MUSTAFA CENGİZ


10 TIP ÖĞRENCİSİNDEN 1’İ MESLEĞE BAŞLAMADAN ŞİDDETE UĞRUYOR!...

Hatırlayın Pandemi sürecini. Ne çabuk unutuldu değil mi? Sağlık ordusunun şehitleri. Siz evinizden çıkmadan kendinizi korumak için çaba sarf ederken, onlar bir yandan günlerce nöbet tuttular, bir yandan da en ağır Pandemi vakaları ile boğuştular. Sonuçta büyük can kayıpları yaşadı Sağlık camiası. Sonrasında ne mi oldu? Yine çirkinliklere devam. Vurmaya… Kırmaya… Hakarete. Aklınıza ne kadar acizlik gelirse gelsin hem de. Düşünebiliyor musunuz? Bu ülkede “Doktoru bile dövebiliyoruz. Eskiden onlar bizi azarlardı. Şimdi de biz onları azarlayabiliyoruz” diye övünen kaç ülke ya da insan vardır. Şiddeti övüyorlar, bununla da övünüyorlar. Yazık Türkiyem, hem de çok yazık!... Size can vermeye, sağlığınızı korumaya, ülkeniz için yapılabilecek en büyük fedakarlıkları uzun yıllar boyunca aldığı eğitimle geri ödemeye çalışan Sağlık ordusunun bu değerli neferlerine karşı yapılan her çirkinlik büyük bir ayıptır. Onlara saygı duymalı. Mesleklerini daha kaliteli yapmaları için desteklemeli ve modern imkanlar sunmalı. Onlara karşı daha anlayışlı olmalıyız.


Türkiye’de şiddet her yerde var.

Evde başlıyor mesela.

Kadına şiddet ilk sırada.

Çocuklara da aynı şiddet uygulanıyor maalesef. 

Onu işyerlerindeki şiddet izliyor. 

İster adına şiddet deyin.

İster Mobbing…

İster bağırma ve hakaret. 

İster psikolojik aşağılanma.

İster fiziksel saldırı.

İster cinsel şiddete maruz bırakılma. 

Nasıl tarif ederseniz edin.

Kelimenin tek anlamı ile.

Vahşet ve ardından dram.

Ne yazık ki Türkiye gerçeklerinden birisi.

İnsanlar kaba kuvveti hem savunuyor, hem de uyguluyorlar ne yazık ki.

GİDERLERSE GİTSİNLER!...

Sanırım bu sözü hatırlıyorsunuzdur.

“Giderlerse gitsinler” diye başlayan ve arkasından da epey ağır ithamlarda devam eden bir dizi söylem.

Hali ile de İmam-Cemaat ilişkisi.

Hey şeyde olduğu gibi bu konuda da halkımız işi abarttı tek kelime ile. 

Fiziksel şiddetin boyutları ne yazık ki can almalara kadar uzandı son dönemde.

Önlem mi?

Ne gezer!...

BU GİDİŞLE…

Türkiye genelinde sağlıkta şiddetin ulaştığı boyut artık öğrencilik döneminde hissedilmeye başlıyor.

Lokman Hekim Sağlık Vakfı tarafından yapılan araştırmalar, sağlık çalışanlarının ve tıp fakültesi öğrencilerinin maruz kaldığı şiddet türlerini, oranlarını ve etkilerini dikkat çekici bulgularla ortaya koyuyor.

Veriler düşündürücü.

Veriler üzücü.

Lokman Hekim Sağlık Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Leyla Şeker: “Bu gidişle bize bakacak hekim bulamayabiliriz.” diyor. 

LOKMAN HEKİM SAĞLIK VAKFI

Önce bir iki bilgi verelim bugün sizlerle paylaşacağımız verilere dair.

Lokman Hekim Sağlık Vakfı, 1986’dan bu yana tıp fakültesi öğrencilerini yalnızca maddi değil; mesleki ve sosyal anlamda da desteklemeye devam ediyor. 

Geleceğin hekimlerinin etik değerlere bağlı, dayanıklı ve topluma duyarlı bireyler olarak yetişmesi için burs programları, sosyal sorumluluk projeleri ve farkındalık çalışmaları yürütüyor.

Vakıf hakkında detaylı bilgi ve Sağlıkta Şiddet Araştırma Raporuna https://www.lokmanhekimsv.org adresinden ulaşabilirsiniz. 

YÜZDE 22 FİZİKSEL SALDIRI…

Devam edelim…

Araştırmalar sonucunda her 10 tıp fakültesi öğrencisinden 1’inin henüz meslek hayatına başlamadan şiddete uğradığı görülüyor. 

Bakın bunlar nasıl tasnif edilmiş?

Öğrencilerin %76’sı “bağırma”, %63’ü “psikolojik aşağılanma” yaşadığını ifade ederken; %22’si fiziksel, %2’si ise cinsel şiddete maruz kaldığını belirtiyor.

Düşünün daha bunlar öğrenci.

Yolun başındalar.

Onlara daha çok destek verip, yüreklendirmeli, mesleklerinde daha iyi yerlere gelmeleri ve daha kaliteli eğitim almaları için de yardımcı olmalıyız.

Peki biz ne yapıyoruz?

Aşağılıyor, hakaret ediyor, dövüyor, hatta işin boyutunun cinayete vardığı olayları bile hem yazıyor, hem okuyor, hem de seyrediyoruz. 

MESLEK AŞKINI ZEDELİYOR…

Peki şiddetin sonuçları mı?

O veriler daha da ürkütücü.

Lokman Hekim Sağlık Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Leyla Şeker, bu tablonun mesleki motivasyonu ve sağlık sisteminin geleceğini tehdit ettiğini vurgulayarak şunları söyledi:

“Henüz öğrenciyken yaşanan bu travmalar, geleceğin sağlık profesyonellerini mesleklerinden soğutuyor. 

Bu durum hem bireysel hem de sistemsel olarak ciddi sonuçlar doğurabilir. 

Tıp öğrencilerinin daha mesleğe başlamadan şiddetle karşılaşması, onların hizmet verme kararlılığını ve bağlılığını zedeliyor. 

Bu gidişle bir gün bize bakacak hekim bulamayabiliriz.”

ŞİDDET GÖRMEYEN YOK GİBİ…

Araştırmalarda, sağlık çalışanlarının da büyük kısmının benzer deneyimler yaşadığı görülüyor. 

Katılımcıların %69’u meslek hayatlarında şiddete uğradığını ifade ediyor. Katılımcıların maruz kaldığı şiddet türleri arasında ilk sırada %80 ile bağırma yer alırken, %72’si tehdit, %59’u ise aşağılanma yaşadığını belirtiyor. 

Fiziksel şiddet oranı %25’i buluyor; kesici alet veya ateşli silahla saldırıya uğrayanların oranı ise %10 olarak bildiriliyor.

YAŞANDIĞI İLE KALIYOR…

Bu da bir başka üzücü sonuç aslında. 

En dikkat çekici bulgulardan biri, şiddet sonrası sürece dair gözlemler. Araştırmaya katılan sağlık çalışanlarının çoğunluğu, yaşanan olayların ardından herhangi bir gelişme yaşanmadığını belirtiyor. 

Yalnızca %4’ü saldırganın yakalandığını ve uygulanan yaptırımı yeterli bulduğunu ifade ediyor. 

Beyaz Kod başvurusu yapanların oranı ise sadece %1.

Yani ine ne acıdır ki sıfırı sıfır elde var sıfır noktası.

ÇÖZÜM İÇİN İŞBİRLİĞİ ÇAĞRISI

Lokman Hekim Sağlık Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Leyla Şeker, sağlıkta şiddetin yalnızca bireysel değil, toplumsal bir sorun olduğunun altını çizerek, çözüm için çok paydaşlı bir iş birliğine çağrı yaptı:

“Bu tablo sadece hekimleri değil, toplum sağlığını da ilgilendiriyor. 

Hasta memnuniyetsizliğinden iletişim problemlerine, eğitim eksikliklerinden iş yüküne kadar pek çok noktada eş zamanlı adımlar atmalıyız. 

Sağlık Bakanlığı öncülüğünde, meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte, yapıcı ve etkili bir mücadele yürütülmeli. Farkındalık çalışmaları kadar, uygulamalı destek mekanizmaları da güçlendirilmelidir. 

Bununla birlikte hekimlik mesleğinin itibarını güçlendirmeye, doktorların mesleki saygınlığını yeniden inşa etmeye de ihtiyacımız var. 

Toplumda hekimlik mesleğine duyulan güveni ve saygıyı yeniden tahkim etmeliyiz.”

VAKFIN ÖNERİLERİ NELER?

Yukarıda birçok konu başlığını özetledik.

Tablo gerçekten ağır ve üzücü boyutlarda. 

Vakfın önerileri arasında; tıp fakültelerine yönelik iletişim ve çatışma yönetimi eğitimleri, kamuoyuna dönük bilinçlendirme kampanyaları, sağlık çalışanlarına hukuki haklarını anlatan bilgilendirme panelleri ve topluma yönelik şiddetle ilgili eğitimlerin yaygınlaştırılması yer alıyor. Vakıf tarafından sağlık çalışanlarının meslek onurunu koruyacak ve güvenli çalışma ortamlarını destekleyecek yapısal değişikliklerin önceliklendirilmesi gerektiği de vurgulanıyor.

CAN VERMEK İSTİYORLAR!...

Ne kadar kutsal bir meslek.

Ne kadar büyük bir onur…

Mesleğiniz sayesinde binlerce insana hayatınız boyunca sağlık veriyor, şifa dağıtıyorsunuz yüce yaratıcı sayesinde.

Hayatlar kurtarıyorsunuz.

En umutsuz anda.

Bitti gözü ile bakılan bir süreçte.

Cana can katıp, hayatlarını sürdürmelerine bir şekilde vesile oluyorsunuz. 

Bitmek tükenmek bilmeyen eğitim süreci.

Bitmek tükenmek bilmeyen nöbetler.

Ve… Daha neler neler.

Anlatmak yetmez.

Yaşamak lazım…

Aldığınız hayır duasının ne maddiyatla ölçülmesi mümkün, ne de bir başka şeyle.

Yeter ki siz mesleğinizin hakkını vermeye devam edin.

Çirkin insanların ne yazık ki nesli tükenmiyor. 

PANDEMİ NE ÇABUK UNUTULDU!...

Hatırlayın Pandemi sürecini.

Ne çabuk unutuldu değil mi?

Sağlık ordusunun şehitleri.

Siz evinizden çıkmadan kendinizi korumak için çaba sarf ederken, onlar bir yandan günlerce nöbet tuttular, bir yandan da en ağır Pandemi vakaları ile boğuştular.

Sonuçta büyük can kayıpları yaşadı Sağlık camiası.

Sonrasında ne mi oldu?

Yine çirkinliklere devam.

Vurmaya…

Kırmaya…

Hakarete.

Aklınıza ne kadar acizlik gelirse gelsin hem de.

Düşünebiliyor musunuz?

Bu ülkede “Doktoru bile dövebiliyoruz.

Eskiden onlar bizi azarlardı. 

Şimdi de biz onları azarlayabiliyoruz” diye övünen kaç ülke ya da insan vardır.

Şiddeti övüyorlar, bununla da övünüyorlar.

Yazık Türkiyem, hem de çok yazık!...

Size can vermeye, sağlığınızı korumaya, ülkeniz için yapılabilecek en büyük fedakarlıkları uzun yıllar boyunca aldığı eğitimle geri ödemeye çalışan Sağlık ordusunun bu değerli neferlerine karşı yapılan her çirkinlik büyük bir ayıptır.

Onlara saygı duymalı.

Mesleklerini daha kaliteli yapmaları için desteklemeli ve modern imkanlar sunmalı.

Onlara karşı daha anlayışlı ve empati yapmalıyız.