MUSTAFA CENGİZ

Tarih: 08.11.2024 13:20

31 MART’TAN BU YANA NE DEĞİŞTİ?

Facebook Twitter Linked-in

Türkiye 31 Mart tarihinde kritik bir Yerel Seçimler sürecini geride bırakmıştı.

CHP ilk kez AK partiyi geçerek Yerel bazda da olsa Türkiye’nin birinci partisi olmayı başarmıştı.

Epey sorunlu günler süreci devam ediyor.

Mesela Anayasa’dan sonra şimdi de Kayyım meselesi Demokles’in kılıcı olmuş, tüm seçilmiş belediye başkanlarının tepesinde adeta sallanıyor. 

Peki o günlerden bu günlere gelene kadar neler değişti, ya da bugünkü tablo nedir?

Bu sorunun cevabını Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel’den dinleyeceğiz.

“PARTİMİZ, BİRİNCİ PARTİ”

Diyor ki Özel; “Öncelikle şunu söyleyelim.

Altı büyük, hiçbir partiye aidiyeti olmayan, abonelik sistemiyle çalışan firmanın ortalama anketleriyle hepimiz teker teker inceledik.

Cumhuriyet Halk Partisi geçen sene bugün kararsızlar dağıtıldığında dahi en yüksek ölçüldüğü ankette 19, ortalama 17, kararsızlar dağıtılmadan yüzde 13’lük bir oyla büyük bir ümitsizlikle karşı karşıyayken bugünden itibaren 81 il başkanının kenetlenmesi, bütün delegelerimizin kenetlenmesi, örgütümüzün kenetlenmesi, grubumuzun mücadelesiyle… 

Ve aday belirlemede kadınlara ki bugün İzmir belediye başkanları burada, 9 kadın aday gösterdik, 8’i seçildi. 14 genç aday gösterdik, 13’ü seçildi. 31 adayımızın 29’u seçildi İzmir’de. Kadınlara, gençlere ve ölçme değerlendirmeye güvenerek yaptığımız işlerle, partinin uğradığı değişime toplumun açtığı krediyle yükseliş başlıyor. 

Seçim sath-ı mailine gelindiğinde, partinin oyu bir ay öncesinde yüzde 30’u geçiyor. O ay yüzde 38 alıyoruz ama ‘bu pazar seçim olsa’ sorusuna yüzde 34’lerde ‘CHP’ cevabı veriliyor. O büyük zafer geliyor o gece. Ben bunu öncesinde 105 mitingde isim isim sayarak… 

Ölçme değerlendirme öyle bir şey. 

Sürprizlerle veya temennilerle değil ne olacağını bile bile siyaset yapmak, söylediğin sözün doğurduğu sonucu da görmek, gelecekteki umudu da riski de görmek ölçme değerlendirmeyle. 

Veriye dayalı siyaset. 

O günden beri de aynı altı ortalamaya bakarak gidiyoruz.

Parti kah düşmüş, kah çıkmış, kah düşmüş. 

Daha doğrusu hep çıkmış, yukarılarda kalmış ve bir kere düşmüş. 

Ne zaman düşmüş, eylül ayında biraz düşmüş. 

Biz içe kapanıp da kurultay konuşunca. Yani kelime bulutlarında işsizlik, yoksulluk, asgari ücret, emekli, emekçi yerine bizim konuştuğumuz kelimelerin içine kurultaylar, seçimler, delegeler girince millet birazcık ‘eyvah’ demiş. ‘Eskiye mi dönüyor bunlar? 

Yine birbirleri ile mi uğraşacak bunlar?’ 

Sadece eylülde düşmüş, ekimde yine çıkmış. 9 firmanın 9’unda ama baktığımız 6 firmanın 6’sında ekim ayında parti yine birinci parti olmuş.”

KAYYIM MESELESİ…

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, kayyım girişimlerine ilişkin olarak, “149 kayyım atadılar. Bu kayyımlar neden atanır? Alamadığı ili almak, yarım kalan ranta devam etmek için. Ranta, talana, dolana devam etmek istiyorlar.

Kürt sorunu yoktur, Erdoğan’ın kürk sorunu vardır. 

Bunlarca dost sorunu yoktur. Recep Tayyip Erdoğan’ın post sorunu vardır, postunu bırakmak istememektedir. Bir büyük oyun var.                                

Açıkça söyledi; ‘Anayasayı değiştirsek fena mı olur, Erdoğan bir daha seçilse ne olur?’ Hesap bu. Bir al-vere girmişler, pazarlık etmişler. Zorlayıcı bir şantajla, bir algı yönetimiyle karşı karşıyayız” değerlendirmesini yapan Özel, yandaş medya ordusunun teröre destek gibi görüntülere aç olduğuna dikkati çekerek, “Tepki ve protesto haktır. Hiçbir protestonun bir tek polis evladımızı, bir jandarma erimizi inciterek yapılmaması gerekmektedir” ifadesini kullandı.

“EKONOMİK SORUNLARI 

PERDELEYEMEZLER!...”

Özel Türkiye’nin temel sorununu ekonomi olduğuna değinerek, “Bunu perdelemelerine izin vermeyeceklerine dikkat çekerek sözlerini şu şekilde sürdürdü: “İktidarın neden bu yola saptığını görmemiz lazım. Vatandaşın gerçek gündemi konuşmasından nasıl rahatsız olduklarını söylemiştim. Ne yaparsanız yapın bu ülkenin gerçek gündemini unutturmanıza izin vermeyeceğiz. Vatandaşın karşı karşıya olduğu derin ekonomik sorunları perdelemenize izin vermeyeceğiz ve konuşacağız. 

TÜİK’e göre ekim ayında enflasyon yüzde 48,6 çıktı. 

10 aylık enflasyon yüzde 39,7. Şimdiden Merkez Bankası’nın yıllık yüzde 38 olan ve iki kez revize ederek düzelttiler, enflasyon hedefi 10’uncu aydan aşıldı. Yani şu anda ‘yılsonunda yapacağız’ dedikleri enflasyon 10’uncu aydan gerçekleşti. Bundan sonra olanlar hedeften sapmalar. Bu hedefi iki kere değiştirdiler. Mehmet Şimşek, bu mayısa göre enflasyonun gerilediğini söyleyerek, vatandaşı avutmaya çalışıyor. Bir, enflasyon sıfırsa hayat pahalılığı durur. Her enflasyonda fiyatlar artıyor demektir. 50 ise 100 liralık mal 150 lira olur. 40’sa 140 olur. Enflasyon sıfır olmadan hayat pahalılığı durmaz. Altın kural bir.”

 “İŞTE SON SEÇİMDEN BUGÜNE 

KADAR RECEP TAYYİP ERDOĞAN”

 “İkincisi, mayıs ayı ile karşılaştırıyor enflasyonu. 

Oysa son seçimden beri, Erdoğan geldikten beri, Mehmet Şimşek evet görevde ama atayan kalem Erdoğan. 

Erdoğan geldikten beri mazot bu son seçimde, ‘Oyu bana verin çözeceğim, bunlara vermeyin, vatanı böldürecekler, bayrağı indirecekler, ezanı durduracaklar, susturacaklar’ deyip, vatandaşı yoksulluğuna rağmen, vatandaşı hayat pahalılığına rağmen kandırıp, iktidarda kalanlar 17 ay önce mazot 19 lira 37 kuruş, şimdi 42 lira 90 kuruş. Artış yüzde 121. Benzin 21 liradan 43 olmuş. 

Euro 22’den 37. Dolar 20’den 34. Enflasyon 38’den 48. 

Mehmet Şimşek, enflasyonu düşürecek Şimşek geldiğinde enflasyon 38, bugün 48. 

Öyle bir algı yaratıyorlar ki Şimşek geldiğinde 80’di, şimdi 38’e indi, yarın 8’e de iner. Geldiğinde 38’di, şimdi 48. 

Beyaz peynir 150 liraydı, 252 lira. Zeytinyağı 130 liraydı, 330 lira. 

Kıyma 340 liraydı, 558 lira. 

İşte size Mehmet Şimşek. 

İşte size Recep Tayyip Erdoğan. 

Son seçimden bugüne kadar.”

“DEVLETİN SİZDEN ALDIĞI HER 

PARAYA YÜZDE 44 ZAM GELECEK”

“Bu enflasyonla yeniden değerleme oranı yüzde 44 oldu. 

Bu şu demek; 1 Ocak günü sabahleyin iğneden ipliğe devletin sizden aldığı her paraya yüzde 44 zam gelecek. 

En az yüzde 44. 66’ya kadar artırmaya da yetkisi var. 

Ama 17 bin liralık asgari ücret, fiilen 10 bin liraya düşmüş verildiği günkü satın alma gücüyle. Temmuzda zam yapmadılar, şimdi de başladılar ‘Enflasyona göre değil hedef enflasyona göre vereceğiz.’ Bunu yerleştirmeye çalışıyorlar. Yani asgari ücretliye şu enflasyon farkını bile vermeyip, kendi hedeflerine göre verip asgari ücretliyi bir yıl daha ezmeye çalışıyorlar. Buradan açıkça bütün sendikalara sesleniyorum. Yeni yeni kendisine gelenlere görevlerini hatırlayanlara, her ay açlık ve yoksulluk rakamı açıklayanlara söylüyorum. Biz büyük bir mücadele vereceğiz asgari ücret için. Hepinizin her işçiden, daha evladının sütünü alınmadan maaştan sendika aidatı kesenlere, eğer asgari ücrete hak ettiği zam yapılmazsa ki hak eden zam, gerçek zam, yani asgari ücretlinin yaşadığı tüketim, asgari ücretlinin kendi enflasyonunu giderecek zam yüzde 80’dir. 35 bin liradır. Ama hiç değilse hak ettiği, beklediği ve biraz olsun nefes alacağı 30 bin lira asgari ücreti hep beraber savunalım. Buradan seslenelim ki asgari ücrette kabul edilebilir son fiyat 30. ‘30 yoksa biz bu işte yokuz’ diyebiliyorsanız biz bu parayı alırız. Bu mücadeleye davet ediyorum herkesi.”

“ERDOĞAN GİTMESİN DİYE BUNLAR 

KONUŞULMASIN İSTİYORLAR!...”

 “Biraz önce söyledim, ne istiyorlar? 

Bazı şeyler konuşulmasın, bazı şeyler konuşulsun. 

2002’de geldiklerinde en düşük emekli 8 çeyrek altın alıyordu. 

Bu hesap şaşar mı? 

Çeyrek altın hesabı. 2002’de 8 çeyrek alan asgari ücret, en düşük emekli maaşı bugün 2,5 çeyrek alıyor. 5,5 çeyrek kayıp. Asgari ücret 7 çeyrek alıyordu, bugün 3 çeyrek alıyor. 4 çeyrek kayıp. KYK öğrenci kredisi 1,5 çeyrek altın alıyordu. ‘400 liracık’ diyordu Erdoğan ona. Çeyrek çeyrek altın alıyor; 0,25. 1,25 çeyrek altın kayıp. 

İşte bunun yerine bunu konuşmamız lazım. 

Onlar Türkiye’nin gerçekleri konuşulmasın diye ve bu düzen böyle sürsün diye, açlık ve yoksulluğu yaratan Erdoğan gitmesin, başımızda kalmaya devam etsin diye, emekli bu rakamı duymasın, ayağa kalkmasın diye, asgari ücretli hakkını istemesin diye, öğrenci umutlarını çalan hırsızlara ‘Artık ben siyasetle ilgilenmiyorum, fırsatını bulursam yurtdışına gideceğim’ desin de seçime katılım oranı düşsün diye bunlar konuşulmasın istiyorlar.”

Bu saatten sonrası size kalmış.                                                              

 Hesap ortada…                                                                                     

Neye kime inanırsanız inanın…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —