kg

MUSTAFA CENGİZ


29 EKİM’İN ANLAM VE ÖNEMİ!...

Bugün 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyoruz. Güçlendirilmiş Parlamenter sistem… Ve... Fabrika ayarlarına geri dönüş. Laik Türkiye Cumhuriyeti. Bu saatten sonra yapılması gereken mi? 23 Nisan ile başlayan duyarlılık, 19 Mayıs ile sürmeli… Ve… 30 Ağustos’ta bu coşku, 29 Ekim’de zirve yapmalı… Milli bayramlarımızın her biri Cumhuriyetimizin, TBMM’nin, Laiklik ilkesinin temel taşlarıdır. Bu taşları yerinden oynatmak için yapılan her hamle karşısında bugünün 23 Nisan’ın kutlayan miniklerimizi yarınlarda 19 Mayıs’ta 30 Ağustos’ta 29 Ekim’de karşılarında bulacaklardır. Unutmayın; Ulu önder Atatürk’ün söylediği gibi “Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.”


Bugün 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyoruz.

Büyük bir gururla hem de.

Bayramlar bir milletin bağımsızlığının en büyük göstergesidir dosta düşmana karşı.
Birileri bu ülkede bayramları nerede ise yasaklamaya kalksa bile…

Millet olma bilinci böyle bir şey çünkü.

Bayramlar toplumun en önemli ortak noktalarından birisidir hiç kuşku yok ki.

Gerek dini, gerekse de milli bayramlar toplumlara Millet olma bilincini aşılar.

Aynı topraklar üzerindeki kader birliğinin artmasına vesile olur.

Biliyorsunuz son çeyrekte epey kesintiye uğramıştı.

Son 23 Nisan bayramı ve 19 Mayıs ile birlikte bu bilinç yeniden dönmeye, millet olma bilincimiz çok şükür depreşmeye başladı.

Öncelikle şunu iyi bilmek gerekir;

Milli bayramlar toplumun değerlerini yaşatmak adına çok önemlidir. 

Toplumumuzda yer alan değerlerin gelecek nesillere daha iyi bir şekilde aktarılması için mili bayramların çok iyi özümsenmesi, çocuklarımıza en iyi şekilde anlatılması ve kutlanması içinde seferberlik ilan edilmelidir.

Milli bayramlar toplumların daha aydın, daha modern inşa edilmesi bağlamında birer mihenk taşıdır.

Milli bayramlarımızı neslimizin mutlaka bilmesi ve gelecek nesillere aktarması bağlamında da adına yakışır şekilde kutlanmalarına da büyük özen gösterilmelidir.

Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyeti kurarken, yeni Türkiye’nin temellerini atarken ulusuna bu bayramları armağan ederken büyük bir deha örneği sergileyerek ulusuna armağan etti.

Her birisi de büyük anlam ve mana içeren Milli bayramlarımız sırası ile;

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı

19 Mayıs Atatürk' ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı

30 Ağustos Zafer Bayramı

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’dır.

23 Nisan ile başlayan ve minik yavrularımız ile yaşanan coşku ve heyecan 19 Mayıs’ta Türk gençliği ile kendini bulur.

30 Ağustos Zafer Bayramı ile taçlanır.

29 Ekim’de Cumhuriyetin ilanı ile de kendini bulur.

Çocukların, gençlerin, askerin, ulusun pekiştirdiği ve her birinin bir başka büyük anlam ifade ettiği bu dört bayram ile Türk halkı daha da kenetlendi.

Milli ve manevi değerlerini daha da özümsedi.

Türklüğü, millet olmanın bilinci ile geleceğine dört elle sahip çıkarak atamıza ve bu cennet vatan için gözlerini kırpmadan şahadet şerbeti içen başta şehitlerimiz ve gazilerimiz olmak üzere bu vatanı mamur eden, bu milleti kalkındırmak ve daha da bayındır hale getirmek için her türlü seferberliğin başını çeken geçmişlerimize olan minnettarlığını halkımız büyük bir irade ile her bayramda bir kez daha gösterdi. 

Bundan sonra da inancım odur ki daha da büyük bir coşku ile göstermeye devam edeceğiz.

Unutmayın.

Unutturmayın.

Milli bayramlarını kutlamayan ülkeler gün gelir dini bayramlarını da kutlamak için ne bir vatan toprağı, ne bir bayrak, ne de yaşayabilecekleri din bulamazlar…

Esaret en kötü şeydir.

Mustafa Kemal Atatürk bu millete hep güvendi.

“Necip Türk Milleti” diye hitap etti.

Şimdi onun bize olan güvenini boş çıkartmamanın tam zamanı. 

O halde bizlerde geleceğin güçlü ve büyük Türkiye'sini yarının büyükleri çocuklarımızın şekillendireceğinin farkında olarak çocuklarımızı en iyi şekilde geleceğe yerli, milli ve manevi değerlerimiz ile hazırlamalıyız. 

Çalışmayı, araştırmayı, üretmeyi, bilimi ve bilgiyi hayat felsefesi olarak benimsemelerini ön planda tutmalıyız. 

Bizler vatanımızı, bayrağımızı korumayı, insan sevgisini, çalışkan ve dürüst olmayı bu cennet vatanı al kanları ile boyayan atalarımızdan kıymetli anne, babalarımızdan ve değerli öğretmenlerimizden öğreniyoruz. 

O zorlu süreç…

O Kritik günler…

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temellerinin atıldığı ve milli egemenliğin ilan edildiği önemli günler. 

Millet olarak tarihimizin önemli dönüm noktalarını çocuklarımıza öğretmeli, onları her zorluk karşısında milli mücadeledeki ruh gibi bir bütün halinde el ele-kol kola hareket etmelerini sağlamalıyız. 

Onlar sayesinde ülkemizin yarınlarına umutla bakıyoruz.

Bugünün çocukları, yarının büyükleri olarak sizlerden aldığımız bu bayrağı, ülkemizin en güzel yerlerine taşımak bizlerin boynumuzun borcudur.

Çocuklarımızın mutluluğu her zaman önceliğimiz olmalı. 

Yarınlarımızın mimarı, atalarımızın mirasının emanetçileri çocuklarımızın her zaman yanında ve destekçileri olmalıyız. 

Onların gelişimi, eğitimi, hayata renk katacak özelliklerini geliştirebilmeleri için elimizden geleni yapmalıyız. 

Barışın tüm dünyayı kucakladığı, yeryüzündeki tüm insanların eşit şartlarda olduğu insanımızın gösterdiğimiz güvene, verdiğimiz değere ve sevgiye layık olacaklarından hiç şüphemiz yok. 

Zira muhtaç oldukları kudret asil kanlarında mevcut.  

Milletimizin onuru ve şerefi olan TBMM'nin kuruluşunun 105'inci yıldönümünü, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, kahraman silah arkadaşları ve ülkemizin bağımsızlığı uğruna tereddütsüz canlarını ortaya koyan tüm şehitlerimizi saygı, minnet, rahmet ve dua ile anıyorum. 

Türkiye Cumhuriyeti Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm silah arkadaşlarını, şehitlerimizi, gazilerimizi rahmetle yad ediyoruz.

Onların bizlere bıraktıkları bu Cennet vatanın bir kez daha düşman ayakları altında çiğnenmemesi, Harici ve dahili bedbahtların işbirliğinde sığınmacıların yarın bir gün yaratacakları kaos, iç savaş dahil her türlü tezgaha karşı teyakkuzdayız. 

Milli ve manevi değerlerimize son dönemlerde yapılan saldırılar ayan beyan ortada.

Başta Kurtuluş savaşımızın Başkomutanı Mareşal Gazi, Cumhuriyetimizin kurucusu ezeli-ebedi Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Cumhuriyete, Laikliğe, Devletin tüm kurum ve kuruluşlarına karşı gerçekleştirilmek istenen tüm operasyonlara karşı geride kalan 31 Mart Yerel Seçimleri bir uyarı oldu.

Güçlendirilmiş Parlamenter sistem…

Ve... Fabrika ayarlarına geri dönüş.

Laik Türkiye Cumhuriyeti. 

Bu saatten sonra yapılması gereken mi? 

23 Nisan ile başlayan duyarlılık, 19 Mayıs ile sürmeli…

Ve… 30 Ağustos’ta bu coşku, 29 Ekim’de zirve yapmalı…

Milli bayramlarımızın her biri Cumhuriyetimizin, TBMM’nin, Laiklik ilkesinin temel taşlarıdır.

Bu taşları yerinden oynatmak için yapılan her hamle karşısında bugünün 23 Nisan’ın kutlayan miniklerimizi yarınlarda 19 Mayıs’ta 30 Ağustos’ta 29 Ekim’de karşılarında bulacaklardır.

Unutmayın; Ulu önder Atatürk’ün söylediği gibi “Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.”

Ve… Ne yazık ki bu topraklarda her zaman olduğu gibi ihanetler diz boyu. 

“Dahili ve harici bedhahlar” iş başında. 

ABD haydutluğunun peşine takılan öngörü yoksunu politikalar sonucu ülkemize doluşan milyonlarca sözde sığınmacı nedeniyle demografik yapımız perişan. 

Vatanımız fiili bir işgal altında değilse de, bazı zihinlerin işgal edildiği acı bir gerçek. 

Ama ne gam! 

Mustafa Kemal Atatürk fikir, ilke ve devrimleriyle yine gönlümüzde, yine rehberimiz. 

Ulusumuzun Laik Cumhuriyet ve demokrasi bağlılığı her gün yeniden kanıtlanıyor.

Cumhuriyetin 105 yıllık birikimiyle bugün daha eğitimli ve daha zengin bir insan kaynağına sahibiz. 

Bu milli bayramlar, bizim birlik ve beraberliğimiz garantisi.

Bu gençler geleceğimizin de teminatı.

O halde ne diyoruz.

“Ne Mutlu Türküm Diyene.”