FARUK ERGAN


HAYIR DİYEBİLMEK.

“Demeğe dilim varmıyor ama kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!” Nazım Hikmet RAN  


İnsanlar hayır diyebilmeli, isteyenlerin de hayır denilebileceğini, her isteğinin karşılanamayacağını tahmin etmeli ve öğrenmeliler. 

Fakat Ülkenin, şehrin veya toplumun büyük bir kısmını ilgilendiren ve ülkenin hayrına olan her şeye hayır demek, ret etmek, yasalaşmasını engellemek veya konunun araştırılması için izin vermemek korkaklık olmaz mı?

Muhalefet tarafından verilen araştırma ve soruşturma önergeleri iktidar ve çoğunluk tarafından derhal ret ediliyor. 

Şaibeli işlerle ilgili suçlanan bir seçilmiş veya seçilmemiş kişiler, alnım açık hiç kimseden korkum yok, mal beyanımı ilgili yere verdim herkes araştırabilir diyor. 

Gayet tabii ki olması gereken bu, dürüst olmak, kamu malına göz dikmemek, sözüne sadık kalmak, ihaleye fesat karıştırmamak ve ettiğin yemine bağlı kalmak özel bir meziyet değil, aksini yapmak seviyesizlik ve çukurluk olur. 

Kafama takılan şu soruların cevabını arıyorum. “ Emeklilerin sorunları araştırılsın” demişler RET, “Depremde kayıp olan çocuklar araştırılsın” demişler RET, “Yolsuzluk iddiaları araştırılsın” demişler RET, “Sözleşmeli askerler kadroya alınsın” demişler RET. Canım kardeşim, bu soruların neyinden korkuyorsun? Mecliste veya ilgili yerlerde Millet adına görüş ve karara bağla. Alnın ak yüzün paktı, öyle naralar atıyorsun ki gören ve duyan da gerçekten son derece güvenilir, son derece emin ve kamu kaynaklarını temiz ellere teslim ettik zanneder. Bazen tüm bu olanlardan o kadar çok sıkılıyorum, o kadar çok üzülüyorum ki, kalkıp dünyanın öbür ucuna gidip gelmemek istiyorum. Fakat bunu yapabilecek iradeye sahip değilim, ülkemden ve aile bireylerimin bir tanesinden bile uzak kalmayı göze alamam, bu yolsuzluklara katlanmak zorundayım.

Kısa bir süre sonra yerel seçimler yapılacağı için tüm partilerin adayları (açıklananlar) kapı kapı dolaşıyorlar, oy istiyorlar, ben bu işin uzmanıyım diyorlar, ben olmazsam batarsınız, ömrümün sonuna kadar bu koltuktan kalkmayı düşünmüyorum, ben şatafatlı yaşamaktan vazgeçemem ve beni seçin diyorlar. 

Sıkılmadık el, çalınmadık kapı bırakılmayacak diyen bu zatı muhteremler gece gündüz dolaşacaklar, uyumayacaklar, para harcayacaklar ama seçildikten ve makama oturduktan sonra, derdin var mı, işin var mı, ailenin temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çekiyor musun demeyecekler. 

Bu arada Ramazan kolileri hem Belediyeler tarafından, hem kurumlar tarafından, hem de diğer partilerin adayları tarafından sınırsız ve sorumsuzca dağıtılacaktır. 

Sana israf haram diyen Diyanet, gecelik fiyatı 4 bin lira olan 5 yıldızlı lüks otelde eğitim yapacakmış, israftan muaflar ya bil istedim. 

Kimi büyüklerimiz iftar sofralarına kurulacak, kimileri devlet kesesinden ağalık yapacak, kimileri ibadet ediyormuş gibi görünecek ve kimileri de riyakarlık yaparak güçlünün yanında olacak ki seçilmişin dağıtacağı ulufelerden nemalansın. 

Tüm bu olumsuzluklara, yalanlara, riyakarlıklara, talanlara ve seni insan yerine koymayanlara, sadece böyle günlerde hatırlayıp, seni sevmiş gibi görünenlere, yüksek sesle hayır de.

“Demeğe dilim varmıyor ama kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!”  Nazım Hikmet RAN