FARUK ERGAN


1 MAYIS 1977

1977 Yılındaki işçi ve emekçinin kanlı biten Bayramını bu vesile ile yad etmiş bulunuyorum...


Tuzla Piyade Okulu Gösteri ve Tatbikat Alayı Piyade Taburu S-1 ve S-4 yazıcısı olarak askerlik görevimi ifa ettim. Kışlaya teslim olduğum 10 Haziran 1976 günü kalabalığın içinde beni seçen Başçavuş, Karargaha götürerek Tabur Komutanı’na tekmil verdi, Tabur Komutanı da bana yazıcı olma görevini verdi. Rahmetli Babamın Hollanda’dan getirdiği daktiloyla yazmayı bildiğimi söylediğim içindi.

Hafta sonu izine çıkacak ve evci askerlerin izin belgeleri Bölük Komutanlarının paraf etmelerinden sonra tarafıma teslim edilir, mesai bitmeden Tabur Komutanı olarak görev yapan P. Bnb. Ayhan Haşmet paraf ettikten sonra yine bana teslim edilerek hafta sonu nöbetçi olan Subay veya Astsubaya teslim edilir ve o hafta izinli veya evci olanlar belgesini alarak Kışlayı terk ederler. Benim izin belgem de 1 Mayıs Pazar günü izine çıkacakların içerisindeydi, benim izin belgemi paraf etmeden masasının köşesine ayıran Tabur Komutanı gözüme bakarak sen izine çıkmıyorsun ve Tabur karargahından ayrılmıyorsun dedi, emredersiniz komutanım dedim ve makamı terk ettim. Benim için hüzünlü bir sahneydi, çünkü izine çıktığım bazı haftalarda Osman Selim Kocahanoğlu abimin evine gider, Gülden yengemin sofrasına oturur, yengemin ilgisinden mutlu olurdum. Alper çok küçük o zamanlar yeni konuşmaya başlıyor, bana “accer abi” derdi Gülden yengemle gülerdik. Osman abim o zamanlar Gelirler Kontrolü olarak görev yaptığı için, Anadolu’nun çeşitli İllerine turneye, yani Maliye Bakanlığı adına denetlemeye çıkardı, çoğu zaman evde olmazdı bende bir müddet sonra vedalaşır evden ayrılırdım. Unutmuyorum evde olduğum bir sırada Osman abim eve bir çuval dolusu evrakla gelmişti, tahminime göre Sanayiciye yazılacak para cezasına karşı nüfuz etmek, cezayı yazdırmamak isteyenlerden dolayı o Vilayet’ten uzaklaşmıştır diye düşünmüştüm.

2 Mayıs 1977 günü mesai başladı Tabur Komutanımız Makamına geldi, ben de bekleyen evrakları imzalatıp Alaya götürmek üzere komutanın makamına girdim. Tabur Komutanı bana Taksim meydanında olan olaylardan bilgimin olup olmadığını sordu, biliyorum Komutanım dedim. Nereden biliyorsun dedi, küçük bir radyom var haberlerden öğrendiğim dedim ve gözlerimin içine bakarak izin belgemi bana uzattı, tedbir amaçlı senin izinli çıkmanı uygun görmedim dedi ve selam vererek odasından ayrıldım. “Taksim Meydan’ında 1977’de düzenlenen 1 Mayıs’ta DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler’in konuşması sırasında Meydandakilere ateş açılması sonucu en az 34 kişi yaşamını yitirdi, yüzlerce kişi yaralandı. 12 Eylül darbesinden sonra 1 Mayıs Bayram olmaktan çıkartıldı ve kutlanması yasaklandı.” Tabur Komutanı zaman zaman Ersin Başçavuşa, benim için çok dikkatli ve görevini iyi yapıyor dermiş, Başçavuşta bana bu kadar sevildiğine göre erken terhis eder seni derdi. Erken terhis edilmedim ama 1977 Haziran veya Temmuz ayında 10 gün mükafat izni ile taltif edildim, 30 gün olan iznimi kullanmadığım için tertiplerimden önce terhis edilerek 5 Ekim 1977 yılında Baba ocağına intikal ettim. Aynı zamanda kız kardeşim Ruhiye’nin düğününe de katılma programım aksamadı.

Yıllardır düşünüyorum ve yazmaya karar verdim. Tabur Komutanı istihbarat aldı da bana izin yasağı koyduysa ve benim izinli çıkmamı engellediyse ki öyle oldu, diğer askerlerin izinli çıkması neden engellenmedi? Tabii ki bilmiyorum. Fakat çok iyi bildiğim bir şey var, Taksim olaylarının ardından izinli veya evci iznine çıkacak Erbaş ve Erlere Taksime çıkmak yasaklanmıştı, ayrıca görevli İnzibat zaten izin vermezdi. Aradan tam 47 Yıl geçmesine rağmen o günkü yaşananların hafızamda canlılığını koruması, kanlı olaydan iki gün önce kışlada yaşananların, Tabur Komutanı Ayhan Haşmet’in bana Hamilik yapması bu günlerde yaşanır mı bilemiyorum.

“1977 Yılındaki işçi ve emekçinin kanlı biten Bayramını bu vesile ile yad etmiş bulunuyorum”.