MUSTAFA CENGİZ


EN ÇOK KONUŞULANLARDAN…

Ya görmüyorlar, ya duymuyorlar, ya da umurlarında bile değil. Ama ne zaman ki rant büyük, o zaman her şeyi konuşmak lazım. Aslında en önemlisi samimiyet. Bir makama, bir mevkiye, bir kuruma başkanlık için ya da yönetime aday olduğunuz anda şeffaf bir şekilde açıklamalısınız neyiniz var ise. Ama hesabınız başka ise başka söze zaten hacet yok. 7’den 77’ye oto kontrol olmalı. İnsanlar insanlara saygı duymalı. Malını mülkünü etkili-yetkili makamlara geldiği zaman öncesi ve sonrası ile de paylaşmalı. Böyle olursa toplumda güven olur. Saygı olur. Sevgi olur. Kimsenin kimseye söyleyecek ne bir sözü olmaz. Makamlar kadar insanların da saygınlığı artar. Türkiye kendini birçok konuda olduğu gibi bu konuda da güncellemeli.


Son dönemde malumunuz Türkiye Yerel seçimlere endekslenmiş durumda.

Ortaya çıkan tablo içinde Seçim-Geçim ikileminin sonuçları doğal olarak yansıyacak sandığa.

Seçimle birlikte doğal olarak ortaya çıkan birçok söylenti de yok değil.

Halk arasında yaygın bir tabirle “Zenginin malı züğürdün çenesini yorar” misali herkes benzer şeyleri konuşuyor.

Her ne kadar yaygın medyada bu tür konular ciddi manada yer bulmasa da bazı TV kanallarında her akşam temcit pilavı gibi aynı şeyler.

Aslında tartışmanın fitini de ateşleyen şey “Mülk Allah’ındır, biz emanetçiyiz” sözü olmuştu sanırım hatırlarsınız.

Buna anlamamak içinde sanırım Mal olmak lazım!...

SANAL ALEM COŞTU…

Ne oldu ise oldu o söylemden sonra İnternet medyası adeta coştu.

Herkesi aldı bir merak.

Nasıl oldu?

Nereden oldu?

Daha neleri var?

Hepsini açıklamamış mı?

Ziynet, para, pul arabası da mı yokmuş?!...

Ve… Daha neler neler.

Popüler olduğunuz zaman.

Aday olduğunuz zaman.

Yüklü bir transfer yaptığınız zaman.

Bunlar doğal.

Bodoslama özel hayatınıza anında dalıyorlar.

Delik deşik oluyorsunuz.

İLK ADIMI SİZ ATMALISINIZ…

Aslında adaylar bu konuda daha duyarlı olmalı.

Mademki medeni cesaret gösteriyorsunuz ve belli bir makama aday oluyorsunuz çıkıp sizde anında net ifadelerle ve şeffaf bir şekilde öncü olmalı ve örnekleri çoğaltmalısınız.

Herkesin bir şeyleri örterek, gizleyerek, saklayarak, gizliden kapaklı, kaçırarak bir yerlere talip olması göreve geldiği zaman daha da büyük şeyleri gizleyeceği anlamı taşımaz mı?

Bu nedenle daha fazla sağduyu, daha fazla topluma ve seçmene saygı lütfen. 

HERKES AÇIKLADI MI?

Bu arada en önemli konu Büyükşehirler'e aday olanlara dair.

Küçüklerle kimse uğraşmıyor.

Pek kimsenin sesi soluğu çıkmıyor.

Ya görmüyorlar, ya duymuyorlar, ya da umurlarında bile değil.

Ama ne zaman ki rant büyük, o zaman her şeyi konuşmak lazım.

Aslında en önemlisi samimiyet.

Bir makama, bir mevkiye, bir kuruma başkanlık için ya da yönetime aday olduğunuz anda şeffaf bir şekilde açıklamalısınız neyiniz var ise.

Ama hesabınız başka ise başka söze zaten hacet yok.

7’den 77’ye oto kontrol olmalı.

İnsanlar insanlara saygı duymalı.

Malını mülkünü etkili-yetkili makamlara geldiği zaman öncesi ve sonrası ile de paylaşmalı.

Böyle olursa toplumda güven olur.

Saygı olur.

Sevgi olur.

Kimsenin kimseye söyleyecek ne bir sözü olmaz.

Makamlar kadar insanların da saygınlığı artar.

Türkiye kendini birçok konuda olduğu gibi bu konuda da güncellemeli.

Madem kimse bu konulara pek yanaşmıyor oh halde biz Can Baba’ya kulak verelim.

MAL BEYANI 

Avşa adasında üç daire, dört üçgen, beş dikdörtgen

Gökyüzünde bi bulut

Bitlis’te beş minare

Biri yazlık, biri kışlık, iki platonik sevgili

Büro mobilyası ve çelik kapı üreten bir fabrikanın öğle üzeri yaslanıp sigara içilen beyaz duvarı

Islıkla da çalınabilen dört anonim türkü

Palandöken’de bir plan, iki döken

Kastamonu’da üç kasto

Üç fay hattı

Bir çarşamba, iki perşembe, üç cuma

Dünyada mekân

Ahrette iman

Denizde kum

Uzayda yerçekimsizlik

Bi çuval gazoz kapağı

Bi kibrit kutusu sigara izmariti

On sekiz saç biti

Biri İngilizce 6 adet küfür

Yirmi tane boş naylon poşet

Sevenlerin kalbinde kurulmuş bir taht

Bi kuru saç sakal, kıl, tüy, yün

Üç ayrı parkta üç ayrı belediyeye ait üç ayrı banka reklamlı bank

Bi ayakkabı çekeceği

İki büyük taş kütlesi

Bir adet ağaç gölgesi

Üç kuş kanadı sesi

Bi sürü kedi köpek

Bi Marmara Denizi

Camına yaslanıp seyredilen iki piliç çevirmeci

Her akşam karıştırılan dört çöp bidonu

Çalıp çalıp kaçılan beş melodili apartman zili

Nakit 15 kuruş

Anne babadan kalma, yarısı yaşanmış bi ömür

Can YÜCEL