KADİR DAYIOĞLU


NE GÜZEL GÜNLER GÖRECEKTİK ÇOCUKLAR!

Tam bu esnada, bu gidişi gören dış ve onların işbirlikçisi iç güçler devreye girdi, dövizle oynamaya başladı; dolar 13 lira oldu. Enflasyon canavarını, yirmi yıllık uykusundan uyandırdı. Nerede karar kılacağı bilinmez. Faizleri düşürmemize rağmen dövizi fırladı gitti…


Ne güzel günler görecektik çocuklar. Evvela “asrın liderine” sahip olmuştuk. Artık, “iki sarhoşun yaptığı yasalardan” kurtulmaya başlamıştık. Saniyen gözler görmedik büyümeye erişmiştik, yirmi yılda. Daha önceki seksen yılın 3-3,5 katı büyümüştük. Salisen Emevi Camii’nde namaz kılacak; “beş saat içinde” Atina’ya erişecektik. Salisen, “gemiler geçmeyen ıssız ummanda, o besteler çalınmaya” başlamıştı.

***

Rabian, 2023’te  “ilk 10” ülke arasına girecektik, milli gelirimiz 2 trilyon dolar, kişi başına gelirimiz 25 bin dolar, ihracatımız 500 milyar dolar, elektrik üretimimiz 500 milyar kWh olacaktı.  Ama “elin gıranı dek durmadı”, takoz koydu önümüze.

***

Hasılı kelam, yelkenleri atlastan, halatları ibrişimden yapar hale gelmiştik. IMF bizden borç ister olmuştu. Neticeten, 1683, 2. Viyana bozgununu takiben, “son 150 yıllık ihanet döneminden”; “bir gecede cahil bırakılmamızdan” beri ricat halimiz, tersine dönmüş, “dünya bizden korkar olmuş”, Cumhuriyet’in açılan parantezini kapatmış, yeniden lider devlet olmaya başlamış; “Faiz neden enflasyon sonuç” teorimizle Nobel’e aday olma aşamasına gelmiştik.

***

Tam bu esnada, bu gidişi gören dış ve onların işbirlikçisi iç güçler devreye girdi, dövizle oynamaya başladı; dolar 13 lira oldu. Enflasyon canavarını, yirmi yıllık uykusundan uyandırdı. Nerede karar kılacağı bilinmez. Faizleri düşürmemize rağmen dövizi fırladı gitti…

***

İç ve dış güçler ekonomimizi yıkmak isterken bununla eş zamanlı “insani (beşeri” değerlerimizin de  aşağıya çekilmesine neden oldu. Öyle ya, “iç ve dış güçlere” karşı önlem almak babında demokratik değerlerden, hukuktan taviz vermek zorunda kaldık. Öyle ya; hedeflediğimiz “ileri demokrasi” bile onları telaşa kaptırttı. Mesela mı? Haberleri, birkaç gün önceki Sözcü Gazetesi’nden aldım.

Birleşmiş Milletler Resmi Gözlemcisi Uluslararası Demokrasi ve Seçim Desteği Enstitüsü (IDEA) kapsamlı bir rapor hazırlayarak son dönemde birçok ülkenin otoriterliğe ve baskıcı bir rejime kaymaya başladığını aktardı.

Farklı verileri inceleyen ve araştırma yaparak ülkelerin performanslarını karşılaştıran IDEA, birçok ülkenin otoriterliğe kaymaya başladığını aktarırdı. Covid-19 salgını dolayısıyla bu tür rejimlerin muhalifleri susturduğunu ve popülist politikalar güttüklerini aktaran Stockholm merkezli kuruluş; “1975’ten beri elde edilen veriler ışığında daha önce hiç olmadığı kadar çok ülke demokratik erozyon yaşıyor. Demokratik gerileme yaşayan ülke sayısı hiç bu kadar yüksek olmamıştı” açıklamasını yaptı.

***                                                 

Taliban’ın ele geçirdiği Afganistan’ın bu yılın en dikkat çeken örneklerden biri olduğu belirtilirken Myanmar’da 1 Şubat’ta yaşanan askeri darbe, Mali’de 2020’den beri yaşanan iki askeri darbe ve Tunus’ta Cumhurbaşkanı’nın görevi ele geçirme kararı da öne çıkan örnekler oldu. Macaristan, Polonya, Slovenya ve Sırbistan demokraside en büyük gerileme yaşayan Avrupa ülkeleri olurken. Türkiye de 2010-2020 yılları arasında en büyük gerilemeyi yaşadı” yorumu yapıldı.

Sadece IDEA ile kalsak iyi… Bir de “iç ve dış güçlerin” borazanı New York Times, bakınız neler yazmış: ABD’nin müttefiklerinde demokrasinin düşüşte olduğuna dair kapsamlı bir analiz hazırladı. Analizde  İsveç merkezli V-Dem isimli kâr amacı gütmeyen kuruluşun verileri kullanıldı.

Washington yönetiminin desteklediği ülkelerde demokrasi azalma oranlarının ABD müttefiki olmayan ülkelerin iki katına ulaştığını yazan New York Times; “ABD ve müttefikleri son 10 yılda küresel demokrasinin gerilemesinde büyük paya sahip. ABD müttefikleri dünyanın geri kalan ülkelerine göre ortalamada yine daha demokratik görülüyor. Fakat neredeyse hepsi 2010’dan beri demokraside erozyona uğradı. Buna seçimlerde adillik, yargı bağımsızlığı gibi alanlar da dahil” yorumunu yaptı.

Fransa ve Slovenya gibi ülkelerdeki bazı kurumlarda demokrasinin gerilediği belirtilirken; “Bazı durumlarda seçimle göreve gelen isimler otoriter gibi davranıyor ve siyasi kurumlarda da aşınma meydana geliyor. Genelde ABD müttefikleri bu trende uyuyor. Türkiye, Macaristan, İsrail ve Filipinler örnek gösterilebilir” ifadesi kullanıldı.

Gazete, 1990’larda aralarında Türkiye ve Güney Kore’nin de olduğu 19 ABD müttefikinin demokratik olarak iyileştiğine dikkat çekerken o dönemde bu yönde bir trend olduğunu hatırlattı. İsveç merkezli kuruluşun hazırladığı raporda, Türkiye, kırmızı renkle gösterilirken demokrasinin gerilediği yorumu yapıldı.

Raporda aralarında Brezilya, Hindistan ve Türkiye’nin de olduğu bazı G20 ülkelerinin demokrasinin en çok azaldığı 10 ülke olduğuna dikkat çekilirken; “Türkiye’de basın özgürlüğünün, akademinin, sivil yaşamın azalmasında ve yanlış bilginin yayılmasında 2010’dan beri bir artış yaşandı” yorumu yapıldı. Son 10 yılda demokrasi konusunda gerilemenin yaşandığı ülkeler arasında Türkiye üçüncü sırada yer alırken, Türkiye’nin önünde Polonya ve Macaristan yer aldı.

***

Evet. İşte böyle hali pür melalimiz. Ah bir de “iç ve dış düşmanlar” olmasa ne güzel “uçuyorduk!”