İBRAHİM PEKBAY


ÇARPITMAYIN, ÇARPILIRSINIZ…

O zaman ne yapalım? Doğrusunu yapalım, çarpıtmayalım, çarpılmayalım…


Geçtiğimiz hafta sonu Cumartesi ve Pazar günleri bir boykot çağrısı yapıldı…

Cumartesi ve Pazar günleri, lokantalara kafeteryalara, özetle yiyecek içecek satılan yerlere gidilmemesi önerildi.

Bu çağrı üzerine, yandaş medya olayın üzerine adeta pike yaptı ve olayı yakaladı, yan çıktı.

Bu duruma bakınca, elbette bende de bir kuşku uyandırdı.

Acaba boykot çağrısı, kendiliğinden olan bir şey miydi, yoksa yandaşların bir oyunu mu idi?

Çünkü toplumun büyük bir bölümü, zaten boykot yapılması istenilen yerlere gitmeye dermanları yoktu. O zaman kimlere çağrı yapılıyordu acaba?

XXX

Şunu peşinen vurgulamak isterim ki; ahlaklı hiçbir esnaf, daha çok para kazanmak uğruna anlamsız ve fahiş fiyatla satış yapmaya kalkarak ayağına sıkmaz.

Ahlaksızlar varsa, kendilerini yenemeyerek milleti bir şekilde soymak ve çok kazanmak hevesi ile aşırı zam yapıyor ve üretimlerini o şekilde topluma sunuyorlarsa, görev denetleme yapmakla sorumlu makamlardır.

XXX

Her şeyin bir maliyeti vardır ve o maliyet hesabı yapılıp, üzerine de makul bir kar payı konularak satış fiyatı tespit edilir ve o fiyata satılır, satışa sunulur.

Bunun aksini düşünerek orayı burayı suçlamak, açıkça çarpıtmaktır.

Geçmişin moda bir sözü vardır bu konu ile ilgili ve bu söz, genellikle gazete ve televizyonlarda söylenir dururdu…

Domates, tarlada 30 kuruş, marketlerde 3 lira 50 kuruş…

Sorsan sen nasıl bir hesap yaptın da 3 lira 50 kuruş sana fazla ve fahiş fiyat geldi?

Cevap yoktur, ama söyleyebil.

Hani televizyonların siyah-beyaz yayın yaptığı dönemlerde “Sementa” diye bir dizi vardı, şimdiki nesil bilmeye bilir…

Sementa, bir şeyin olmasını istediğinde burnunu kıvırmaya, oynatmaya başlar, olay şip diye oluverir.

Domates de sanki tarladan 30 kuruşa çıkıyor, bir burun oynatması ile marketlerin tezgâhlarına düşüveriyor.

Yani, anlamadan, dinlemeden, hesap yapmadan esnaf birimi kolaylıkla suçlanabilir. Anlayış budur ve bu anlayış bir türlü giderilememiştir.

Dahası, markette satılan ortalama 2000 ve daha da üstü olabilir, çeşit ürünün ki bazıları kendi üretimidir, “Gel tek tek hepsinin maliyetini çıkar” desen beceremez, ama konuşmaya başlayınca mangalda kül bırakmazlar…

XXX

Acaba boykot çağrısı yaptığınız esnafa gidip de “Çıkar kardeşim belgelerini ve bana belgeler ile maliyet hesabını ve üzerine koyduğun kar payını göster” dediniz mi?

Benim de içinde bulunduğum bir market zinciri önünde, ilk açıldığımız zamanlarda, kapıların önüne maliye memurları gelir, kapıdan çıkana “Göster bakayım fişini” diye sorardı…

Sonra baktılar ki zincir marketlerde belgesiz ne giriş yapılabiliyor, ne de çıkış, vazgeçtiler.

Ancak fiyatlandırma denetlenebilir her zaman…

XXX

Peki, boykot çağrısı tuttu mu?

Tutulup tutulmayacağı konusunda çok emin değilim. Ancak bazı televizyon kanalarında, bilgi sahibi olduklarını söyleyen ama benim bilgilerinden kuşku duyduğum kişiler, İsrail sermayeli ürünlerin 10 kuruşa mal edildiğini, marketlerde 100 kuruşa kakalandığını (Deyimleri böyle) ifade etmeleri çok gülünç idi. 

O iddiada bulunanların, çağrılarını, o firmalardan yana yapmaları gerekirdi. Marketlerle uğraşmak sonuç getirmez.

Ama şu bir gerçek…

Boykot çağrısına destek veren ve üzerine pike yaparcasına inanan yandaş medyanın karın ağrısı, % 37,7 orandır…

Yapın, boykot da edin ama boykot edilecek yeri doğru seçin.

O zaman ne yapalım?

Doğrusunu yapalım, çarpıtmayalım, çarpılmayalım…