FARUK ERGAN


TİKSİNDİRİCİ BORÇ..!

Devletin ihtiyacı ve çıkarları için değil de despotik rejimi güçlendirmek, kendine muhalefet eden nüfusu ezmek için borç alınırsa bu borç tüm devlet için tiksindiricidir, gayrı meşrudur, haksızdır.


En düşük maaş olan 2.825 TL ile zar zor geçinmeye çalışan, temel ihtiyaçlarının bir çoğunu karşılamakta zorlanan, aileden ve tanıdıklarından maddi destek alarak yaşamını idame ettirmeye çalışan asgari ücretlinin yanında 1.500 tl. ile geçinmeye çalışan milyonlarca emekli vatandaşımızın vehameti ve yaşam mücadelesi daha da mucize olsa gerek. Bende Ülkemizde kendi işinden emekli olan insanlardan birisi olarak, diğer emeklilerin yaşadığı sorunların azını veya çoğunu yaşamaktayım.
Çok zorunlu olmayan, hatta biraz da keyfe keder bir harcama yapmak için ihtiyaç kredisi kullanmaya müracaat ettim. Banka görevlisinin benden istediği evrakları temin ederek tekrar imza atmak ve parayı almak için banka şubesine gittim.

Tam para alma sırası bana gelecekti ki kardeşim Kamil aradı, abi nerdesin dedi ve gelişmeleri anlattım, bankadayım dedim. Tamam abi tabi ki de alabilirsin, taksitleri nasıl olsa öderiz demesini beklerken ayaklarımın yere basmasına ve kendime çeki düzen vermeme sebep olan cümleyi yapıştırdı. 
Borçlar Hukukunda “Tiksindirici Borç” kavramı var okudun mu abi dedi? Hayır, okumadım Kamil dedim ve verilmek istenen mesajı araştırmak için anında Bankayı terk ettim, parayı da almadım. 
Konu şu; İlk defa 1927 yılında “Tiksindirici Borç” kavramını ortaya atan Alexander Ander adlı hukukçu şöyle açıklamış.

Devletin ihtiyacı ve çıkarları için değil de despotik rejimi güçlendirmek, kendine muhalefet eden nüfusu ezmek için borç alınırsa bu borç tüm devlet için tiksindiricidir, gayrı meşrudur, haksızdır.

Daha sonra 2002 yılında Michael Kramer ve Seema Jayachandran adlı hukukçular, bu açıklamaya şöyle bir tanımla destek vermişler.

Halkın rızası olmadan yapılan ve onların yararına olmayan ülke borcu, tiksindiricidir. 
İşletmemiz ve aile fertlerimizin menfaatine kullanılmayacak parayı almaktan vazgeçtim, daha doğru anlatım biçimiyle “Tiksindirici Borç” yapmaktan Kamil sayesinde kurtuldum.

Kendi öz ekonomik gücüm alacağım borcu ödemeye yetmeyecekti, şayet o parayı uhdeme geçirip gereksiz harcamayı yapsaydım, yani uyarılmasaydım diğer aile fertlerini zor durumda bırakacaktım ve o parayı işimizi güçlendirmek için, geliştirmek için kullanmayacaktım. 
Maaşlı danışmanım olmadığı halde üstelik hesap da sormayacağım ve sorumluluğu olmayan Kamil beni uyarma görevini yapıyor da, Ülkemizi yöneten ve gereksiz harcamalar yapan, hazine garantisi vermekten çekinmeyen yöneticilerimize, bir kamyon maaş alan danışmanları uyarı görevini yapmıyor mu veya gerekli uyarılar yapılıyor da faydası olmuyor mu? 
“Adaleti çiğneyen devlet adamlarını cezalandırmayan milletler çökmek zorunda”. Hz. Muhammed