MUSTAFA CENGİZ


4 KİŞİDEN 3’Ü İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN ETKİLERİNDEN ENDİŞE DUYUYOR!...

Bu her dönemde böyledir. İktidarlar hep kendi geleceklerini düşünürler. Genelde toplumun geleceğini de düşündüklerini göstermek içinde uzun vadeli projeleri yakınmış gibi gösterme adetleri var. Dünyayı yakından ilgilendiren başta son Sağlık ve Paris İklim anlaşması ile ilgili gelişmelere toplumun oluruna bile gerek duymaksızın kendi iktidarları uğruna gözü kapalı atıyorlar imzayı. Eğer insansanız; Tabiatla didişemezsiniz. Tabiata yalan söyleyemezsiniz. Asla yalan yanlış işlerde de kandıramazsınız. Tabiatı ciddiye almamak gibi bir lüksünüz de yok. Bunu yaptığınız zaman ne mi oluyor. Anında cezayı kesiyor ve faturası da epey ağır oluyor. Can ve mal kayıplarının maddi hesabı da yok... Dünya’da insanların menfaati doğrultusunda yapılan her şeye biz de katkı sağlar ve destekleriz. Ancak bu kadar insan hayatını umursamayan hamleler karşısında biraz da toplumun daha duyarlı olmasını bekliyoruz hali ile. Belki bugün seni ilgilendirmiyor ama her atılan adım gelecekte çocuklarını, torunlarını yakından ilgilendiriyor. Yani sen, ben ölünce iş bitmiyor. Asıl sorun daha sonra geleceğimiz, gençlerimiz için başlıyor.


İklim krizinin etkileri artık yalnızca bilimsel verilerle değil, günlük hayatın içinde de hissediliyor. 

Bu önemli gerçeğe dair son dönemde bazı ülkelerin yaptığı hamleler genel manada yeryüzünde yaşayan milyarlarca insanı ciddi endişeye sevk etmiş durumda.

Her türlü olumsuz sonuç bireylerin hayatlarının kökten etkiliyor.

Malum 6 Şubat depremini son olanak önceki günlerde İstanbul depremi izledi.

Can ve mal kaybının olmamasına sevindik.

Peki önlemler?

Davul çala çala kapımıza dayanan felakete karşı hep nutuk, hep hamasi söylem, hep gereksiz projelerle savrulan milyarlarca dolar.

Adamlar toplanma merkezlerini bile çoktan ranta çevirmiş durumdalar.

Hepsi de büyük vebal altındalar…

İNSAN VE İKLİM ARAŞTIRMASI…

Bugün size "İnsan ve İklim Araştırması"nın sonuçlarını aktaracağım.

Bilmem takip etme fırsatınız oluyor mu?

Zaman zaman Ipsos tarafından gerçekleştirilen Araştırmalara dair verileri paylaşıyorum.

Bugün ki mevzu TBMM’de sözüm ona itirazlar nedeni ile ötelenen önemli bir gerçeğe dair insanların haklı tepkileri.

Başlıyoruz. 

"İnsan ve İklim Araştırması", kamuoyunun iklim değişikliğine ilişkin farkındalığını, kaygı düzeylerini ve bireysel sorumluluk anlayışına dair bulguları ortaya koyuyor. 

Dünyanın önde gelen lider araştırma şirketi Ipsos’un; Global Advisor araştırma dosyasındaki verilere göre toplumun büyük bir kısmının iklim değişikliğini ciddi bir tehdit olarak gördüğünü  ancak bu farkındalığın davranışa dönüşme oranının halen düşük seviyelerde olduğunu gösteriyor.

Geçtiğimiz yıl, dünya genelinde sıcaklıklar ilk kez 1,5˚C hedefinin üzerine çıktı. 

ARAŞTIRMA KÜNYESİ

İsterseniz önce buna bir bakalım.

Sonrasında verilerle devam edeceğiz.

Bu dosyada paylaşılan bulgular Ipsos tarafından gerçekleştirilen Global Advisor çalışmasından derlenmiştir. 24 Ocak – 7 Şubat 2025 tarihleri arasında Online Panel sistemi aracılığıyla dünya çapında 32 ülkede gerçekleştirilmiştir. 

Örneklem, Hindistan'da 18 yaş ve üzeri, Kanada, İrlanda Cumhuriyeti, Malezya, Güney Afrika, Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri'nde 18-74, Tayland'da 20-74, Endonezya ve Singapur'da 21-74 ve diğer tüm ülkelerde 16-74 yaş aralığında toplam 23.745 yetişkinden oluşmaktadır. Türkiye'deki örneklem daha çok şehir merkezinde yaşayan, eğitimli ve daha yüksek gelirli vatandaşları kapsamaktadır. 

Sonuçlar internet erişimi olup online anket doldurabilen nüfusun yanıtları olarak değerlendirilmelidir. 

IPSOS HAKKINDA

90 ülkede 18 binden fazla çalışanı olan Ipsos, dünyanın üçüncü en büyük Türkiye’nin ise en büyük araştırma firmasıdır. 

Vatandaşların, tüketicilerin, hastaların, müşterilerin veya çalışanların davranışlarına, düşüncelerine ve motivasyonlarına dönük güçlü içgörüler ve gerçek bir anlayış sunmak üzere; tutkulu araştırmacılarımız, analistlerimiz ve bilim insanlarımızla birlikte benzeri olmayan bir uzmanlıklar yapısı geliştirdik. 

75 farklı iş çözümümüz; çeşitli anketlere, sosyal medya izlemelerine, kalitatif veya gözlemsel tekniklere dayanmaktadır. 

Sloganımız olan “Game Changers”; hızla değişen dünyada kendilerinden emin bir şekilde ilerlemelerinde 5,000 müşterimizin yanında olma tutkumuzu özetlemektedir. 

1975 yılında Fransa’da kurulan Ipsos, 1 Temmuz 1999’dan beri Paris Euronext Borsası’na kotedir. 

Şirket, SBF 120 ve Mid-60 endeksi kapsamındadır ve Deferred Settlement Service (SRD) için uygundur. ISIN Kodu FR0000073298, Reuters ISOS.PA, Bloomberg IPS:FP  www.ipsos.com/t 

KÜRESEL ÇAPTA KAYGILAR BÜYÜYOR

BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin yalnızca %17’sine ulaşılabildi. Aşırı hava olaylarının sayısı ve şiddeti artarken, küresel çapta kaygılar da büyüyor.

Raporda öne çıkan bazı bulgular:

- Bireylerin büyük bir bölümü, son on yılın tarihteki en sıcak dönem olduğunun farkında. 

- Katılımcıların %74’ü, ülkelerindeki iklim değişikliği etkilerinden endişe duyuyor. 

- 1,5˚C hedefinin korunmasının önemine inanılıyor; ancak bireysel düzeyde harekete geçme isteği geçtiğimiz yıllara göre düşüşte.

Araştırmada olumlu gelişmeler de dikkat çekiyor.

Temiz enerji yatırımları artıyor, birçok ülke iklim hedeflerini yeniden yapılandırıyor.

GEDİK VERİLERİ YORUMLADI

Sidar Gedik, “Ipsos’un İnsan ve İklim Araştırması raporu ile iklim krizinden kaynaklanan risklere ilişkin algıları ve iklim değişikliğine karşı harekete geçme sorumluluğu üzerinde görüşleri mercek altına aldık.

Geçtiğimiz yıl sıcaklıklar ilk kez 1,5˚ C hedefinin üzerine çıktı. 

BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin yalnızca %17'sine ulaşıldı, aşırı hava olaylarının etkisi de giderek artıyor. 

Ancak olumlu gelişmeler de var. 

Dünya artık temiz enerjiye çok daha fazla yatırım yapıyor, birçok ülkede küresel iklim hedeflerine ilişkin taahhütler yeniden düzenliyor. 

Ipsos raporunun sonuçlarında görüyoruz ki bireyler son on yılın kayıtlardaki en sıcak on yıl olduğunun farkında ve sıcaklıkları 1,5 derece hedefinin altında tutmamızın önemli olduğuna inanıyor. 

Ancak, bir diğer yandan bireyler daha az eylem odaklı ve bu konuya karşı geçtiğimiz yıllara göre daha az ilgili. 

İklim değişikliğinin etkisine ilişkin endişeler artıyor. 

Her dört kişiden üçü (%74) ülkelerindeki iklim değişikliğinin etkilerinden endişe duyuyor. 

Bu soruyu en son sorduğumuzda  2022 yılı ile karşılaştırıldığında, ankete katılan 27 ülkeden 18'inde endişenin arttığını görüyoruz. 

İklim değişikliğinden daha fazla risk altında olan ülkelerde endişe daha yüksek. 

TÜRKİYE’DE ENDİŞE ORTALAMA ÜSTÜNDE

Türkiye’de de endişe düzeyi ülkeler ortalamasının üstünde.

Bireyler 1.5°C sıcaklık artışının büyük bir sorun olduğunu kabul ediyor. %17'si küresel sıcaklıkların 1.5°C'den fazla artmasının o kadar da büyük bir sorun olmadığı konusunda hemfikir olsa da, %53'ü bu düşünceye katılmıyor. 

İklim değişikliği ile mücadele konusunda ülkeler ortalamasında on kişiden altısı daha fazla adım atılması gerektiğini belirtiyor. 

Türkiye’de ise bu oran daha yüksek. 

Ülkemizde yaşayan her on kişiden yedisi daha fazla adımın atılması gerektiği görüşünde. 

Ancak bu oran, 2021 yılına kıyasla %17 oranında daha düşük. 

Bir diğer yandan da bu konuda yapılan fedakarlıkların çok fazla olduğunu düşünen bir kesim var. 

Ülkeler ortalamasında bireylerin %36’sı kendilerinden çok fazla fedakarlık beklendiğini düşünüyor. 

Türkiye’de de toplum benzer görüşte. 

Ülkelerin hükümetlerden beklentisi yüksek ancak hükümetlerin bu konuda net bir planı olduğunu düşünenlerin oranı düşük. 

“HÜKÜMETİN PLANI YOK!” DİYORLAR

Türkiye’de de bireylerin %28’i hükümetin bu konuda planı olduğuna inanırken toplumun yaklaşık yarısı net bir plan olmadığını düşünüyor. İklim değişikliğinin en önemli konularından biri de yenilenebilir enerji. Bireyler farklı konularda yenilenebilir enerjinin olumlu etkisinin olacağını düşünüyor. 

Ülkeler ortalamasında yenilenebilir enerjinin en olumlu etkisinin hava kalitesi üzerinde olacağı belirtilirken, Türkiye de hava kalitesi, hayvanlar, sağlık, gıda güvenliği, doğal afet, istihdam, güvenlik, yoksulluk, salgın hastalıklar konularının tümünde olumlu etki yaratacağı düşünülüyor. Enerji konusunun önde gelen konularından biri olan elektrikli araçlarda ise farklı görüşler var. 

Avrupa ülkelerinde elektrikli araçlara karşı olumsuz görüş oldukça yüksek denilebilir. Türkiye’de ise olumsuz görüşlerin oranı daha düşük. Her 4 kişiden biri elektrikli araçların benzinle çalışan araçlar kadar çevreyi kötü etkilediğini düşünüyor.

Tüm bu bulgular, iklim değişikliğine yönelik farkındalığın ve endişenin küresel ölçekte arttığını ancak bu kaygının her zaman eyleme dönüşmediğini gösteriyor. 

Bireylerin, kurumların ve hükümetlerin birlikte, kararlı ve sürdürülebilir adımlar atması, iklim krizine karşı mücadelede kritik önem taşıyor. “

İNSAN HAYATI İLE OYNUYORLAR…

Bu her dönemde böyledir.

İktidarlar hep kendi geleceklerini düşünürler.

Genelde toplumun geleceğini de düşündüklerini göstermek içinde uzun vadeli projeleri yakınmış gibi gösterme adetleri var.

Dünyayı yakından ilgilendiren başta son Sağlık ve Paris İklim anlaşması ile ilgili gelişmelere toplumun oluruna bile gerek duymaksızın kendi iktidarları uğruna gözü kapalı atıyorlar imzayı.

Eğer insansanız; Tabiatla didişemezsiniz.

Tabiata yalan söyleyemezsiniz.

Asla yalan yanlış işlerde de kandıramazsınız.

Tabiatı ciddiye almamak gibi bir lüksünüz de yok.

Bunu yaptığınız zaman ne mi oluyor.

Anında cezayı kesiyor ve faturası da epey ağır oluyor.

Can ve mal kayıplarının maddi hesabı da yok...

Dünya’da insanların menfaati doğrultusunda yapılan her şeye biz de katkı sağlar ve destekleriz.

Ancak bu kadar insan hayatını umursamayan hamleler karşısında biraz da toplumun daha duyarlı olmasını bekliyoruz hali ile.

Belki bugün seni ilgilendirmiyor ama her atılan adım gelecekte çocuklarını, torunlarını yakından ilgilendiriyor.

Yani sen, ben ölünce iş bitmiyor.

Asıl sorun daha sonra geleceğimiz, gençlerimiz için başlıyor.