KADİR DAYIOĞLU


BAHÇE SULAMASI

Bu gün görev yapanlar, son zamanlara kadar, böyle bir “Gölet”in varlığından bile habersizdi. Bununla ilgili yazdıklarım kitap olur. Biz bedava su istemiyoruz, hakkımız istiyoruz, hizmet bekliyoruz.


Malum bahar geldi. İki gün sonra “Hıdırellez!” Böyle giderse, şöyle bir ağız tadı ile meyve yiyeceğiz. Tabii, bu sefer “kırcı” mahvetmezse… “Ne bitmez sayılı gün!” demeyin… Öyle ya; bir de “Mayıs yedisi” var önümüzde. Unutmayın, Hıdırellez gelmeden bahar, 21 Haziran“gün dönümü gelmeden”yaz gelmez. Yine unutmayın, efektif olarak da “yazımız” iki aydır.

***

Tabii bahar gelince, bağlarda, bağ evlerinde “kış tahribatı” da giderilmeye başladı. Yani anlayacağınız, masraf kapısı açıldı. Ha bir dipsiz kuyu, ne verirsen kabul etmem demiyor. 

***

Biliyorsunuz, bahar gelince sulama arkları da elden geçirilir. Gerekli temizlik, ilave ve tamiratlar yapılır. Nitekim, harıl harıl da yapıyorlar. Ama bir de, gözden ırak, bizim oralar var. Nedense, Kıranardıargından, Hisarcık Ketenliğe inen arklar, temizlenecek arklar dışında, kalır. Neden? 

***

Görevli arkadaşlara, birkaç rica ettim, bizim Ketenlik’in, Kıranardıbent başından gelen argında “elden geçirilmesini”. Sağ olsunlar, “Olur!” dediler ama bir gayret henüz gözükmüyor orta yerde. Belki de vakit bulamıyorlar! Unutmasınlar “kuyu dolduracağız”, arkların açık ve temiz olması gerekir.

***

Ben ve komşularımız, hizmet bekliyor, hakkımızı istiyoruz. İane falan beklemiyoruz. Kimsenin himmetine falan da muhtaç değiliz. Yani, kar kürüyen kepçe duvarımı yıkacak, ben yaptırtacağım; su arklarımı ben temizleyip, ben tamir ettireceğim; bin rica ile, “itin öldüğü yerden suyu ben alıp getireceğim”; iki kol kalınlığındaki suya, diğer arklardan akan gibi bedel ödeyeceğim. Ne âlâ değil mi? 

***

İnşallah, Öküz Çukuru Göleti su tutar da doğru dürüst bahçe sularız. Yoksa, musluk suyuna yüklenmemiz kaçınılmaz oluyor. Haliyle, hem su faturalarından ve hem de su yetmezliğinden “KASKİ” etkileniyor. 

***

Anlaşılabilir, eskiden su kıttı, Temmuz’dan sonra pek iş görmezdi, bahçelerimize inemezdi. Ama şimdi durum değişti. O nedenle, bu sözlerim, özellikle, Gölet bittikten sonraki yeni dönem için. “Su yok!” bahanesi de geçerli değil artık. 

***

Bakınız, geçmişte söylediklerimi bir kez daha söylüyorum. Bizim oralar, garip-guraba, kimsesiz, sahipsiz yeri değildir. Hepimiz birer vatandaş; birer hemşeriyiz. Belki de köyde, en fazla emlak ve arsa vergisi ödeyenler arasındayım. Sonuçta bir çözüm bekliyoruz. Bu da hakkımız olsa gerek.

***

Şunu hemen belirteyim bu Gölet’in yapımında, eski Kıranardı Belediye Başkanı Asım Dilbaz, DSİ Jeologlarından Turan Batmaz kadar bu “fakirin” de emeği var. Yani, “hakkım var!”, gerçekleşmesinde. 

***

Bu hakkın teslimini beklerim. Hiç de tevazu göstermem. Fazla tevazuunun “zillet” olduğunu bilirim. Kim bilir, ödenek yokluğundan, yapım için ilk parayı, “50 bin lirayı” merhum İsmail Cem’in sağladığını? 

***

Bu gün görev yapanlar, son zamanlara kadar, böyle bir “Gölet”in varlığından bile habersizdi. Bununla ilgili yazdıklarım kitap olur. Biz bedava su istemiyoruz, hakkımız istiyoruz, hizmet bekliyoruz.