Türkiye Cumhuriyeti’nin “yapı taşı”, “temeli”, “omurgası” Gazi Meclis’in açılışının 105. Yılı… Bu aynı zamanda “Hakimiyeti Milliyeye müstenit” yani “vatandaşlık” esasına dayalı bir “Türk devletinin” önemli kilometre taşı… Bu aynı zamanda “kulluktan, vatandaşlığa” geçiş sürecinin de başlangıcı… O nedenle de çok önemli…
***
Bizim bir kısım “ecmain” ve “kimlik sorunu” olanlar; “vatandaş” ve/veya “Türk” sözcüklerinden rahatsız olurlar. O nedenle; “Türk devrimine” ve “Cumhuriyetin/devrimlerin” kazanımlarından hiç haz duymazlar…
***
Çoğu, Mustafa Kemal ve devrimlerini açıktan eleştiremediklerinden sembollere/kişilere sığınırlar; bunlar üzerinden eleştirirler… Açıktan eleştirenler, hakaret derecesinde karşı çıkanlar yok mu? Elbette var. Hem de mebzul miktarda…
***
Tabii, bizim bazı “ecmain” Mustafa Kemal’i “din” üzerinden vurmak ister; dini kurumları kapatmakla suçlar… Bu insafsızlık, haksızlık karşısında bazı şeyleri de anımsatmak ihtiyacı hissettim.
***
Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte dini hayatla ilgili alınan kara ve önlemleri Sinan Meydan’ın “El-cevap” isimli eserinden aktarıyorum… Yorumlar bana ait…
***
Başlık; “Cumhuriyet’in Din Kurumları” (s.351):
***
Şeriye ve Evkaf Vekaleti kaldırıldı yerine aynı gün aynı kanunla Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu. Biliyorsunuz, özellikle son dönemlerde Diyanet İşleri Başkanlığı, Mustafa Kemal’in adını anmaktan, kaçıyor…
***
Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile “eğitimde birlik” sağlanıyor, bütün eğitim ve öğretim Milli Eğitim Bakanlığı’na devrediliyor… Bu bağlamda; ayrı eğitim istisna olmak üzere “karma eğitim” esas alınıyor… Bunun anlamı; “kız ve erkek” öğrenciler bir arada okutulacak.
***
Tabii, bizim “ecmainin”, bu gün dahi rahatsız olduğu bir konu bu… Nitekim; Bunların ve “toprak ağalarının” Köy Enstitüleri’ne karşıtlığının başta gelen argümanlarının başta geleni de buydu… Hatta öyle propaganda yatılar ki; edepsizliği Enstitülerin tuvaletlerinde “cenin” bulunduğuna kadar götürdüler…
***
Üç yıllık İlahiyat Fakültesi ilk mezunlarını 1927-1928 yılında vermiş. 53 öğrencisi mevcutmuş… Unutmayın bu yıllarda Kayseri Lisesi son sınıfta okuyan öğrenci sayısı 10’un altında… Sonra, öğrenci sayısı giderek azalmış, 1932’de 22’ye düşmüş. 1933 üniversite reformu ile Fakülte, İslam Araştırmalar Enstitüsü’ne dönüştürülmüş.
***
1924 yılında ilk açıldığında 29 İmam Hatip Okulu’nda 2.258 öğrenci ve 300’den fazla öğretmen varmış. Talep olmaması nedeniyle, okul sayısı giderek azalmış. 1927’de 2’ye düşmüş… 1930-1931’den sonra İmam Hatip Okul’u açılmamış.
***
Cumhuriyet’in ilk Kur’an kursu, bizzat Atatürk’ün talimatıyla İstanbul’da Süleymaniye Camii’inde açılmış. 1949-1950 döneminde 127 Kur’an kursunda 130 öğretmen, 6.403 erkek öğrenci; 2.303 kız öğrenci varmış. Erkeklerin 1.811’i; kızların 851’i diploma almış.
***
Avukat Mehmet Güldeste abimiz, 1950 öncesi kendisinin de “köylerinde” Kur’an kursuna gittiğini, burada öğrendiklerinin Kayseri İmam Hatip’te okurken çok işlerine yaradığını bir söyleşide anlatmıştı. Sanırım Mehmet Abi, Kayseri İmam Hatip’in ilk mezunlarından…
***
Sıkı durun, sabırsızlanmayın, söyleyeceğim… Bu dönemde “Ezan” Türkçe okutuldu… Atatürk; “din dilinin Türkçeleştirme” çalışmalarına Ezan ile başlamak istemiş… Ve okutulmuş. Bu doğru… Hazırlıklarında 1932 yılı Ramazan ayına yetiştirilmesini emretmiş.
***
Türkçeleştirme heyeti içerisinde dostum, arkadaşım Ahmet Doğan Işık’ın anne tarafından dedesi Hafız, hukukçu, bestekar, din alimi Ali Rıza Sağman hocamız da var… Biliyorsunuz, ünlü bestekar, hafız, imam Saadettin Kaynak da bu heyette… “Tanrı uludur!” teklifi de merhum Sağman’a ait… Bizzat, kendisinden dinlemiştim, İstanbul da…
***
Bilinmesi gereken bir konu da şu: 1948’de Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki merhumun, Arapça Ezana dönüş sinyali veren bir tamimi var…
***
Sıkı durun… Macar Halk Edebiyatı bilgini İgnaş Kunoş, 1885’te, İstanbul’u ziyaret ettiğinde, bazı camilerde Türkçe ezan okunduğuna tanık olduğunu belirtmiş. Bunu da; 1926 yılında İstanbul Darülfünun’unda (Üniversitesi) verdiği bir konferansta anlatmış…
***
Biliyorsunuz 1885’te Mustafa Kemal henüz dört yaşında, devir, “Sultan Hamid” devri, ortada henüz Türkçü, “hain!” ittihatçılar da yok… 1926’da da Ezan, Arpça okunuyor… Bu bilgiye rağmen, bir aydın duyarlılığı ile Meydan, bu bilginin doğruluğunu tartışmak gerekir diye düşünüyor… Okunan Ezan’ın metin de 13.yy Türkçesi imiş.
***
Bu vesile ile başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, milli mücadele kahramanların sevgi ve saygıyla anıyorum. Daha nice yüz yıllara diyorum… Ne mutlu bizlere ki, “TBMM’nin 100’üncü açılış yılını” gördük…