KADİR DAYIOĞLU


AFORİZMALAR

İsterseniz, nereden aşırdığımı unuttuğum bir “aforizma” da ben vereyim, “Çözümünü sadece kendinin bildiği sorunlar yarat!”


Aforizma; Özdeyiş ya da özlü sözler… Özlü, çarpıcı, aykırı söz, anlamlarına geliyor. Bunlara; “bir kitaplık laf!” da diyebilirsiniz. Aforizmaları bilinen en meşhur kişi, Hitler’in esin kaynaklarından Friedrich Nietzsche (Niçe)… 

***

Biliyorsunuz; diğer bir esin kaynağı da ünlü besteci (Vagner)… (Niçe)nin çığlıkları, (Vagner)in melodileri Nazizm’in ilham kaynağı olmuştu. Mesela; (Şopenhavur)un aforizmaları da çok meşhur. Bu konuda çok kitap var. 

***

(Niçe), yazmaya aforizmalarla başlamış; tek satırdan birkaç sayfalık kısa denemelere uzanan, akılda kalıcı sözlerle… Mesela:

- İnsan, en çok erdemleri yüzünden cezalandırılır.

- Çobanın daima sürünün önünde giden bir koça gereksinimi vardır ya da kendisi fırsat buldukça bir koç olabilir. 

- Koyunluğa razı olursan, güden çok olur. 

***

Sırada Albert Einstein (Ayınştayın) var…

- İki şey sonsuzdur; evren ve insan ahmaklığı; ama evreninkinden şüpheliyim...

- Hiçbir yanlışlığa düşmeyen kişi, yeni bir hiçbir şeyi denemeyen...

- Bende özel bir yetenek arayanlar yanılıyorlar, sadece derin bir anlama merakım var...

***

Şimdikiler de Victor Hugo’dan…

- Ruhunu kaybeden dünyayı kazansa ne çıkar...

- Kalp boşaldıkça keseler dolar...

***

Bugün çok kullanılan (tivitır) karakter sayısı ile kısıtlı olduğundan, çoğu birer “aforizma” niteliğindedir.  Bu bağlamda üstadımız Mahfi Eğilmez’in “Kendime Yazılar” (blogu)ndan aldığım, “Twitterdan Seçme Sözlerim” başlıklı yazısından bazılarını da paylaşmak istiyorum.

- Eğer bir yerde sistemsizlik süreklilik kazanmışsa orada “sistemsizlik sistem” olmuş demektir.

***

- Türk sistemi, sürekli sorun yaratma, riskleri yükseltme ve sonra da bozulan işler dolayısıyla suçu başkasına atma modeli üzerine kuruludur.

***

- Asıl yapısal reformlar; hukukun üstünlüğü, erklerin ayrılması ve eğitimin tümüyle bilim temeline dayandırılmasıdır. Çağdaş uygarlıklar düzeyine çıkmak istiyorsak buradan başlamamız gerekir.

***

- IMF ve Dünya Bankası'nın önerdiği yapısal reformlarla benim önerdiklerim arasında ciddi farklar var. Onların önerileri yalnızca ekonomiye odaklanıyor. Benim önerilerim ise hukukun üstünlüğü sağlanmadan ekonomideki reformlar yürümez diye başlıyor.

***

-Yanlış giden bir işi düzeltmenin ilk adımı, hatanın nerede ve kim tarafından yapıldığını bulmaktır. Eğer hatayı yapan bizsek, düzeltmenin ikinci adımı bu hatayı yaptığımızı kabul etmektir. Bu iki adımı atlayarak girilen hiçbir çözüm yolundan doğru ve kalıcı sonuç çıkmaz.

***

-Sadece kura baksak bile hukukun üstünlüğünün, güçler ayrımının ve yargı bağımsızlığının ne kadar önemli olduğunu anlayabiliriz.

***

-Bugünkü ekonomik duruma gelmemiz beklenmeyen bir şey değildi. Düşüncesini bağımsız tutabilmiş iktisatçılar işlerin bu noktaya geleceğini uzun zamandır söylüyordu. Ne var ki kimse onlara inanmak istemedi.

***

- Bir ülke bir günde yaptığı seçimin sonucunu 5 günde açıklayamıyorsa yapısal reformların başlaması gereken yer ekonomi değildir.

***

- Bahane üretmeyin, bize hiç benzemeyen ülkelerden emsal göstermeye çalışmayın, sıradan esprilerle ciddi konuların hafife alınmasına yol açmayın, hukukun üstünlüğünden yanaysanız çaba gösterin. Böyle bir çaba göstermezseniz şikâyet etmeye de hakkınız olmaz.

***

- Bir ülkenin bütün fertlerinin ortaklaşa savunması gereken yapısal reform; hukukun üstünlüğüdür. Kişiler, kendi kısa vadeli çıkarları uğruna hukukun üstünlüğüne boş veriyorsa o ülkede yapısal reform yapılamaz.

***

- Ahbap çavuş kapitalizmi tekdüze bir şey değildir. Onun da iyisi, ortası, kötüsü vardır. Endonezya mesela kötüden ortaya yükselirken Türkiye iyiden kötüye düşmüştür.

***

İsterseniz, nereden aşırdığımı unuttuğum bir “aforizma” da ben vereyim, “Çözümünü sadece kendinin bildiği sorunlar yarat!”