FARUK ERGAN


İFTİRA VE HAKARET DİLİ….!


İnsanın şeref ve haysiyeti hayatta sahip olduğu bütün maddi şeylerden ve varmak istediği makamlardan çok daha değerlidir, çok daha kutsaldır. İnsan onuruna yakışmayan ve karşı tarafı toplum içerisinde küçük düşürecek tüm davranışlardan sakınmak, ben insan olarak yaşamak istiyorum diyenler için yaşama biçimi olmalıdır. Nasıl bir ruh hali ile yaşıyorsun ki, her türlü iftirayı atarak, her türlü hakaret dilini kullanarak mutlu olmaya çalışıyorsun. Gayri insani yaşamayı göze alıyor olmanın sebebi geçici ve küçücük bir menfaat temin ederek bir yerlere gelmek veya gelebilmek mi? Bir insanın düşüncesi, ufku, kapasitesi ve öngörüsü küçükse, kendisinin iri yapılı olması, yakışıklı ve diplomalı olması, siyasi ve insani ahlakını geliştirmiyor ve rakibine iftira atmaya devam ediyor.

Gasp edilen veya kaybolan mal tekrar yerine gelebilir, kazanılabilir, yenisi alınabilir fakat lekelenmiş ve yaralanmış haysiyet, iftiraya uğramış onur tekrar tamir edilemez. Haksız yere iftira ve hakarete muhatap olmuş kişiler ömrünün sonuna kadar telafisi mümkün olmayan bedeller ödemiştir, aile kurumu dağılmış, toplum tarafından dışlanmış, işini ve kariyerini kaybetmiş ve en önemlisi ruh sağlığı bozulmuştur. İftira ve hakarete uğramak sonucunda insanlar arasında sevgi, saygı ve dostluk bağları zayıflar, yardımlaşma, dayanışma ve güler yüz kalmaz, insanlar arasında hoşgörüsüzlük ve toplumsal çatışma yaşanabilir. Kamu yöneticilerinin birbirleri arasında zaman, zaman yaşadıkları iftira ve hakaret dili insanlar arasında, özellikle kadın ve çocuklara karşı çok çirkin örnek teşkil etmektedir.

Hakaret ve iftira dili kullanan bir taraf var, birde hakaret ve iftiraya muhatap olan taraf var. Şöyle bir öneride bulunsak nasıl sonuç alırız?  Her ortamda hakaret etmeyi ve iftira atmayı yaşam biçimi haline getirmiş olan birine, hakarete uğramış kişi veya kurum temsilcisi hiç cevap vermese, muhatap olarak kabul etmese, görmese ve duymasa, tahrik eden kendi konuşsa, kendi dinlese, sonuç olarak susar ve köşesine çekilir mi acaba? Toplum olarak bizler daha mutlu yaşarız, sağlık, eğitim ve ekonomik konulara daha çok yoğunlaşırız, Dünya ülkeleri ile daha çok rekabet edebilir seviyeye geliriz, az da olsa korona illetiyle mücadelede bilim insanlarının tavsiyelerine uyarak maske, mesafe ve hijyen kurallarını tam olarak uygulamak mümkün olur mu, denemeliyiz.

Siyasi büyüklerimiz her gün ekranlarda ve meydanlarda, hakaret ve iftira atma dilini kullandığı müddetçe parti kapatılsın, rütbeleri sökülsün, maaşları kesilsin, Meclisten atılsın, kökleri yok edilsin, vs. mesajlarını hız kesmeden verdikleri sürece çok iyimser değilim. Bu tür kaba ve çirkin söylemlere maiyetindekiler ve seçmenleri de destek verince ortaya hukuksuz bir ülke, birbirlerine karşı sevgisiz ve saygısız toplum resmi çıkıyor.