KADİR DAYIOĞLU


ŞEKER GİBİ BAYRAM!..

Herkesin Şeker Bayramını kutlar sağlık ve mutluluklar dilerim… Allah herkese huzur versin…


Dün değinmiştim, bugün devam edeceğim. Tabii, “nerede o eski bayramlar!” diyerek. Aslında bu bayramı en çok çocuklar isterdi. Ne hayaller kurarlardı… Öyle ya; taze ayakkabı, taze elbise giymeler… El öpmeler, para, çeker, mendil almalar. Mis gibi börek, çörek, baklava yemeler… Elde edilen paralarla mahalle bakkalına koşmalar. Sakız, gofret, balon almalar, “Kıranardı gazozu” içmeler… 

***

Hele hele namaz sonrası aile fertlerinin bir araya gelip yahni yemesinin ayrı bir tadı, ayrı bir lezzeti olurdu. Şimdi analarımızın yaptığı o nefis yahniyi, yapabilen kaç ev hanımı kaldı? Bilemiyorum… 

***

Mahalle fırınlarında ya da evlerde yapılan tepsi tepsi baklavalar, halkalar, börekler, çörekler, nevzineler mazide kaldı. Toprak damları berdi, kamışla dolu mahalle fırınları anımsayan kaç kişi var? Nedense, fırıncıların çoğunun adının başına “deli” sıfatı eklenirdi. Özellikle kadınlar çok korkardı, fırıncılardan!..

***

Evet…  Yarın Şeker Bayramı… Bu kaçıncı bayram benim için bilmiyorum; aslında hesaplamak da istemiyorum.Hem hesaplasak ne olacak?Ah ile vah ile yıllar yıllargeçti… Hüzzam şarkıda dendiği gibi; “Seyre daldık gonce-i han’dânı bir ömür bitti!” 

***

Büyüklerden kimse kalmadı; dostlar da bir bir terk ediyor bizleri. Olanlar da, tatil bölgelerine kaçıyor. 

***

Bazılarına göre “dört dörtlük Ramazan Bayramı”; Şeker de nereden çıkıyor? Bu nedenle, “emre itaat” gerekir… 

***

Sanırım bunu, Tayyip Bey, Şanlıurfa’da bir vesile ile söylemişti, on beş yıl kadar önce. O nedenle siz siz olun da “Şeker Bayramı” falan demeyin, azarlanabilir; “hasta kalpli” olmakla suçlanabilirsiniz. 

***      

Aslında; biz zarfa değil mazrufa bakarız. Ha “Şeker” ha “Ramazan” ne çıkar. Merak ettik aslını öğrenmeye çalıştık. 

***

İşin garibi, gerçek adı, Ramazan değil, “FıtrBayramı”ymış, Yani “fitre bayramı” demekmiş… 

***

Zenginin fakire destek olması; dayanışma ruhu anlamına gelirmiş ama Ramazan ayının sonunda olduğu için Ramazan Bayramı da denebilirmiş… 

***

Bizler de “Şeker Bayramı” diyoruz, ne var bunda? Öyle ya, ağızlar şeker gibi tatlı olsun!.. Ağzımızın tadı bozulmasın. 

***

“Şeker Bayramı” sözü sadece bize yani “Türklere” aitmiş. O halde, izin verinde bu ismi de yaşatalım. Asıl kültürü korumak budur.  Bir “Türk” olarak korumaya geçiyorum, “kalplerimizin hasta!” olduğu sözüne inat “Şeker Bayramınız” kutlu olsun, diyorum... 

***

Bugün ve yarın namazdan sonra mezar ziyaretleri yapılacak… Cümle geçmiş hatırlanacak… Onların aziz ruhlarına bir Fatih gönderilecek… Kabrin üzerine su dökülecek, otlar temizlenecek, çiçekler dikilecek…

***

Bunu bile çok görenler bir bir ortaya çıktı yine bu Ramazan’da… Neymiş efendim; “bidatmiş”… Mezar ziyaret edilmezmiş… 

***

Bazılarına göre, bu “şirkmiş”, “küfürmüş”…  Hadi canım sizde… Vehabibozuntuları… Dedelerinin Osmanlı’ya yaptıkları yetmiyormuş gibi, şimdi de torunları boy göstermeye başladı, ülkemizde…

***

Mis gibi, mezarımızı ziyaret ederiz, yedi ceddimize dua ederiz; “kainatın efendisinden” de yardım ve “şefaat” dileriz… Ne olursa olsun bu bir Türk örfü. Bu örfü yaşatmak hepimizin görevi. 

***

İnsanların kafasını, gönlünü ifsad etmeyin… Bırakınız insanlar, inançlarını yaşasın…

***

Herkesin Şeker Bayramını kutlar sağlık ve mutluluklar dilerim… Allah herkese huzur versin…