KADİR DAYIOĞLU


ZİNCİRLEME KAZALAR

Bu, kaçıncı “zincirleme kaza” haberi… Ama unutmayın bu, ne ilk ve ne de son haber olacak…  Yine unutmayın, kazaya karışanlardan birisi de siz olabilirsiniz.


Gün geçmiyor ki, bir zincirleme kaza haberi duymayalım, şehir içinde… Hele hele bu haberler, şehir içi yollar, “hız yolu” olmaya başladıktan sonra daha da yoğunlaştı. Bunun böyle olacağı belliydi, çok da uyardık ama dinleyen olmadı… Sanırım, istatistikleri tutuluyordur.

***

Haber Şu: “10 ARAÇ BİRBİRNE GİRDİ… Sabah saatlerinde Kocasinan Bulvarı üzerinde yaşanan ve 10 aracın karıştığı zincirleme trafik kazasında 8 kişi yaralandı.”

***

Bu, kaçıncı “zincirleme kaza” haberi… Ama unutmayın bu, ne ilk ve ne de son haber olacak…  Yine unutmayın, kazaya karışanlardan birisi de siz olabilirsiniz.

***

Ulaşım, “multi disipliner” bir konu. Öyle, tek başlarına mimarlar, inşaat mühendisleri karar veremez. “Ulaşımın”, “U”sundan haberi olmayan, burunlarından kıl aldırmayan yetkililer; “Bir elektrik mühendisi, ‘yol geometrisinden’ söz ediyor!” diyerek küçümsediler bizi. Ama geçen zaman beni haklı çıkarttı. Keşke çıkmasaydım…

***

Ayrıca; bunları “ulaşım uzmanı” olduğumdan falan yazmıyordum. Okuduklarımı taşıyordum köşeme. Unutmayın, konunun uzmanı değilsem de okuduğumu anlayacak kadar bir yeteneğim, bir zeka seviyem var.

***

Bir kere her tarafa açık, “hız yolu” olmaz kent içinde… İkincisi, imar planları, uygun “yol geometrisine” de izin vermez… “Yol geometrileri” de uygun olmayınca, ister istemez rasyonel bir ulaşım hizmeti vermek de zorlaşacak. Kaza da kaçınılmaz olacak. Nitekim öyle de oldu…

***

“Yol geometrileri” uygun olmadığından, duba, bariyer vs. konmaya başladı. Yok, Büyükşehir’den birisi merak ediyorsa, pencereden kafasını uzatsın, Nato Caddesi’ne bir baksın. Ne demek istediğimi anlar…

***

İmar, “hız yolları” için gerekli, “yol geometrisine” izin vermediğinden, “yonca yaprağı”, “alt-üst geçit”, “battı-çıktı” gibi uygulamalar yapılmaz kent içinde. Bu ise, yığılmaların bir başka noktaya ötelenmesi demektir. Her yığılma noktası, yeni bir önlemi gündeme getirir.

***

Mesela, okulların açıldığı gün “dördüncü aşıyı” olmak üzere yola çıktık, Hisarcık’tan… Kartal Kavşağı adeta kilitlenmişti… He yönden yığılma vardı. Ama sonuçta, beş dakika, bilemediniz on dakika bekledik… Nato Caddesi’ne geçince, gidiş rahattı… Bir saat sonra, aynı yoldan ERÜ’ye gittim, o sıkışıklık kalmamıştı.

***

Demem o ki, en yoğun sıkışıklık bile, Kayseri’de, bir saatten fazla sürmez. O nedenle; sabah-akşam bir saat trafik sıkışıyor diye “alt-üst geçit”, “battı-çıktı”, “yonca yaprağı”, “katlı yol” yapılmaz. Trafik, kent içinde “ışıklarla” yönetilir. Aksi, akla ziyandır…

***

Bir garabet dolu noktayı daha söyleyeyim. İmar izin vermediğinden, Hulusi Akar Bulvarı’nın, Mustafa Kemal Paşa Bulvarı’na kavuştuğu noktadaki yapılanma evlere şenlik… Labirent gibi, nereden ne zaman araç çıkacağını bilemiyorsunuz. İnanın, böyle bir proje yapanı, diplomayı bir yana bırakın, okulun önüne yaklaştırmazlar.

***

İnanın, Büyükşehrin akla, mantığa, mühendislik ve ekonomi bilimine uymayan bu uygulamalarına harcadığı para ile Kayseri’de, okul sıkıntısı çözülür… Çocuklar tıkış tıkış okullarda okumazdı, hele hele şu pandemi döneminde…. Heba oldu gitti, bunca emek, bunca para…

***

Bir “yollar kümesi” düşünün, araçla giderken, destur çekiyorsunuz. Nereden nasıl, bir araç çıkacağını bilemiyorsunuz. Yayalar için de durum böyle… Sağa geçişler, felaket… Her an sağından gelen araçla “sürtüşmen” kaçınılmaz.

Ya hu, bu yollara doğrudan bağlı, otopark olur mu? Olmaz!.. Ama oluyor. Öyle ya, yol boyu evler, işyerleri sakinleri araçlarını nereye park etsin. Mesela, bu yollara hem de sağı-solu kapalı dik çıkan tali yollar da olur mu?

Mecburen oluyor. Oysa kural; ana yola (bizde hız yoluna) çıkan araçlar için, belli bir geniş açıda ve belli bir uzaklıkta, geniş açılı bir görüş olmuyor. Bir de, yeterli uyarı ve bilgi levhaları olmazsa, sürücü de buna uymazsa, kaza da kaçınılmaz…

***

Geçmişte, bunları çok yazıp-çizdiğimden “kabak tadı” verdiğini biliyorum; artık geriye dönüşü olmadığını da… Ne yapayım, gönül durmuyor… Yazmazsam duramıyorum… İnanın kahroluyorum… Kenti ne hale getirdiler… Eserleri ile övünebilirler…

***

İnşallah, Millet Bahçesi içerisine, “gözler görmedik” bir cami yaptırtmazlar. Bir de bu camiden cenaze kaldırmazlar. Değerli Başkanımız Büyükkılıç’ı uyarıyorum. Sayın Başkanım, asla buradan cenaze kaldırmayın. Aksi, Kartal Kavşağı’nı düğümler, içinden çıkılmaz hale getirirsiniz. Benden uyarması…

Millet alıştı… Bırakınız, millet cenazesini, bulundukları yerin camilerinden ve orasının mezarlıklarından kaldırsın. Cenazenin şu ya da bu yerden kaldırılmasının bir yararı yok mevtaya… Bu vesile ile geçmişimize rahmet diliyorum…