İBRAHİM PEKBAY


HUNAT MALESİİİİN DE…

“Hunat malesiiiinde yaylayamadım anam yaylayaaamaaaadım / Divane gönümü eyleyemedim…”


Çok sevdiğim türküdür bu…

Hele Sevgili Recep Alemdar kardeşimizin sazından ve sesinden dinlersek…

“Hunat malesiiiinde yaylayamadım anam yaylayaaamaaaadım / Divane gönümü eyleyemedim…”

Türküde adı geçen Hunat Mahallesi var mı?

Bence o mahalle kalmadı, yeni Hunat Mahallesi, içine Yanıkoğlu mahallesini de alarak büyüdü, bu kez Yanıkoğlu mahallesi yok oldu gitti…

Hunat Mahallesinin adı duruyorsa, onu da Hunat Hatun Külliyesinin varlığına borçluyuz.

Peki, kimdir bu kişi?

Hunat Hatun ya da Hunad Mahperi Hatun…

I. Alaeddin Keykubad'ın eşi, II. Gıyaseddin Keyhüsrev'in annesidir.

Anadolu’nun çeşitli yerlerinde yaptırdığı medreseler, aşevleri ve daha pek çok eser bırakmıştır. Kayseri’de de adını taşıyan büyük külliyesini hemen her Kayserili bilir…

XXX

Diğer bir tarihi değerimiz Kayseri Kalesidir.

Kayseri kalesinin ilk inşaatı Romalılar devrine dayanır.

Ancak surlar üzerinde bugün iki burç bulunmaktadır. Bunlardan biri İzzeddin Keykavus tarafından inşa ettirilen Yoğunburç, diğeri Alaeddin Keykubad tarafından yaptırılan Ok Burcu'dur.

İç kale; Selçuklular, Karamanoğulları, Dulkadiroğulları ve Osmanlılar tarafından tamir edilerek günümüze kadar ulaşmıştır.

Diğer bir tarihi varlığımız, bugün bile dimdik ayakta duran Gevher Nesibe Şifahanesidir.

Melike İsmetüddin Gevher Nesibe Hatun ya da bilinen adıyla Gevher Nesibe Sultan, Selçuklu Hükümdarlarından II. Kılıçarslan'ın kızıdır. 1204 yılında verem hastalığına yakalanarak Kayseri'de ölmüştür.

Vasiyeti üzerine ağabeyi Selçuklu sultanı I. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından 1204-1206 yılları arasında Kayseri'de inşa ettirilmiş ünlü Gevher Nesibe Şifaiyyesi ve 1210-1214 yılları arasında yapılan medresesi bazı kaynaklara göre tıp eğitimi ve sağlık hizmetini birlikte veren dünyanın ilk tıp fakültesidir. Darüşşifa'da ayrıca Gevher Nesibe'nin türbesi bulunmaktadır.

Bunların dışında birçok kümbet, yüzün üzerinde çeşme ve tarihi yapı vardır ve hepsi de Kayseri’nin kültürünü oluşturmaktadır.

Kayseri, öyle sıradan bir şehir değildir, kültürü vardır, mimarisi vardır, tarih ile iç içedir, bunların hepsinin de korunması yöneticilerin boynunun borcudur.

XXX

GELELİM KAYSERİLİ KADINLARA…

Burası çok önemli…

Kadınların gezme merakı üzerine şöyle bir söz vardır, bilen bilir…

“Gökyüzünde düğün var deseler, kadınlar merdiven kurmaya kalkar.”

Kayserili kadınlar için ki aralarında benim de anam, teyzelerim, yengelerim, halalarım ve diğer akraba büyüklerim, akranlarım da var,  40 yıl öncesi doğru idi.

Yemekler ocağa konulur, üzerine tandır çulu örtülür, ellere işler alınır ve sabah gaflesine Ayşanım Tiyzelere, öğlen gaflesine Ihbal yingelere, ikindi gaflesine Nazende Apbalara gezmeye gidilirdi.

Hem öyle süslenmeye, giyinmeye filan ihtiyaç yoktu, günlük temiz bir kıyafet, ayaklarda naliler (Nalınlar), hem gidecekleri yer iki adım, bilemedin beş adım ötede…

Şimdi öyle değil…

Kızlarımız okuyor, meslek sahibi oluyorlar…

Üniversite okuyamayanlar, bazı kurum ve kuruluşlarda emek verip çalışıyor, ev ekonomisine katkı sağlıyorlar.

Bir kısmı da özellikle Kayseri yöresel ürünlerini üretip satarak ekonomiye katkı ve istihdam da sağlıyorlar.

Yeter mi?

Bence yetmez…

Becerilerinden ve çalışma güçlerinden, zekâlarından zerre kadar kuşku duymadığım Kayserili kadınların artık sosyal hayatın içinde, STK’larda ve aktif olarak siyaset içinde yer almalarını istiyorum…

Siyaset içinde derken bir açıklama getireyim, şu veya bu partinin taraftarı olarak kapı kaıp gezmelerinden söz etmiyorum.

Yönetimlerde olun, yönetilmeyin yönetin.

STK’larda Kayseri’nin sorunlarına çözüm bulmak için kolları sıvayın.

İşte bu cümleden olarak da CHP İl ve İlçe Belediye Başkanlarına seslenmek istiyorum.

Sosyal demokrat bir parti olarak kadınlara öncülük edin olanak sağlayın ki toplum daha bir bilinçlensin, huzur bulunsun, sosyal hayatta da yeniliklere imzanızı atın.

Var mı bu konuda bir çalışmanız?

Varsa paylaşın halk ile.