KADİR DAYIOĞLU


A’DAN Z’YE

Bu nedenle siyasiler dışında herkesin mükemmel olduğu, ara sıra “imalat hatalarının!” çıktığı; “büyüklerinin” hiç hata yapmadığı bir toplumda, “Her şey A’dan Z’ye kadar bozuk!” demek mümkün değildir...


1950 öncesi başbakanlarından Dr. Refik Saydam’ın, ayağının tozu ile; “Bu ülkede A’dan Z’ye kadar her şey bozuk!” dediğini, çoğumuz biliriz... Günümüzde ise bu sözü söylemek oldukça zor. Zira; “alınan!” çok oluyor... Kimse üstüne “toz konsun”, istemiyor...

***

Biliyorsunuz, Atatürk’ün ölümünden hemen önce Saydam, İnönü kabinesinde Sağlık Bakanı idi… İsmet Paşa istifa edince o da bakanlıktan ayrılmıştı. Atatürk öldü, İnönü yerine geçti. Bunun karşılığı olsa gerek İsmet Paşa, kısa bir süre sonra, Celal Bayar’ın yerine başbakan olarak atamıştı, Saydam’ı.

***

Büyük heccav Eşref, kaymakamlık yaparken, sadaretten bir telgraf gelir. “Kaymakamlık binasının ihtiyaçlarını bildirin!”. Eşref;“binanın muhtelif yerleri akıyor”. Merkezden ikinci telgraf gelir.“Binanın neresi akıyor!” Bunun üzerine Eşref;“binanın muslukları hariç, her yeri akıyor”.

***

Eşref’in tek isteği vardır, o da mezar taşını çalmaması. Vasiyeti gereği mezar taşına şu sözleri yazılır:

Kabrimi kimse ziyaret etmesin Allah için 

Gelmesin reddeylerim billah öz kardeşimi 

Gözlerim ebna-yı ademden o rütbe yıldı kim 

İstemem ben Fatiha, tek çalmasınlar taşımı

***

Fakat, mezar taşını çaldılar. 

***

Tabii, Eşrefde,Nef’i gibi dilinin belasını çekmiş, “sürülmediği” yer kalmamıştı. Nef’i ise, kellesi ile ödemişti hicivlerinin bedelini. Şöyle der;

Gökten nazire indi Siham-ı Kaza'sına

Nef'i diliyle uğradı Hakk'ın belasına

***

Anlatırlar; Nef'i yine bir hiciv olan Siham-ı Kaza'yı (Kaza Okları) yazar. Kitabı,4. Murat'a sunarlar. Sarayının bahçesinde kitabı eline alan sultan daha ilk sayfayı açmışken gökten yıldırım düşer yakınına... Sultan, kitabın lanetli olduğunu söyleyerek Nef'i’yi ölüm cezasına layık görür...

***

Şeyhülislam Yahya, bir gün etrafındakilere Nef’i hakkında ileri geri konuşarak, “kafir” der. Şair, bu sözü işitince Şeyhülislama bir dörtlükle cevap verir.

“Bize kafir demiş müfti efendi

Tutalım ben ana diyemmüselman

Varıldıkta yarın ruz-ı cezaya

İkimiz de çıkarız anda yalan!”

Biliyorsunuz ruz-ı ceza; ceza günü demek

***

Nef’i durur mu?

Bana Tahir Efendi kelb demiş

Iltifatı bu sözde zahirdir

Malikidir mezhebim benim zira

Itikadımcakelbtahirdir

***

Tahir efendi, dönemin şeyhülislamı. Tevriye sanatı var. Tahir, tevriyelisözcük. Kelb, köpek; zahir, açık, belli; tahir, temiz anlamlarına geliyor. Maliki mezhebince köpek temizdir. 

***

Bu memlekette, “tabu” olmayan meslek hemen hemen yok gibi... Siyasiler hariç bunların hiçbirine dokunamazsınız... Hiçbirini eleştiremezsiniz... Aksi taktirde “kıyametler kopar!” 

***

Hatırlarsanız, “Bizimkiler” dizisinin ünlü kapıcısı Cafer yüzünden, cümle kapıcılar ayağa kalkmıştı... Bir keresinde de, “tellakları!” da aynısını yapmıştı...

***

Maazallah! Doktorları bir eleştir... Bir bak neler oluyor? Hazretler, beyaz önlüklerini giyer, yolları düşerler”...Ama “doktorlara şiddet” serbesttir.

***

Hukukçuları da öyle ... Bunlar da hemen siyah önlüklerini giyerler, nutuk atarlar, sözgelimi Taksim Atatürk Anıtı’na siyah bir çelenk koyarlar...

***

Ama bizim mimar ve mühendisler “günah keçisi!” Ne derseniz deyin, “gıkları çıkmaz!” garibimin. A

***

Bu nedenle siyasiler dışında herkesin mükemmel olduğu, ara sıra “imalat hatalarının!” çıktığı; “büyüklerinin” hiç hata yapmadığı bir toplumda, “Her şey A’dan Z’ye kadar bozuk!” demek mümkün değildir...

***

Büyüklerimize göre; “doğru da değildir... İnsafsızlıktır...”