Kayseri Kadın Platformunun çağrısıyla bir araya gelen kadınlar, Forum AVM önünden Cumhuriyet Meydanı’na yürüyüş gerçekleştirdi. Şiddete, tacize ve sömürüye karşı yürüyen kadınlar, “Yaşasın kadın dayanışması”, “Yaşasın mücadelemiz” sloganları attı.
Cumhuriyet Meydanında yapılan açıklamayı ise Kayseri Kadın Platformu adına Özge Mutlu yaptı. Kayseri’de gerçekleşen kadın cinayetlerine dikkat çeken Mutlu “Ne yazık ki hem kentimizde hem de ülkemizde kadınlar her gün fiziksel, psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddetin hedefi olmaya devam ediyor. Bugün burada hem Kayseri’de hem de Türkiye genelinde hayattan koparılan kadınların adlarını unutturmamak için sesleniyoruz. Kayseri’de son bir yıl içinde yaşanan kadın cinayetleri, sistemin kadınları koruyamadığının en ağır kanıtıdır: 19 Ocak 2025’te Yağmur Çoban ile sevgilisi sözleşmeli er Fehmi Demirkollu tarafından öldürüldü. 27 Şubat 2025’te Buket K., bir yıl önce boşandığı Ramazan Ç. tarafından çocuğunun okulunun önünde silahlı saldırıya uğrayarak hayatını kaybetti. 10 Ağustos 2025’te Neşe Karakaya, eşi Onur Karakaya tarafından öldürüldü. 23 Ekim 2025’te Meliha Keskin, Erciyes Üniversitesi kampüsü gibi herkesin en güvende olması gereken bir yerde, eski eşi tarafından vahşice katledildi. Üzerinden çok zaman geçmeden 14 Kasım’da Rabia Alaca, yakın geçmişte defalarca korunma talep etmesine rağmen yalnız bırakıldı ve şiddet gördüğü kişi tarafından öldürüldü. Kayseri’de yaşananlar, Türkiye’nin geneline yayılan erkek şiddeti tablosunun bir parçasıdır. Farklı şehirlerde öldürülen kadınların hikâyeleri de hep birbirine benziyor. Her biri, devletin koruma yükümlülüğünü yerine getirmediği noktada hayatından oldu. Ve biliyoruz ki duyulmayan, haberi bile yapılamayan yüzlerce kadın daha var” şeklinde konuştu. Açıklamanın sonunda Kadın Platformu bütün kadınların taleplerini sıralayan adına Mutlu “6284 Sayılı Yasa tam ve etkili uygulanmalıdır. Şiddet tehdidi altındaki her kadın derhal korunmalı; kararların uygulanması sıkı şekilde denetlenmelidir. İstanbul Sözleşmesi’nin hükümleri esas alınmalıdır. Sözleşmeden çıkılmış olsa bile önleme, koruma, kovuşturma ve politika geliştirme yükümlülükleri devletin sorumluluğudur. Cezasızlık politikası derhal sona ermelidir. Kadın katillerine ve şiddet uygulayanlara yönelik iyi hal indirimleri, tahrik indirimleri gibi uygulamalar derhal terk edilmeli, adaletin tecelli etmesi sağlanmalıdır. Hukuk sisteminde kadınların kazanılmış haklarını hedef alan, boşanma süreçlerini zorlaştıran, nafaka hakkını gasp etmeye çalışan ve son olarak 11. Yargı Paketi ile gündeme gelen her türlü düzenleme girişiminden vazgeçilmelidir. Hukuk sistemi, kadının beyanını esas almalı ve failleri cesaretlendiren her türlü yaklaşımdan kaçınmalıdır. Her alanda toplumsal cinsiyet eşitliği temelli politikalar hayata geçirilmelidir. ‘Ailenin korunması’ adı altında kadınların bireysel haklarını yok sayan ve toplumsal cinsiyet eşitliğini görmezden gelen yaklaşımlar terk edilmelidir. Sığınaklar artırılmalı, ücretsiz hukuki destek sağlanmalı, kadın dayanışma merkezleri yaygınlaştırılmalıdır. ‘Ailenin On Yılı’ gibi çerçeveler kadınların özgürlüğünü kısıtlamak için değil, güçlendirmek için uygulanmalıdır” ifadelerini kullandı. Haber: Mehmet Yılmaz