FARUK ERGAN


 DÜNYA OKUMA YAZMA GÜNÜ….!


“Eğitim alanında yaşanan sorunlara dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak amacıyla UNESCO tarafından 8 Eylül günü “Dünya Okuma Yazma Günü” olarak kabul edilmiştir.

Ülkemizin okuryazarlık konusunda karnesine bir göz atacak olursak, Dünyanın neresinde olduğumuz içimizi karartacaktır. Ülkemizde okuryazarlık oranı %95.4 bu oranla Dünyada 37. Sıradayız. Kadınların %7.5 erkeklerin %1.3 ü okuma yazma bilmiyor. UNESCO’ya göre kitap okuma alışkanlığı oranında 173 Ülke arasında 86. Sıradayız. Ülkemizde her 100 kişiden sadece 4’ü kitap okuyor, kitap okumak için ayrılan süre sadece 1 dakika, tivi izlemeye 6 saat ayırıyoruz. Yılda 23 Milyon kitap basılıyor 12 bin 89 kişiye bir kitap düşüyor ve daha da üzücü olanı, yılda ortalama 6 kişi 1 kitap okuyor. Japonya’da, yılda 4 Milyar 200 bin adet kitap basılıyor ve her Japon ortalama yılda 25 adet kitap okuyor. Elimize liste yapıp çarşıya alış verişe çıktığımız zaman, tüm işlerimizi bitirdikten sonra listenin 235. Sırasında kitap almak aklımıza geliyor. Türkiye’de hiç kitap okumayan kişilerin oranı %22.5 ve hiç de azımsanmayacak bir orandadır. Ülkemizde her yıl 1 milyon 300 bin çocuk dünyaya gelmektedir. Bu çocukların ne yazık ki sadece 300 bin kadarının evlerinde kitap bulunmaktadır, yani sadece 300 binin anne veya babası kitap okumaktadır.

Okuma ve yazma alışkanlığı gelişmemiş hanelerde, şehirlerde ve ülkelerde görgüsüzlük, savurganlık, büyük ev ve abartılı eşyaya düşkünlük çok üst seviyelerde yaşanmaktadır. Tacizin, tecavüzün, çocuk istismarının, din tüccarlığının, talanın, rüşvetin, doğayı katletmenin, vergi kaçırmanın ve yöneticilerin halka hesap vermekten kaçması da, okuma yazma alışkanlığının az olduğu ülkelerde en üst seviyelerde görülmektedir. Aldatılmaya layık toplumları aldatan birileri ve ahlak yoksunları her zaman olmuştur. Çocuklarımıza ahlaklı ve güvenilir kişiler olmayı öğretmemiz, dini bilgiler öğretmekten önce gelmelidir.

Ülke Halkının çoğunluğunda okuma yazma alışkanlığı olmayınca, o topraklarda yaşayan insanlar görevlerinin, ödevlerinin ve sorumluluklarının neler olduğunu bilemezler. Okumayan ve okutmayan ebeveyn, herkes tarafından kandırılmaya mahkum olarak yaşarlar. Bunun tam tersi okuma yazma bilen anne baba çocuklarını daha iyi yetiştirecek ve daha iyi yetişen çocuklar, daha iyi evlatlar yetiştirecektir. Yetişen iyi evlatlar, dünya gençliği ile her alanda rekabet edecektir, kimlik ve kişiliğini gururla taşıyacaktır, toplumları karıştırmak ve kaos çıkartmak için fitne olmayacaklardır. Kısa sürede olmasa bile uzun vadede ülkemiz daha ileri seviyede olacaktır.

İnsanı, insan olarak görmesi, insanın Dünyaya geliş gayesinin neler olduğunu anlaması, başka insanların ve canlıların haklarına saygı duyması, nerede nasıl davranacağını bilmesi ve hakkı olmadığı halde kamudan üç, dört maaş alana itiraz edebime cesareti de, ancak okuryazar olmakla mümkün olacaktır. Okuryazar olmak, sadece iş yerlerinin tabelasını okumak ve hangi partiye oy vereceğini öğrenmek anlamına gelmiyor Azizim .

Büyük ATATÜR’ün “uygarlık yapısının temeli kitaplardır” sözünü içselleştirmemizin şart olduğunu düşünüyorum.