KADİR DAYIOĞLU


BİZDEN ÖNCE AÇ İNSAN VARDI!.. (1)

Tabii, tepkiler gelince, “ben dağlarda değil, garlarda” dedim, demiş. Ne fark eder, ha dağ, ha gar. Konunun öznesi aç insanlar değil mi? Nerede olduğu pek önemli değil.


Mehmet Özhaseki, ilginç bir açıklamada bulundu: "Aç, dağlarda yaşayan insanlar vardı, bizimle sosyal yardımlar, kurumlaştı. Hem sosyal hem hizmet belediyecilik ivme kazandı” dedi. Nerede demiş?  Antalya'da düzenlenen Yerel Yönetimler Bölge Toplantısı'nda. Devamında da; “AKP'nin Cumhuriyet tarihindeki tüm hükümetlerden daha başarılı olduğunu iddia” etmiş. “İddiayla söylüyorum her zaman her yerde de tartışmaya varım!” demiş ve sıralamış: “Ulaştırma, sağlık, milli savunma sanayide, enerjide, aklınıza hangi alan geliyor her birinde çok şükür başarılıyız. Devrim niteliğinde işler yaptık".

***

Tabii, tepkiler gelince, “ben dağlarda değil, garlarda” dedim, demiş. Ne fark eder, ha dağ, ha gar. Konunun öznesi aç insanlar değil mi? Nerede olduğu pek önemli değil.

***

Önemli olan, AK Parti’nin geçmişle hesaplaşması. Anlaşılan bu hesabı kapatmaya pek niyetleri yok. Yine anlaşılan hesaplaşmaya devam edecekler. Hesaplaşmayı bitirene kadar bizler de hatırlatma yapmaya... Her şeyi bunların döneminde görmediğimizi de… O nedenle Cumhuriyet’in haliyle Atatürk Cumhuriyeti’nin kazanımlarını bir bir  hatırlatacağız.

***

Sayın Başkan, rol model aldığınız Osmanlı’dan devralınan fiziki, beşeri, ekonomik mirası bilmeden, Cumhuriyet kazanımlarını bilemezsiniz. Önce danışmanlarınız bunun bir dökümünü versin, sizlere. Görün bakalım nasıl bir miras kalmış Cumhuriyet’e. Size sadece şunu anımsatayım, 20.yy başlarında çekilen fotoğraflara bakmanız kafi,

***

Bırakınız Anadolu’yu, payitah bile “köyden” farksız. Unutmayın, Cumhuriyet, Osmanlı’nın en fakir, en geri kalmış yöresinde kuruldu. Öyle ya, Anadolu, Osmanlı için vergi ve asker deposuydu; umurunda değildi İstanbul’un…

***

Bu girişten sonra isterseniz, ekonomi ile devam edelim; “Her şeyin başı sağlıkla!”. Cumhuriyet’in en büyük başarısı ne derseniz, “sağlık devrimi” derim. Sağlıkta devralınan mirası merak edenlere, dönemin Kayseri İl Sağlık Müdürü Dr. Hıfzı Nuri Bey’in, Ticaret Odası tarafından yayınlanan “raporunu”/kitapçığını tavsiye ederim.

***

Emekli Sandığı, SSK, BAĞ-Kur, kamu/özel sandıklarla, “fak-fuk fonu” vs. kuruldu. Bunlarla sosyal güvenlik ağı ve şemsiyesi genişletildi. Yani, sizinle başlamadı bunlar. Arabanızın arkasında, fakir-fukaraya iaşe dağıtan yalnız siz değildiniz Kayseri’de… Sizden önce de yapılırdı bunlar. Beğenmediğiniz dönem Kayseri’sinde Huzurevi vardı. Bunun arazisi üzerine kuruldu, sonradan yapılan. Yani, arazi için de para ödemediniz.

***

Başta trahom, frengi olmak üzere salgın hastalıkların kırıp, geçirdiği bir Anadolu… İşin garibi, frenginin yaygın olduğu kesim de “Müslüman ahali!”. Kapattığınız, şimdi yapmak için uğraştığınız “aşı”, Dr. Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nde üretiliyor, ihraç bile ediliyordu. Devlet Hastaneleri, Numune Hastaneleri, Sağlık Ocakları, sanatoryumlar, özel hastaneler beş peşe geldi, beğenmediğiniz dönemde… Eğitim-Öğretimde ki devrimleri saymıyorum.

***

Gelelim iktisadi hayata… Sayın Özhaseki, uzman, CHP milletvekili Aykut Erdoğdu; “1923’den AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılına kadar olan dönemde görev alan hükümetlerin 79 yılda toplam 779 milyar dolar kaynak kullanıldı. AKP 18 yılda bu harcamanın 6 katına yakın, yani, 4 trilyon 340 milyar dolar para toplamasına rağmen sadece borç yaptı”, tespiti yapıyor.

***

Benzeri rakamları, farklı dönemler için İlhan Kesici, Faik Öztrak, Mahfi Eğilmez, Esfender Korkmaz gibi iktisatçılar da veriyor. Şimdiye kadar da bu rakamlara bir itiraz gelmedi partinizden. Burada bir anlaşalım… Sahi, bu kaynağı ne yaptınız? Mesela, 128 milyar dolara ne oldu?

***

Değerli Başkanım; Beğenmediğiniz seksen yılda yapılan “100 baba” yatırımı bir çırpıda sayarım. Ama siz, “kamu kaynağı” ile yapılan “10 baba” yatırımı bir çırpıda sayın, özür dilerim…

***

İsterseniz saymaya başlayalım: Demiryolu, uçak fabrikaları, limanlar, demir-çelik tesisleri, Kömür işletmeleri, şeker ve çimento fabrikaları, Anatamirler, Cer Atölyeleri, Tank-Palet fabrikası, Petro-kimya tesisleri, beş tane rafineri, MKE, gübre fabrikaları, kağıt fabrikaları, SEK, Aselsan, bakır tesisleri, alüminyum tesisleri, MTA…

***

Santraller kuruldu, Köy ve şehir elektrifikasyonu, hiç yokken yapıldı; sıfır noktasında 45 bin megavatın üzerinde kurulu güç tesis edildi, bunları kamu, kendi kaynakları ile yaptı. Yaklaşık, 80-90 milyar dolarlık yatırım, bu. Enterkonnekte şebekeler kuruldu. Keban’dan, Karakaya’dan, Atatürk Barajı’nda enerji aktarıldı orta, batı Anadolu ve Marmara’ya…

***

Mesela, döneminizde kurulu güç 100 nin MW’a çıktı. Yani, katladı. Bunun “kamu kaynağı” ile yapılan ne kadar? İsterseniz, Taner Yıldız’a sorun. Yine sorun bakalım, 2023 hedefi olan 500 milyar kWh üretimin neresindeyiz? Bir de kurulu gücün ne kadarını kullanabiliyoruz? Bakalım, atıl kapasite ne kadar?

***

Sayın Başkan; İstanbul’da Pera ve Saraylar çevresinde elektrik vardı (Silahtarağa). Anadolu yakasında neredeyse yoktu. Tarsus’ta Berdan çayı üzerinde bir su türbininden elektrik üretilirdi. Muhtemelen bunu da Tarsus Amerikan Koleji için yapmışlardı. Selefiniz İbrahim Safa Bey, Bünyan HES’in kurucuları arasında. Yine 1950’lerde Sızır HES’i Kayseri Belediyesi kurdurttu İller Bankasına. Sızır nere, Kayseri nere!..  Miladı kendinizle başlatırsanız, yanılırsınız.

***

Değerli Başkanım, sizinle bir mühendis gibi konuşmak isterim. Gelin, bu retçi söylemlerden, dışlayıcı sözlerden-tavırlardan vazgeçin. Bakınız; 1930 Türkiye’sinde yapılan Bünyan HES; 1950 Türkiye’sinde yapılan Hirfanlı’lıyı yapmak, 1970 Türkiye’sinde yapılan Keban’ı yapmaktan zordu. O nedenle anakronik yaşamamak lazım. Her şey, dönemi ve şartları içerisinde değerlendirilir. Yine o nedenle; “yan kesin, bel kesin ama insafı elden bırakmayın!”

***

“Su medeniyettir!” sözü, sizden önceki dönemde hayata geçmeye başladı. Selefiniz rahmetli Kavuncu, şehir içme suyu şebekesini yaptığında bu bir devrimdi. Biliyorsunuz, kanalizasyonu da Çalık başlattı.  İçme suyu olmayan yerleşim yeri neredeyse kalmadı sizden önce. Sulama tesisleri, GAP Tünelleri, Haran, Çukurova sulamaları vs. yine sizden önce. Sakın ola ki, “GAP”a sahip çıkmayın. Çıkarsanız, rahmetli Demirel mezardan başını kaldırıp; “Gap’ı gaptırmam!” der…  

***

Neredeyse hiç olmayan, 64 bin kilometreye yakın “karayolu niteliğinde” yol, 300 bin kilometrenin üzerinde, farklı nitelikte köy yolları.  PTT, televizyon, internet, doğalgaz iletim hatları, petrol boru hatları, havaalanları beğenmediğiniz dönemin eserleri… Siz ise, farklı nitelikte, bu yol ağına 3 ya da 4 bin km. ilave ettiniz. “Fizibilitesi” ve “maliyeti” bir yana, güzel de oldu “duble ve otoyollar”.

***

İki köprü, otoyollar, havaalanları, Küçük Sanayi Siteleri, OSB’ler, Serbest Bölgeler, Üniversiteler, ilk ve orta öğretim kurumları… Kamu bankaları… Köprü ve otoyol deyince aklıma geldi. Biliyor musunuz bilmem? İki köprü ve sizden önce yapılan otoyollardan, döneminizde, 7 milyar dolara yakın gelir elde ettiniz. Bununla, 3. Köprü’yü, Gebze geçişini rahat yapabilirdiniz. Cari giderleri düştükten sonra, üstüne de paranız artardı. (Konuya yarın da devam edeceğiz)