FARUK ERGAN


NEDEN BAĞIRIRIZ?

Konuşmak ve konuşarak anlaşabilmek insanlara mahsus bir özelliktir.


Konuşmak ve konuşarak anlaşabilmek insanlara mahsus bir özelliktir. 

Düşünmek, düşündüğünü ifade etmek, dikkatli olmak, kendini ve sevdiklerini risklerden uzak tutarak yaşayabilmek, insanları diğer canlılardan ayıran en önemli bazı özellikleridir. 

İnsanlar duygularını, düşüncelerini, istek ve beklentilerini konuşarak ifade ederler, fakat konuşma adabının vazgeçilmez özelliği ses tonunu ayarlamak ve karşınızdakilere nezaketli davranmaktır, zira onlarda insan.
Çoğu insan kızgınlığında, heyecanlandığında ve anlatım zorluğu çektiğinde bağırır. Sebeplerden en büyüğü sanki karşısındakine bağırarak daha iyi anlattığını düşünür, anlatamadıkça bağırır, bağırdıkça anlatamaz kısır döngüye bürünür ve bir karmaşa içine girer, daha sonra başlar hakaret etmeye. Ne kadar iyi anlaşılmak istiyorsak, ne kadar nezaketli davranmaya çalışıyorsak, ne kadar donanımlısınız ve seçtiğiniz konuya hakimseniz, o kadar sade ve yumuşak bir ses tonuyla başlamalısınız konuşmanıza. Ölçülü, seviyeli, ses tonunu kısarak konuşmak ve bağırmamak bir konuşma adabıdır. Hiç tanımadığınız bir toplumda konuşmalarınıza ve seçeceğiniz kelimelere azami ölçüde dikkat etmek zorundasınız. Nerede, kime, ne konuşacağınıza dikkat etmek ve insanların inancına, yaşam biçimine, siyasi tercihine hakaret etmeden konuşmanızı sürdürebilmelisiniz. 
Siyasiler ve Bürokratlar ciddiyetini muhafaza ederek ve devlet adamlığına yakışır bir şekilde, alaycı olmadan, tarafsızlık ve adil olma madalyasını takınarak insanlara hizmet etmelidirler. Emir vermek, yönlendirmek, uyarmak, gözdağı vermek, yargılamak, eleştirmek, alay etmek ve utandırmak gibi seviyesiz davranışlardan uzak olmalılar. Zira devlet o seçilmiş ve atanmışlara insan onuruna yakışır bir şekilde hizmet etmeleri için yetki vermiştir. Keyfi davranmak, adam kayırmak, tarafına ve yakınlarına imtiyaz sağlamak gibi yüz kızartıcı yaşam tarzını yasalar veya etik kurallar olarak men etmiştir. Bağırarak yada kavga ediyormuş gibi öfkeli bir ses tonuyla konuşan yöneticilerden, Tv’leri işgal ederek her konuda ukalalık yapan gazetecilerden, öğrencisini aşağılayarak ders anlatan öğretmenlerden ve kürsüye yumruk vurarak cennet satan imamlardan ne zaman kurtuluruz meçhul. Eşler arasındaki konuşmaların veya bir konu üzerindeki tartışmaların sonunda ölçüyü kaçırarak yeri, göğü inlettiklerini de hatırlatmadan geçemeyeceğim.
Şu konularda avazınız çıktığı kadar bağırmanızda çirkinlik olmayacağı gibi, aksine tüylerinizi diken diken eden onur yaşarsınız. Yüksek sesle İstiklal Marşımız okunurken sizde katılırsınız ve gözyaşlarına boğulur, dudaklarınız kıpır kıpır olursa mahsuru yoktur. İktidar tarafından yasaklanan ve okunduğu zaman ayrımcılık yaptığı savı söylenen, Andımız okunurken gurur duymanızda ve sesinizin çıktığı kadar bağırmanızda mutluluk vardır. Cumhurbaşkanı seçildiğinizde,Milletvekili seçildiğinizde ve Bakan olarak atandığınızda Türkiye Büyük Millet Meclisin’de yapacağınız Yemin Töreninde, içtiğiniz Ant’a bağlı kalmak şartıyla ve içeriğini özümseyerek Millet’in gözüne bakarak namus ve şerefiniz üzere yemin ederken yüksek ses çıkartmanızda sakınca olmaz. “Vatan savunmasında askerliğin namusunu, Türk Sancağının şanını canımdan aziz bilip icabında vatan, cumhuriyet ve vazife uğruna seve seve hayatımı feda etmeye namusum üzerine ant içerim”. Derken bağır bağıra bildiğin kadar.