KADİR DAYIOĞLU


BASİT İŞLER

… Ve tarihte bunları acı acı yazacak. Tabii, bulabilirlerse bizim yazılara da atıfta bulunarak… Deme o ki, ben bunları günümüz için yazmıyorum. Geleceğe not düşebilmek için yazıyorum. Öyle ya duyarsız, güç sarhoşluğuna duçar olmuş siyasilere, yetkililer ve dahi Kayseri’nin muhterem ahalisine anlatsak ne olur, anlatmazsak ne olur?


Bugün sizlere basit işlerden söz edeceğim… Aslında bunlar daha önce hatırlattıklarımızın tekrarından başka bir şey değil. “Temcit pilavı” gibi ısıtıp ısıtıp önünüze koyuyorum, kusura kalmayın. Öyle ya, büyüklerimiz; “Et tekraru ahsen velevkne yüz seksen demiş!” Yani, “yüz seksen kez de olsa tekrarda yarar var!”. Bizimkisi de bu cümleden…

***

Önce şu bir türlü gelmeyen, Fakılı İstasyonu’nda bekleyen hızlı trene bir parantez açalım ve Başkan Mehmet Özhaseki’ye soralım: Sayın Başkan, hani bizim hızlı tren için kredi görüşmesi yapacaktınız. Neredeyse üç hafta oldu, “müjde” vereli… Hatırladınız mı?

***

Ne oldu? Unuttunuz herhalde!.. Şöyle bir hatırlatalım dedik! Değerli dostum Veli Altınkaya gözleri açık gitti, hızlı trene binmeden… Bu fakire acıyın da biz de Veli gibi gitmeyelim… Hatırlar mısınız, “geldi-geliyor”  hikayesi başlayalı neredeyse on yedi yıl olacak!..

***                                                                                          

KASKİ, birkaç aydır, sürekli mesaj gönderiyor, video yayınlıyor… “Sen yazıyorsun ama durum anlattığın gibi değil”, demek istiyorlar galiba. Bu videoları seyredenler Kayseri’yi su zengini bir il sanır… Acaba öyle mi?

Vallahi, dedikleri gibi olsa Tekir havzasında da gürül gürül akar sular… Oysa 30 Ağustos der demez Tekir Göleti kapaklarını kapattılar. Ne için, Tekir’de “doğal kar” elde etmek için… Anlaşılan Tekir’in “karını” değil de suyunu “kâra” çevirecekler. Demem o ki, bu amaç için yörenin sulama suyunun yarısına el koydular.

***

Oysa başında hiç düşünmediler, bu tesislerin içme, kullanma ve sulama suyu yani “bu değirmenin suyu nereden gelecek!”, diye… Merak ediyorum; Bırakınız konaklama tesislerini, yedi çim saha ve olimpik havuzun suyunu nereden temin edecekler?

***

Sıcak su çıkartamayanlar bu sefer, “sıcak su veremedik amma soğuk su verebiliriz!”, diyerek 2 bin küsur metreden su çıkartacaklarmış. Tabii, “kazma vuruldu mu?”, bilmiyorum…

***

Ne güzel anlatmıştı başta Sayın Özhaseki olmak üzere, Başkanlar, Kayseri’nin nasıl bir “termal turizm merkezi” olacağını, Kayseri’nin muhterem ahalisine…

***

Kayseri’nin, “ashab-ı kehf uykusundaki” muhterem ahalisi, hiç mi sormaz mı, yapılan ve sonuç alınamayan iki sondaj için kaç para harcandı. Bu para kimin parası?

***

Vallahi, ciddi bir denetim, müfettişlerde korku olmasın, bir hesaba kitaba dayanmayan, “biz yaptık oldu türünden” yapılan bu işten dolayı yetkililere zimmet çıkartılır. Öyle ya; harcanan para emir verenlerin kesesinden, babalarının kasasından çıkmadı ki!

***

Tabii, dert bir değil ki, bin? Neredeyse sezon bitti, yıl da bitecek ama bizim meşhur ve maruf, Tekir’de bulunan, Öküz Çukur’u Göleti’ne gelelim… Bittiği günden beri su tutmuyor… Anlayacağınız, DSİ, bunu bir türlü beceremedi…

***

Kıytırık, avuç içi kadar bir göletin sızdırmazlık sorununu gidermek bu kadar zor mu? Elbette zor değil. Kurum ciddiye almayınca, Büyükşehir de işin önemini, defalarca yazmamız rağmen kavrayamayınca, bir de tesislerin ihtiyacı için pınarlara el konunca doğal olarak “Kerbela’ya” döndü Tekir

***

İnanın, birkaç yıldır, yaz sulaması yapamayınca, meyve ağaçları kurumaya başladı. Ha… Bu da bizi yakacaktan mahrum etmiyor, eylül ayında harıl harıl sobada yakıyoruz. Anlayacağınız Büyükşehir “bunaltmadı bizi yakacaktan”. Kuruyanları yakıyoruz da, genç “dikmeler” için kullandığımız musluk suyu da cep yakmaya başladı.

***

KASKİ’de ha bire zam yapıyor, kullanımı caydırmak için. Onları da çok uyardık geçmişte; “bu sorun dolaylı da olsa sizi de ilgilendirecek, haberiniz olsun”, demiştik.  Bir önceki Genel Müdür tınmamıştı bizi…

***

Anlayacağınız, hem öküzden ve hem de inekten olduk, pınarlar gidince, Tekir Göleti’ne el konunca, Kent Ormanı’nın su ihtiyacı yine bu kaynaklardan karşılanınca…

***

Değerli dostlar, inanın çok uyardım… Yöneticiler iktidarın verdiği güç sarhoşluğu içinde; muhterem ahali de vurum duymaz olunca, bu son da kaçınılmazdı: Susuzluk… O nedenle KASKİ, harıl harıl akan su kaynaklarını gösterip, gerçeği gizlemesin.

***

Çok sorduk bir kez daha soralım: DSİ, Gölet’in sızdırmazlığı için para buldu mu? Bulduysa ihale ne zaman? Muhtemelen, 2022 bahar sonunda yapılacak bu ihale… Onaydı, hazırlıktı falan derken, iş sarktı mı 2023’e… Sonuçta, şayet su tutarsa, umudumuz kaldı 2024’e… O zaman kadar kim ölür, kim kalır Allah bilir…

***

Yani anlayacağınız, Veli nasıl, hızlı treni görmeden uçup gitti. Sanırım biz de Gölet’in su tutuğunu görmeden, bahçe sulamadan, göç edeceğiz öbür dünyaya…

***

… Ve tarihte bunları acı acı yazacak. Tabii, bulabilirlerse bizim yazılara da atıfta bulunarak… Deme o ki, ben bunları günümüz için yazmıyorum. Geleceğe not düşebilmek için yazıyorum. Öyle ya duyarsız, güç sarhoşluğuna duçar olmuş siyasilere, yetkililer ve dahi Kayseri’nin muhterem ahalisine anlatsak ne olur, anlatmazsak ne olur?