Kayseri’de siyaset yapmak çok kolay; bir de iktidara mensupsanız… Arkandan ne kadar atıp tutarlarsa tutsunlar, bir araya gelince hürmette kusur etmezler; bağlılıklarını ifade ederler. Götürür oylarını verirler…
***
Ama dışarı hele hele büyükşehirler pek öyle değil. Bir de ülke çapında siyaset yapıyorsan, nereden geldiğini bilmediğin tepkilerle karşılaşmak kaçınılmaz.“İşte hendek işte deve!” şarkısının sürekli dinletirler.
***
Değerli Başkanımız Mehmet Özhaseki, Kayseri’de çok rahat siyaset yaptı, eli arkasında çok rahat gezdi, kimseden çıt çıkmadı, çeyrek asır. Ama Bakan olunca, tepkilerde, eleştiriler de basına düşmeye başladı.
***
Anımsadığım kadarı ile, büyükşehirde meclis toplantılarına çok az başkanlık yaptı; seçim esnasında rakipleri ile televizyona çıkmaya tenezzül etmezdi. Haksız da değildi. Zira, kazanması kaçınılmazdı…
***
Yani, benzetmemi mazur görün; mahalle arasında top oynamak kolay ama nizami çim sahaya çıktınız mı, çok zor; zorlanır insan…
***
Sayın Özhaseki, Şanlıurfa'da katıldığı temel atma töreninde konuşurken bir grup tarafından;“İsrail'le ticaret Filistin'e ihanet”pankartı açıldı. Pankartı açanlara tepki gösteren Sayın Bakan;"’Tamam kardeşim, gördük. Siz de oturun, insanları provoke etmeyin. Şu an Filistin için ciğeri yanan dünyada bir tek lider var, o da Recep Tayyip Erdoğan'dır. Siz ancak bu işi tahrik edersiniz, istismar edersiniz. Yapacağınız tek şey bu zaten’ şeklinde konuştu.Pankart açan grup, alandan uzaklaştırıldı.” (Basından)
***
Yani, geçmiş iktidarlar döneminde, her Cuma cami çıkışı,Filistin, başörtüsü protestoları; Başbakanlık önünde kasa atmalar; Kayseri örneğinde olduğu gibi esnaf ve sanatkarı sokağa dökmek çok demokratik bir haktı ama “İsrail'le ticaret Filistin'e ihanet” pankartı provokasyon, tahrik ve istismar ediciydi. Bu pankartı açanlar da provokatör.
***
TOKİ mağdurlarının haklarını, demokratik ölçüler içerisinde aramak kabul edilemez. Ama Sayın Özhaseki’nin; “devam ederseniz mikrofonu atar giderim!” çok normal.
***
Sayın Bakanım, sizin göreviniz “mikrofonu atıp gitmek!” değil, dert dinlemek; mağdur olan bir kişi de olsa derdini dinlemek; verilen sözü vaktinde yerine getirmek; çare bulmak.
***
Şimdi vereceğim haber de TRT’den, 18 Ağustos 2023 tarihli… “Bakan Mehmet Özhaseki, ‘Şu ana kadar 180 bin konutumuzun ihalesini tamamlayarak çalışmalara başladık. İnşaatlar hızla ilerliyor. İnşallah bir yıl içerisinde 319 bin toplamda da 680 bin konutumuzu inşa ederek afetzede kardeşlerimize teslim edeceğiz. Yerinde Dönüşüm’ projesine ise başvuru sayısı 155 bin 293'e ulaştı" dedi.
***
Sayın Bakanım, deprem olalı bir yıl geçti; beyanatınızın üzerinden bir yılın geçmesine ise birkaç ay kaldı. Bunun ne kadar gerçekleşti? Bir açıklayın bakalım.
***
Şimdi soruyorum; bu vaadinizi anımsatanlar, on binlerle ifade edilen konut nerede, diye sual etseler, bunlar provokatör mü?
***
Mesela, “18. Madde” uygulaması ile, fakir-fukara, dul ve yetimin “yüzük kaşı” gibi arsaların, varsıların eline geçmesini, ilgili belediyeden sormak, bunu sorgulamak provoke etmek midir, yani?
***
Yine mesela; Talas üzerinde, Erciyes manzaralı dönüşüme ayrılan kamu arazisinin, varsılların “Erciyes manzaralı villalarına” dönüşmesini hiç sorgulamayacağız? Hiç merak edilmez mi bu parsellerin sahibi kim oldu?
***
Hem unutmayın sizler; “Kenarı Dicle’de bir kuzuyu kurt kapsa bunu, adli ilahi Ömer’den sorar” yerelde ve genelde iktidar oldunuz.
***
TOKİ mağdurları her halde derdini, “Marko Paşa”ya anlatacak değil, elbette konunun öznesi Çevre ve Şehircilik Bakanına anlatacak. Bu Özhaseki olabilir, bu Kurum olabilir ya da bu bir başkası… Fark etmez…
***
Unutmayın eleştiri, talep demokratik olgunluğun bir ölçütü… O mevkilere, o makamlara gelenler buna hazır olmalı, buna tahammül etmeli. Her ne kadar Kayseri’de siyaset dikensiz gül bahçesi ise de ülke geneli öyle değil.
