MUSTAFA CENGİZ


BUNU MU İSTİYORSUNUZ?

Evet sanırım siyaset mevzusu epey sıktı. 23 Nisan ve 19 Mayıs ile birlikte bu alanda önemli bir kıpırdanma yaşanıyor. Bizde bunu fırsat bilerek hem çocuklarımız, hem de gençlerimize dair bir konuyu gündeme alalım istedik. Çocuklarımızı, gençlerimizi anlamak adına bizlerin görev-sorumluluğu daha da artıyor. Artık “Biz zamanımızda!...” demeyi bırakıp, jenerasyonlar arasındaki farkı da epey dikkate alarak bu günün çocuklarının, gençlerinin yarınlarımızın teminatı olduğunu bilerek, onlara daha fazla güvenerek, hem geleceğimiz, hem ülkemizi gönül rahatlığı ile teslim edebilmemiz adına onları önce dinlemeli, anlamaya çalışmalı, sahiplenmeli ve gelecek adına da destekleyerek yüreklendirmeliyiz…


Evet sanırım siyaset mevzusu epey sıktı.

23 Nisan ve 19 Mayıs ile birlikte bu alanda önemli bir kıpırdanma yaşanıyor.

Bizde bunu fırsat bilerek hem çocuklarımız, hem de gençlerimize dair bir konuyu gündeme alalım istedik. 

Mesela bir ara epey konusu oldu.

Z kuşağı olarak adlandırıldı.

Arkasından neler yazıldı, neler söylendi biz bile takip edemedik.

Gençler de hali ile bu söylenenlere değişik mecralarda başta İnternet olmak üzere cevap verdiler.

Sanırım en son cevapta sandıkta oldu.

Bu kadar sığınmacının gelişi ile yeri daralan, geleceği kararan, ciddi bir istihdam sorunu yaşayan ve nerede ise kapı dışarı edilerek adres olarak yurt dışı gösterilen gençler son kararını verdi.

Bakalım onların bize, ülkemize verdiği değeri biz onlara verebiliyor muyuz? 

BİR UFUK TURU!...

Bugün farklı bir konu.

Geleceğimize yani çocuklarımıza dair bir öneriler dizisi.

Kim mi önerinin sahibi?

Üstün Dökmen

Soruyor, Dökmen…

Ve… 

Ardından da bir bir sıralıyor.

Bakalım sizde durum ne?

Neyi nasıl istiyor ve yapıyorsunuz.

Kendinizden bu yazıda bir şeyler bulabilecek misiniz?

BUNU MU İSTİYORSUNUZ?

-Çocuğunuz;

– Varsın, bir çivi bile çakamasın ama dersleri iyi olsun.

– Varsın omuzlarda cenaze taşıyanlara bön bön baksın ama matematiği düzgün olsun.

– Varsın evin çalan telefonuna cevap veremesin ama notları yüksek olsun.

– Varsın eve gelen misafirlerinizle üç kelime konuşamasın ama fen lisesine gitmiş olsun.

– Varsın ağlayan bir çocuk görünce ona gülsün ama sınıfın birincisi olsun.

– Varsın kendisinin fazladan harçlığı olduğu halde; kantinden simit alamayan çocuklarla alay etsin ama öğretmenlerinin gözdesi olsun.

– Varsın başını okşayıp hatırını soran bir yetişkine dönüp; 

“Ya siz nasılsınız efendim…” diyemesin. 

Ama yabancı dili mükemmel olsun.

– Varsın, oyun arkadaşları olmasın ama sınavlarda “on” çeksin.

– Varsın; Taziye nedir bilmesin, Başın sağ olsun ne demek, anlamasın, Geçmiş olsun kime denir niçin denir haberi olmasın, Uğurlar olsun ne anlama gelir farkında olmasın

Ama karneleri süper olsun.

– Evet varsın tek dostu olmasın ama  iyi gelir getiren bir mesleği olsun.

Bu çocuğu bu hale nasıl mı getirdiniz?

– Bandı üç ay geriye sararak, çocuğunuzla “nelerden ibaret” olan iletişiminizi dinlemek ister misiniz;

–Oğlum çıkar üstünü-başını doğru derslerinin başına.

– Kızım öğrenemedin gitti şu işi hafta içi sokak-mokak yasak.

– Ne gezmesi sen önce ödevlerini bitir.

– Oyun mu gelmeyeyim yanına.

– Geçen dönemin berbat karnesini unuttuğumu sanma.

– Birazdan tek tek bakacağım ödevlerine.

– Yavrum, bıktım ama her akşam ders çalış demekten.

– Şu odanın hali ne küçük bey!

– Hayır efendim siz de ana-baba olunca her akşam bol bol televizyon izlersiniz.

– Haftaya veli toplantısı var biliyorsun değil mi küçük hanım.

– Çocuklar, kesin şamatayı da elime sopa almayayım…

Çocuğunuzla bilmem ama, bu tarzınızla kimseyle iletişim kuramazsınız.

Mesela, çocuğunuz hakkında şunları hiç merak ettiniz mi?

– Elinin neye yatkın olduğunu,

– Gönlünün neler arzuladığını,

– Dilinin neye uyumlu olduğunu,

– Gözlerinin zevkini,

– Hangi oyunlardan hoşlandığını,

– Neleri “merak” ettiğini,

– Arkadaşları ile en çok hangi oyunları oynadıklarını,

– Hangi oyunlarda başarılı olduğunu,

– Futbolla ilgisini, basketle arasını, satrançla havasını hiç merak ettiniz mi acaba?

– Bisiklet sürmeyi öğrenip öğrenmediğini,

– Resim dersiyle ilgisini,

– Müzikle arasını hiç mi sormadınız?

Öyleyse çocuğunuzla:

– Ayağı yere basan bir iletişim kuramazsınız.

– Her sözünüze tepkili olması,

– Lafı ağzınıza tıkaması,

– Bazen de sizi terslemesi,

– Hayallerinizin suya düşmesi hep bundandır canım kardeşim.

YAPMAMIZ GEREKEN!...

Evet…

Usta işi tespitler silsilesi.

Ve… 

Konuya dair öneriler zinciri sizlere…

Sanırım üzerinde biraz düşünmemiz gereken, kendimize ders çıkartmamız gereken bir tablo.

Çocuklarımızı, gençlerimizi anlamak adına bizlerin görev-sorumluluğu daha da artıyor.

Artık “Biz zamanımızda!...” demeyi bırakıp, jenerasyonlar arasındaki farkı da epey dikkate alarak bu günün çocuklarının, gençlerinin yarınlarımızın teminatı olduğunu bilerek, onlara daha fazla güvenerek, hem geleceğimiz, hem ülkemizi gönül rahatlığı ile teslim edebilmemiz adına onları önce dinlemeli, anlamaya çalışmalı, sahiplenmeli ve gelecek adına da destekleyerek yüreklendirmeliyiz…