uyarı levhası koyamazsan, doğal olarak insanlar, bildiği yolu tercih ediyor. Sözünü ettiğim güzergah güzel, ufak rötuşlarla daha güzel ve güvenli hale gelebilir. Hacılar’dan çıkan birisi, Hisarcık üzerinden ta Ağırnaslarakadar ulaşabilir.
***
Nitekim, biz de böyle yaptık, dönüşte… Hem coğrafyayı tanıdık ve hem de isimlerini duyup da görmediğimiz ya da unuttuğumuz yörelerimizi bir kez daha tanıma fırsatı bulduk.
***
Bu fırsatı bize bahşeden Alpay kardeşimize bol bol teşekkür ederim, bu güzel günü, yeni dostlarımızla yaşattığı için. Sağlık ve mutluluk dolu nice yıllar dilerim.
***
O güzel gülüşleri, tebessümleri, can yakınlığı hiç eksik olmasın. İnanın, pandemi ve hastalık nedeniyle, yaklaşık altı-yedi yıl uzak kaldığım bu tür yemekli toplantıları da çok özlemişim doğrusu.
***
Dostlar, yaş ne olursa olsun, kursak kavurgasını istiyor…Atasözümüz ne güzel diyor; “Gönül bu ota da konar b.ka da!”. Haberiniz olsun!