MUSTAFA CENGİZ


YEREL HALK NE DEMEK?

Ne Atatürk’ü, ne ekonominin gerçeklerini kavrayamadılar. İktidar oldular ama muktedir olamadılar. Ülkeyi bir şirket mantığı ile yürütmeye kalkanlar ne yazık ki Türkiye’nin anahtarını götürüp İngiliz bankerlerin, faiz lobisinin eline teslim ettiler. Tek dertleri mi? O koltuklarda ölene kadar oturmak. Asgari ücret miş, Emekli maaşı imiş, geçim miş… Ne gam ne tasa. Tek dertleri seçim kazanmaktı. O tabloda sona erdi. Artık kazanamıyorlar da… Bu tablo karşısında vatandaş ne yapsın? Marie Antoinette’in dediği gibi… “Ekmek bulamıyorlarsa Pasta yesinler.” Yok yok… Bu saatten sonra ıstakoz yesinler…


Sanırım birçoğunuzun bayram-seyran derken dikkatinden kaçtı.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçen hafta ABD'nin başkenti Washington'da düzenlenen bir etkinlikte yaptığı konuşma sırasında kullandığı "yerel" ifadesiyle ilgili Yerel (halkı ya da yatırımcıları) enflasyonun düşeceğine ikna etmemiz gerekiyor" ("We just have to convince locals that inflation is going to fall") ifadelerini kullanmıştı.

Üzücü ama Yerel halk tanımı İngilizlerin sömürgeci olarak gittikleri başta Afrika, Avustralya, Amerika gibi ülkelerde o bölge halkı için kullandıkları bir tanım “Local People”  yani “Yerel Halk”…

Yani Afrika’da Yerliler, Avustralya’da Aborjinler, Amerika’da Kızıldereli’ler ne ise Türkiye’de Türkler de aynı kategoriye mi giriyorlar?

Şimdi soru şu?

Eskiler müstemleke derlerdi…

Biz sömürge miyiz?

“Yerel Halk” ne demek?

Türkiye’yi Türksüzleştirmek isteyenler, şu anda yönetimde olup TC vatandaşlığı hariç ABD ve İngiliz vatandaşı olarak bu ülkede milletvekilliği, bakanlık, başbakanlık, cumhurbaşkanlığı yapanlar acaba Türk insanına bu bakış açısı ile neyi, nasıl kanırtıyorlar.

Zaten Yeni Anayasa ile birlikte Türkiye Türklerin olmaktan çıkıyor.

Sanırım o zaman biz gerçekten Yerel Halk konumuna düşüyoruz.

ÇEVİR KAZI YANMASIN!..

İfadeyi "yerel halk" olarak yorumlayanlar Şimşek'e sosyal medyadan tepki göstermişti. 

Şimşek, ifadeyi "yerel yatırımcılar" anlamında kullandığını belirtti: 

"Raporlarda, konuşmalarda, bunun hiçbir şekilde sosyal medyada veya şu anda muhalefetin dile getirdiği anlamda karşılığı yok.”

Evet…

Klasik U dönüşü.

Çevir kazı yanması, kerizler uyanmasın…

BAHÇELİ’NİN MESAJI…

Seçim öncesinde “Bırakamazsın” diyordu…

AK Parti’nin Yeni Anayasa konusundaki tavırlarından rahatsızlığı nedeni ile DEM Partinin kapatılması konusunda ısrarcı idi. 

23 Nisan Resepsiyonuna ilk kez katılmadı.

Ardından Ferdi Tayfur’un “Sebebi Sensin” şarkısını paylaştı yürüyüşü esnasında…

ŞARKININ SÖZLERİ

Hep köle misali zincire vurdun/Ben sana dost oldum sen düşman oldun/Sen beni kendine göre mi buldun/Hainsin diyorsam söyleten sensin/Sana söylediğim sözlere kızma/Sitem ediyorsam ettiren sensin/Senden çektiklerim yetti canıma/Zalimsin diyorsam söyleten sensin/Canımsın dedikçe kıymet bilmedin/Kazandıklarına değer vermedin/Sen belki bu kadar hiç sevilmedin/Vefasız diyorsam söyleten sensin/Sana söylediğim sözlere kızma/Sitem ediyorsam ettiren sensin/Senden çektiklerim yetti canıma/Zalimsin diyorsam söyleten sensin. 

DÜNYA EKONOMİK ÖZGÜRLÜKLER ENDEKSİ

Uluslararası partnerimiz Fraser Institute, Dünya Ekonomik Özgürlükler Endeksi’ni yayınladı. 

2019 yılı verilerine dayanarak oluşturulan 2021 Ekonomik Özgürlükler Raporu’nda 165 ülke arasında 112. sırada yer alan Türkiye, 2021 yılı verilerine dayanarak oluşturulan 2023 raporunda ise 6.32 endeks puanıyla 101. sıraya yükseldi.

Bu değerlendirme neye göre mi yapılıyor?

Endeks ülkelerin politika ve kurumlarıyla ekonomik özgürlüğü ne derece desteklediğini, 5 geniş başlığı baz alarak ülkeleri puanlandırıyor.

(1) Devletin Ekonomik Büyüklüğü,  (2) Hukuki Sistem ve Mülkiyet Haklarının Güvenliği,  (3) Sağlam Para,  (4) Uluslararası Ticaret Serbestisi  (5) Regülasyonlar

Topladıkları ortalama puana göre ise ülkeleri 0-10 puan üzerinden değerlendiriliyor ve; özgür, 2. Çeyrek, 3. Çeyrek ve özgür olmayan başlıkları altında sınıflandırıyor.

Raporda Türkiye’nin ekonomik özgürlükler bakımından aldıkları puanlar ise şu şekilde:

Devletin Ekonomik Büyüklüğü: 6.65 puanla 77. sırada

Hukuki Sistem ve Mülkiyet Haklarının Güvenliği: 4.83 puanla 89. sırada

Sağlam Para: 7.54 puanla 109. sırada

Uluslararası Ticaret Serbestisi: 6.87 puanla 81. sırada 

Regülasyonlar: 5.71 puanla 128. sırada

2002 yılından itibaren son çeyrekte (özgür olmayan) yer almayan Türkiye bu sıralama ile, geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da 3. çeyrekte yer alarak ekonomik özgürlükler açısından kısmi özgür diyebileceğimiz ülkeler arasında bulunuyor. 

Rapor ayrıca, Türkiye’nin ekonomik büyüklüğü ve sağlam para konularında geçtiğimiz yıllara göre görece bir iyileşme gösterdiğini fakat hukukun üstünlüğü ve mülkiyet hakları gibi alanlarda gelişmeye ihtiyaç olduğunu belirtiyor.

Raporun en düşük sıralanan ülkeleri arasında ise; Kongo Cumhuriyeti, Cezayir, Arjantin, Libya, Iran, Yemen, Sudan, Suriye, Zimbabwe ve Venezuela gibi ülkeler bulunuyor.

EKONOMİK ÖZGÜRLÜKLER…

Sonuç: Ekonomik özgürlükler, bir ülkenin ekonomik büyümesi ve toplumsal refahı için muazzam kritik öneme sahiptir.  Bu bağlamda, 2023 Ekonomik Özgürlükler Raporu, ülkelerin bu alandaki performansını değerlendirerek politika yapıcılar için önemli bir rehber sunuyor. Raporun sonuçlarına göre Türkiye gelişmeye devam etmeli ve ekonomik özgürlüklerini artırmak için çaba göstermelidir.

Rapor, popülizmi halkın iradesini yok sayan seçkin gruplar ile halk arasındaki çatışma olarak tanımlıyor. 

Türkiye ise popülizmin yüksek olduğu ülkeler arasında üst sıralarda yer alıyor.

EKONOMİK ZAFERLERLE TAÇLANDIRILMALI…

Ulu önder Atatürk diyor ki; Siyasî, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa kazanılacak başarılar yaşayamaz ve sürekli olamaz.

Türkiye’mizi layık olduğu seviyeye yükseltebilmek için mutlaka ekonomimize birinci derecede önem vermek mecburiyetindeyiz.

Ekonomik kalkınma, Türkiye'nin hür, müstakil, daima daha kuvvetli, daima daha refahlı Türkiye idealinin belkemiğidir.

Ulusal ekonominin temeli tarımdır.

İstiklalin tamamiyeti ancak istiklal-i mali (ekonomik bağımsızlık) ile mümkündür.

Bugün mevcut fabrikalarımızda ve daha çok olmasını dilediğimiz fabrikalarımızda kendi işçimiz çalışmalıdır. Refah içinde ve memnun olarak çalışmalıdırlar. Ve bütün bu saydığımız sınıflar aynı zamanda zengin olmalıdır ve hayatın gerçek tadını tadabilmelidir ki, çalışmak için kuvvet ve kudret bulabilsin.

Memleketi bayındır hale cennet hale getirecek olan ekonomik güç ve ekonomik alandaki himmettir. Milletimizi insanca yaşatacak bir iktisat devrinin aşılması lazımdır. Hepimizin arzusu şudur ki, bu ülkenin insanları ellerinde örnekleriyle tarımın ticaretin endüstrinin emeğin yaşamanın temsilcileri olsunlar, artık bu memleket böyle fakir ve bu millet hakir değil, memleketimize zenginler memleketi ve yeni Türkiye'nin adına da çalışkanlar diyarı denilsin. İşte millet böyle bir devri yüceltecektir ve böyle bir devrin tarihini yazacaktır.

NE YAZIK Kİ!...

Ne Atatürk’ü, ne ekonominin gerçeklerini kavrayamadılar.

İktidar oldular ama muktedir olamadılar.

Ülkeyi bir şirket mantığı ile yürütmeye kalkanlar ne yazık ki Türkiye’nin anahtarını götürüp İngiliz bankerlerin, faiz lobisinin eline teslim ettiler.

Tek dertleri mi?

O koltuklarda ölene kadar oturmak.

Asgari ücret miş, Emekli maaşı imiş, geçim miş… 

Ne gam ne tasa.

Tek dertleri seçim kazanmaktı.

O tabloda sona erdi.

Artık kazanamıyorlar da…

Bu tablo karşısında vatandaş ne yapsın?

Marie Antoinette’in dediği gibi…

“Ekmek bulamıyorlarsa Pasta yesinler.”

Yok yok… 

Bu saatten sonra ıstakoz yesinler…