KADİR DAYIOĞLU


ŞEKER BAYRAMI

Bu yıl bahar çok “kötü!” girdi… Yaz havası yaşanıyor. İnsanlar, kısa kollu gömlekle geziyor… Adeta temmuz ayını yaşıyoruz. Çiçekleri açtı, ortalık çiçek bahçesine döndü.


Bu yıl bahar çok “kötü!” girdi… Yaz havası yaşanıyor. İnsanlar, kısa kollu gömlekle geziyor… Adeta temmuz ayını yaşıyoruz. Çiçekleri açtı, ortalık çiçek bahçesine döndü. Korkum, “Abdul beşi”. Diyelim bunu atlattık, “illâ on beşi”, var sırada. “Sayılı günler” bitmez bu topraklarda. Şöyle, “ağız tadı” ile bir meyve yiyemezsiniz. Birinden kurtulan diğerine yakalanır… 

***

Yani, Hıdırellezi kadar rahat yok tabii, 19 Mayısı hiç unutmayın. 19 Mayıs geçmeden, toprak ısınmadan sebze ekilmez, saksı çiçekleri dikilmez, dışarı çıkarılmaz… Ne yaparsınız, bu coğrafyanın kaderi böyle. Sonuçta, iki ay yazımız var… Demem o ki, sıcak geçen bu bahar, pek hayra alamet değil. Bundan sonrasını, bizim Hüseyin Hoca bilir. 

***

Neyse, gelelim, benim demeyi tercih ettiğim “Şeker Bayramı”na… Bugün, “tatava”ydı. Yarın, arifeTatava’nın, sözlük anlamını bilmiyorum ama Şeker ve Kurban Bayramları’ndan iki gün önceki güne dendiğini biliyorum.  Belki de,“galat”. Yine biliyoruz “tatava” argoda; kafa şişirmek, çok konuşmak vs. anlamına geliyor. “Tatava yapma!” bu cümleden.

***

Çarşamba,Şeker Bayramı başlıyor… Pardon, Tayyip beye ve Diyanet’e göre “Ramazan Bayramı”. Hatırlar mısınız; Tayyip bey azarlamıştı, “Şeker Bayramı” diyenleri. Nedense, sağı solu azarlama adeti başladı SayınErdoğan’da… 

***

Bayramın aslı da;“Îd-i fıtır”, Ramazan falan değil. Başka bir anlatımla; “Bu günlere – imsakın sona ermesi ve iftar edildiği için ,’îd-i fıtır’ (Fıtır Bayramı) ve şeker hediye edildiği ya da yenildiği için Şeker Bayramı denilir.” Eskiden, müezzininler, “Niyet ettik fitre, zekat bayram namazına, uyun hazır olan imam efendiye!”, derdi. 

***

Diyanet İşleri başkanı daha ılımlı bir dil kullanmış, “Şeker Bayramı denmez!” falan demişti… Hazret bir de,“Kitaptaki yerini ve cezasın” söyleseydi, “Şeker bayramı” demenin. Öyle ya, denince ne olur ki sanki!.. Ümmeti Muhammed, dinden imandan mı çıkar?

***

Yani demem o ki, “Şeker Bayramı” diyenler günah falan mı işlemiş oluyor? İnşallah, “günah-ı kebâir” falan değildir. Durum böyleyse, yandık hem de nasıl. Ebe ecdat “Şeker Bayramı” diye biliriz. Öyle ya, bizim buralarda, belki de sadece “Türk örfünde” Ramazan sonunda kutlanan üç güne “Şeker Bayramı” denir. 

***

Ben şahsen, örfe uyar ve “Şeker Bayramı” demeyi yeğlerim, Ramazan Bayramı deme yerine. Ha. “Ramazan Bayramı” diyenlerin de başımın, gözümün üstünde yeri var. Söz örften açılınca bir iki kelam edeceğim. 

***

Mesela Kayseri’de (Merkezde) “Nevruz kutlaması” diye bir şey bilinmezdi. Baktılar, Kürtler bunu yaygın bir biçimde kutlamaya başladı, Ankara da durumdan vazife çıkartıp, yaygınlaştırdı. Oysa, bizim için önemli olan, “Bahar Bayramı” da denilen, 6 Mayıs’ta kutlanan “Hıdrellez” idi. Halen de öyle… Bu sözcük de, bir rivayete göreHızır ve İlyaspeygamberlerden gelirmiş. 

***

Mesela, “Kandil” bilinirdi ama “kandil simidi” bilinmezdi, Kayseri’de. Kandil kutlamalarında “törene” dönüşen ritüeller olmazdı. Biz, Kandil simidini, 1960’ların başında, İstanbul’a okumaya gidince gördük. Aşureyi bilirdik ama yaygın kullanılmazdı. 

***

Mesela, seliz on yıldır yıldır; “Buyur hacı abi, hoş geldin hacı abi, bir şey mi istedin hacı abi!” sözleri yaygınlaştı. Oysa, Kayseri jargonunda böyle bir şeye rastlayamazdınız. Açıkça söyleyeyim, sizi bilmem ama ben, bu sözlerden fena “tilt” oluyorum… 

***

Mesela, yine son yılarda sık yapılmaya başlayan “Cuma Mübareği” de pek bilinmezdi yine Kayseri’de… Ha, yapılsa kötü mü olur? Elbette güzel olur. Bir itirazım olamaz. Ama biraz “yapmacık” geliyor bana. 

***

Mesela, on, on beş yıl öncesi Kayseri’sinde, Cuma vakti, özellikle lokanta ve pastanelerin kapanma adeti yoktu. Ancak, son yıllarda, birkaçı bunu yapmaya başladı. Tabii, “Cuma nedeniyle kapalıyız!” yerine, “Genel temizlik nedeniyle, saat 13.30’a kadar kapalıyız!” türü bir gerekçe ile karşılaşıyoruz.  Oysa, doğrusunu söylemek gerekir! Riyakarlık yapıyorlar. 

 

Bir tarihte, Kayseri’ye gelen akademisyenlere, Cuma vakti yemek vermek için ünlü bir lokantaya götürdük, “Genel temizlik nedeniyle!” kapalıydı. Baktık olmuyor, hocaları ERÜ kantinine götürmek zorunda kalmıştık. 

***

Mesela yine on, on beş yıl öncesi Kayseri’sinde, Murat 124, Renault TL, TS, (steyşin) gibi ucuz araçların camlarında, kaportalarında; “Zafer İslam’ın!”, “Hakimiyet Allah’ın!”, “Mülk Allah’ın”, “Tek yol İslam!” türü sloganlara çok rastlardık. Ne oldu da bunlar kalktı? Yoksa, “İslam devleti” falan mı gerçekleşti?

***

Ben çok merak ettim doğrusu. Siz, hiç merak etmiyor musunuz? Yoksa, çoğu 4x4’e binmeye; rezidanslarda, güvenlikle kuşatılmış sitelerde oturmaya başladılar da,“Kapitalist olmayan Müslümanlar”dan mı çekiniyorlar? 

***

Allah, ağız tadı ve huzur versin… Sağlıklı ömür versin… İçinde bize de… Efendimizin şefaatine nail eylesin… Ağzınız Şeker gibi tatlı; arifeniz de, Şeker Bayramınız da, Ramazan Bayramınız da kutlu olsun… Hepimizin, “hüsn-ü hatimesi” için…